Benzersiz ve belirsiz 10 yıla hazır mıyız?

Didem Eryar ÜNLÜ
Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

Marsh McLennan Şirketler Grubu ve Zurich Sigorta Grubu’nun stratejik ortaklığıyla Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayımlanan Küresel Riskler Raporu, her sene ekonomik, jeopolitik, toplumsal, teknolojik ve çevresel riskler dahil olmak üzere toplam 5 kategoride küresel refaha yönelik riskleri kısa, orta ve uzun vadede değerlendiren bir bakış açısı sunuyor.

Son raporda öne çıkan risklerin; enflasyon, hayat pahalılığı, ticaret savaşları, jeopolitik gerginlikler, sosyal eşitsizlikler gibi aslında eski dönemlere ait tanıdık riskler olduğunu görüyoruz. İklim krizinin yol açtığı riskler ise özellikle önümüzdeki 10 yıl için en büyük risk olarak değerlendiriliyor. Küresel risklerin aslında birbiri ile son derece ilişkili olduğunu ortaya koyan rapora göre, en büyük sorunlardan biri de küresel iş birliği eksikliği.

Rapor, bütün tarafları kısa ve uzun vadeli bakış açılarını dengeleyerek birlikte ve kararlı şekilde hareket etmeye çağırıyor. Acil ve koordineli iklim eylemlerine ek olarak, finansal istikrarı, teknoloji yönetişimini, ekonomik kalkınmayı ve araştırma, bilim, eğitim ve sağlığa yapılan yatırımları güçlendirmek için ülkeler arasında ortak çabayı öneren rapor, kamu-özel sektör iş birliğini de tavsiye ediyor

Küresel Riskler Raporu’nun detaylarını Marsh Türkiye Eş CEO’su Tarık Serpil ile konuştuk.

“Eski risklerin geri geldiğini görüyoruz” 

“2012’den 2021 yılına kadar öne çıkan risklere baktığımızda, ilk yıllarda katılımcıların ağırlıklı olarak ekonomik riskleri ön planda tuttuğu görülüyor. 2015 yılında ağırlıklı olarak raporda yer alan jeopolotik riskler, son yıllarda da risk sıralamasında yer alıyor. 2016 yılı itibarıyla ise çevresel risklerin listeyi domine ettiği görülüyor. Teknolojik riskler, çevresel risklerin önüne geçemese de hala etkisini gösteriyor. Son 3 yılda ise COVID ile ön plana çıkan eşitsizlikler, iklim değişikliğinde adaptasyon sorunu ve jeopolitik çatışmalar dikkat çekiyor. 2023 başlarken, dünya hem tamamen yeni, hem de ürkütücü bir şekilde tanıdık gelen bir dizi riskle karşı karşıya kaldı. Bu neslin iş liderlerinden ve kamu politika yapıcılarına, çok azının deneyimlediği enflasyon, hayat pahalılığı, ticaret savaşları, gelişmekte olan piyasalardan sermaye çıkışları, yaygın sosyal huzursuzluk, jeopolitik çatışma ve nükleer savaş hayaleti gibi ‘eski’ risklerin geri döndüğünü görüyoruz.”

Riskler giderek daha fazla birbiriyle ilişkili hale geldi

“Bu ‘eski’ olarak nitelendirebileceğimiz riskler, sürdürülemez borç seviyeleri, yeni bir düşük büyüme çağı, düşük küresel yatırım ve küreselleşmeden uzaklaşma, onlarca yıllık ilerlemenin ardından insani gelişmede bir düşüş, hızlı ve sınırsız gelişme, çift kullanımlı (sivil ve askeri) teknolojiler ve iklim değişikliğinin artan baskısı dahil olmak üzere küresel risk ortamındaki nispeten yeni gelişmelerle daha şiddetli hale gelebiliyor. Bunlar bir araya gelerek benzersiz, belirsiz ve çalkantılı bir on yılı şekillendiriyor. Burada risklerin giderek daha fazla birbiriyle ilişkili hale geldiğini göz önünde bulundurarak, pek çok riskin birbirini tetikleyebildiğini ya da risklerin birleşebildiğini, bu nedenle daha ciddi sonuçlar doğurabileceklerinin altını çizmek gerekiyor.

