Meral Akşener: Bu kürsüden son kez konuşuyorum

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin 5. olağanüstü kurultayının açılışında, "Bugün emaneti devretme günü... Bugün bu kürsüden son kez konuşuyorum" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Meral Akşener: Bu kürsüden son kez konuşuyorum

31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri'nin ardından olağanüstü kurultay kararı alan İYİ Parti'de yeni genel başkan belli oluyor.

5. olağanüstü kurultayda Koray Aydın, Müsavat Dervişoğlu, Tolga Akalın ve Günay Kodaz yarışacak. İYİ Parti kurultayında 1302 kayıtlı delege oy kullanacak.

Ankara Ticaret Odası (ATO) Congresium'da gerçekleşen kongreye seyirci alınmadı.

İlk turda delegelerin yarısından fazlasının oyunu alan genel başkan seçilecek

İYİ Parti tüzüğüne göre, genel başkanlık seçiminde ilk iki turda salt çoğunluk aranıyor. Yaklaşık 1302 delegenin yarısından fazlasının oyunu alan aday genel başkan seçilecek. İlk iki turda gerekli çoğunluk sağlanamazsa üçüncü tura geçilecek ve en fazla oyu alan iki aday arasından genel başkan belirlenecek.

Kurultayda hangi seçimler yapılacak?

Delegeler önce genel başkanı seçecek, ardından yetkili kurulları belirlemek için sandığa gidecek. 75 Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi ile 18 Merkez Disiplin Kurulu üyesi seçilecek. Genel başkan seçilen kişi ilk olarak GİK içinden Başkanlık Divanını oluşturacak.

Pusula renkleri belli oldu
Birden fazla aday olduğu için her aday için ayrı pusula kullanılacak.

Pusula renkleri şu şekilde olacak:

Koray Aydın - Sarı

Müsavat Dervişoğlu - Mavi

Tolga Akalın - Beyaz

Günay Kodaz - Kırmızı

"Bugün emaneti devretme günü"

Kongrenin açılışında konuşan Meral Akşener sözlerine, "Bugün emaneti devretme günü... Bugün bu kürsüden son kez konuşuyorum" diyerek başladı.

Akşener şunları söyledi:

5. Olağanüstü Kurultayımıza hoşgeldiniz, sefalar getirdiniz. Bugün karşınızda bu kürsüden son kez konuşuyorum. Çünkü bugün emaneti devretme günü. Hayatımın 30 yılını farklı dönemlerde, farklı mekanlarda, farklı imkanlarla siyaset sahnesinde çalışarak geçirdim. Siyasi kariyerim boyunca beni motive eden tek bir şey vardı; tü eğitim hayatımda beni yatılı okutan milletimize, cumhuriyetimize ve devletimize karşı vefa borcumu ödemekti. Bu uğurda 30 yıl boyunca, bir kadın olarak zorluklarla, iftiralarla, tehditlerle karşılaştım. Her devrin fırsatçılarıyla, ahlaksızlarıyla, zalimleriyle mücadele ettim. Ama içtenlikle söylüyorum ki, zihnim de vicdanım da hep rahat oldu. Çünkü kişisel bir hesabım olmadı, utanacak bir yaram, vicdanımı susturabilecek bir güç olmadı. Tehdite, baskıya, zorbalığa eyvallahım olmadı. Allah şahit, toz zerresi kadar korkum da olmadı. Çünkü ecel, ne bir nefes evvel, ne bir nefes sonradır; buna iman etmişim.

Vesayetçilere karşı tutum aldım

Rabbime şükürler olsun ki, bugüne kadar verdiğim tüm kararların, aldığım tüm tutumların, üstlendiğim tüm sorumlulukların hep arkasında durdum, bugün de durmaya devam ediyorum. Hani derler ya; hakla batılın arasındaki farkı tarih belirlermiş. nitekim ben de buna hep şahit oldum. Ne zaman kısa vadede olmasa da zaman beni en nihayetinde her zaman haklı çıkardı. Mesela; 28 Şubat'ta herkes korkudan susup otururken, ölümle tehdit edilmeme rağmen, vesayetçilere karşı tutum aldım ve haklı çıktım. Mesela; 2001 yılında herkes makam-mevki hayalleri kurarken, Türk demekten imtina edenlerle yol yürünmez diyerek bir karar aldım, yıllarca sürecek bir iktidarın parçası olmamayı ben daha yolun başında seçtim. devletle milleti barıştıracağız diye gelenlerin, milleti birbirine küstüreceklerini ben daha en başında gördüm ve haklı çıktım. mesela 2010 yılında herkes yetmez ama evet diyerek demokrasi havarisi havalarında ortalıkta gezinirken, Türkiye göz göre göre ateşe atılmasın diye, iktidarın en tepesi de dahil olmak üzere önde gelenlerine bizzat gittim söyledim; yapmayın, etmeyin, bu garabet sizi de vuracak dedim, sonucunda ise maalesef ki milletimiz devletini sokaktan, köprüden toplamak zorunda kaldı ve haklı çıktım. Mesela; 2017 yılında devletimizin kerim anlayışını ortadan kaldıran, milletimiz de ucube bir sisteme mahkum eden partili cumhurbaşkanlığı sistemi referandumuna hayır demek için il il gezdim. Bu sistem Türkiye'yi uçuruma sürükler dedim ve maalesef haklı çıktım. 2018'de, 2019'da, 2020'de ve nihayetinde 2023 yılında da milletle inatlaşılmaz diyerek, hem iktidarı hem de ana muhalefeti defalarca uyardım. Cumhuriyetimizin 100. yılında Türkiye'ye nefes aldırmak için yeri geldi feragatte, yeri geldi fedakarlıkta bulundum, yeri geldi herkes sustuğunda bile milleti sesini haykıran oldum. Çok değil, daha geçen yıl söylediklerimi o günlerde hararetle reddedenler, şahsıma her türlü hakareti, iftirayı, hatta küfrü edenler, bugün benimle aynı şeyleri söylemeye başladılar. Hatta bazıları, kısık sesle de olsa, 'haklıymış' diyorlarmış, öyle diyorlar. Ne diyeyim; sabah şerifleriniz hayrolsun. 

31 Mart seçimlerinde riskin farkındaydım

Rahmetli İnönü'nün bir sözü var; Tarih kürsüsünden halinizi seyrediyorum... İşte ben de bugün bu arkadaşları acıyarak seyrediyorum. Benim meselem, benim haklı çıkmam değildi, milletimizin çırak çıkmamasıydı. Adaletsizliğin, hukuksuzluğun 5 yıl daha hüküm sürmemesiydi, Türkiye'nin 5 yılını daha kaybetmemesiydi. 

Gelelim bugüne... Bildiğiniz gibi 31 Mart seçimlerine hür ve müstakil olarak girdik. Bu karar aslında bizim için fabrika ayarlarımıza dönmek demekti. Çünkü bir, İYİ Parti'yi, iki kutba mahkum edilen Türk siyasetinin yaşam odası olması için kurduk. Çünkü biz, İYİ Parti'yi milletimize yeni bir seçenek kurmak için kurduk. Çünkü biz, İYİ Parti'yi biz kişiye, bir zümreye ya da başka bir partiye kaldıraç olması, imkan sağlaması, kariyer basamağı olması için değil, ülkenin, milletin, memleketin istikbali için kurmuştuk. Dolayısıyla hem kendimin hem de partimin bu kararının da arkasında durdum. Ne kadar zorlu bir yola çıktığımızın farkındaydım. İftiralarla, karalamalarla, çirkin oyunlarla üzerimize gelineceğinin farkındaydım. Satın alınmışlara karşı yürekten inanmışların mücadelesini yürüttüğümüzün farkınaydım. Taşın altına elini, gövdesini koyanların farkında olduğum gibi, o taşın bizi ezmesi için çalışanların da iştahla el ovuşturanların da elbette farkındaydım.

Ez cümle; aldığımız riskin elbette farkındaydım. İşte bu yüzden, bugüne kadar olduğu gibi bugün de Türkiye'nin alıştırılmış normallerinin dışında, sadece söz söyleme sırasında değil, bedel ödeme sırasında da en önde, karşınızda duruyorum. Bugüne kadar olduğu gibi, kimseden bir beklentim olmaksızın bedel ödemeyi bildi. Bundan dolayı da asla pişman olmadım. Bugün de pişman değilim. Çünkü, haklılığımızın elbet bir gün anlaşılacağını biliyorum. Ve bugün, üzerime düşen her şeyi yapmış olmanın huzuruyla son kez karşınızdayım. Hiçbir hesaba, hiçbir pazarlığa, hiçbir sahtekarlığa girmeden, milletin sesini duyurmuş olmanın mutluluğuyla son kez karşınızdayım. İYİ Parti olarak, varlığımızı, onurumuzu, duruşumuzu pazarlık masalarına meze ettirmemiş olmanın gururuyla son kez karşınızdayım. 

İYİ Parti'yi kurduğumuz ilk günkü gibi bir an bile pes etmeden mücadele etmenin gönül rahatlığıyla son kez karşınızdayım. Allah herkese böyle veda etmeyi nasip etsin. 

Yolunuz, bahtınız açık olsun. Allahaısmarladık

Biz bu günlere çiçek bahçelerinden değil, mayın tarlalarından geçerek geldik. Biz bu günlere önümüze örülen tel örgüleri, barikatları, engelleri aşarak geldik. Biz bu günlere önümüzü kesen kamyonlara, adressiz kurşunlara direnerek geldik. 25 Ekim 2017'de bir çarşamba sabahı, demirden dağları bile eriten kadim bir ateşin etrafında toplandık. Kutlu bir davada, İYİ Partimizin güneşinde buluştuk. Türkiye'nin çok yarası var, biz merhem olacağız dedik. Türkiye'nin çok acısı var biz dindireceğiz dedik. Türkiye'nin çok derdi var, biz derman olacağız dedik. Türkiye iyi olacak diye yola çıktık. Sesi kısılan, sözü kesilen, iftiraya uğrayanların partisi olduk. Bir memleket meselesi dedik, il il, ilçe ilçe, köy köy dolaştık. Anadolu'nun partisi olduk. Esnafın, çiftçinin, emeklinin, kadınların partisi olduk. Gençler için gençlerle beraber olduk. Türk olmaktan gurur duyan ama Türkiye'de yaşamak için çare arayan gençlerimizin partisi olduk. Devlete millet yakışır dedik, hor görülen, duyulmayan, iradesi hiçe sayılan milletimizin sesi, partisi olduk. Türkiye tarih yazacak dedik, her şeye rağmen gönlündeki umuda sarılanların partisi olduk, sesi olduk. Mecbur değilsin dedik, tıpkı 25 Ekim 2017'de olduğu gibi yol bulamıyorsan, yol açacaksın diyen cesurların partisi olduk. Hiçbir zaman bir yerlere sırtımızı dayayarak ilerlemedik, kirli pazarlıkların peşine düşüp ilkelerimizden taviz vermedik. Çünkü, mesele inanmaktı, mesele iddia sahibi olmaktı, mesele yeni şeyler söyleyebilmekti. Hatırlarsanız bu partiyi kurarken size 'nereden geldiğinizi unutmayın' demiştim. İyi niyetimize, vatan sevgimize rağmen nasıl zulme uğradığımızı, nasıl taarruz altına alındığımızı unutmayın, yokluklar içinde bir araya gelip nasıl ayakta kaldığımızı unutmayın, sırf bize oy veriyor diye ekmeğiyle oynanan, standı basılan ve hatta şiddete maruz kalan kardeşlerimizi unutmayın. Ben, hiçbir zaman unutmadım. Allah şahidim olsun ki, hiçbir zaman unutmayacağım.

Haksız olduğum içi değil, söz verdiğim için bırakıyorum. Bedeli ben ödedim, hesabı siz tutacaksınız. Benden bir ev, bir yuva istediniz. Ben de İYİ Parti'yi sizlere bir ev, yuva yaptım. Ocağını tüttürdüm, içini ısıttım, sofrasını kurdum, bahçesini genişlettim. Yıkmak, dağıtmak, çökmek isteyenlere müsaade etmedim. Artık bu evi siz koruyacaksınız. Bu evi artık ayakta siz tutacaksınız. Bu eve artık siz bakacaksınız.

Genel Başkan adaylarımıza başarılar diliyor, kurultayımızın hayırlı olmasını diliyorum. Yolunuz, bahtınız açık olsun. Allahaısmarladık."