Odak konu “polikriz”

“2023 raporunun kısa vadeli riskleri arasında toplumsal riskler ve ‘hayat pahalılığı’ dünya çapında bir numaralı acil endişe kaynağı olarak ortaya çıkıyor. 2022 yılındaki raporda ilk 5 risk içerisinde herhangi bir jeopolitik riske rastlamaz iken, 2023 raporunda Rusya-Ukrayna çatışması ve Doğu Asya'daki gerilimlerle şiddetlenen ‘kısa vadede jeoekonomik çatışma’ riskinin bu yıl 3’üncü sıraya yükseldiğini gözlemliyoruz. Benzer olarak uzun vadede her iki raporda da iklim ve çevresel kaygılar öne çıkarken; ‘iklim değişikliğini azaltamama’ ve ‘iklim adaptasyonundaki başarısızlık’ ilk iki sırayı alıyor. 2023 raporunda buna ek olarak, uzun vadede ilk 5 risk arasına ‘büyük ölçekli gönülsüz göç’ riskinin dahil olduğunu görüyoruz. 2023 raporunda odak konular olarak; hem bugünün krizlerine hem de yarının felaketlerine değinildiğini görüyoruz. Bu yılın odaklanılan en önemli konusu polikriz. Eş zamanlı şoklar, birbirine derinden bağlı riskler ve aşınan dayanıklılık, farklı krizlerin etkileştiği ve toplam etkinin her bir parçanın toplamından çok daha fazla olduğu çoklu kriz riskine yol açıyor.”

Önümüzdeki 5 yeni risk

Rapor, yarının önemli krizleri haline gelebilecek beş yeni veya hızla ivmelenen risk kümesini de inceliyor. Bunlar şöyle sıralanıyor: 

  1. Doğal ekosistemler: Artan talep nedeniyle doğal sermayeye yönelik kötüleşen riskler ve iklim değişikliği ile ilgili geri bildirim mekanizmaları, bizi geri dönülmez noktaya taşıyor.
  2. İnsan sağlığı: COVID-19 salgınının sosyal, ekonomik ve sağlık etkileriyle karşı karşıya kalan kırılgan sağlık sistemleri tarafından birleştirilen kronik riskler.
  3. Dijital haklar: Dijital özerkliğin yavaş yavaş yanan, sinsi erozyonu göz önüne alındığında, verilerin potansiyel evrimi ve siber güvensizlik bireylerin mahremiyetini tehlikeye atıyor.
  4. İnsani güvenlik: Yeni silahlardan ve çok alanlı çatışmalardan ortaya çıkan, nükleer silahlı devletlerin gelişmekte olan teknolojilere karşı artan savunmasızlığı ve askerden arındırmada yeni oluşan bir tersine dönüş.
  5. Ekonomik istikrar: Küresel bir borçluluk nedeniyle sosyal sıkıntıya yol açan finansal sorunların yanı sıra sosyal hizmetlerin çökmesine neden olan, büyüyen borç krizleri.

İklim ve çevresel risklere hazırlıklı değiliz

İklim ve çevresel riskler, önümüzdeki on yılda küresel risk algılamalarının temel odak noktası ve en az hazırlıklı olduğumuz riskler.

İklim hedeflerinde derin ve uyumlu ilerleme eksikliği, net sıfıra ulaşmak için bilimsel olarak gerekli olan ile politik olarak mümkün olan arasındaki farklılığı ortaya çıkardı. Diğer krizler için kamu ve özel sektör kaynaklarından daha fazla pay gerekmesi, iklim değişikliğinin etkilerinden toplumların giderek daha fazla etkilenmesi ve ülkeler için gereken uyum desteğine yönelik yetersiz ilerleme söz konusu. İklim değişikliğini hafifletmedeki başarısızlık, kısa vadede en ciddi tehditlerden biri olarak sıralanıyor. Ancak katılımcılarının yüzde 70'i iklim değişikliğini önlemek veya buna hazırlanmak için mevcut önlemleri ‘etkisiz’ veya ‘çok etkisiz’ olarak derecelendirdiği için en az hazırlıklı olduğumuz görülen küresel risk bu.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar