Bir kere daha Afyonkarahisar’da “doğaltaş sorunlarımız”(*)

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ

Çoklu katılımlı, kapsayıcı anlayışla düzenlenmiş ve alıcı bir ruhla kuşatılan toplantılarda “dinamik durum değerlendirmeleri” yaparak gidişata yön verme, insan aklının bulduğu en etkili araçtır. Erdemli ve etkin iş yönetimi, insanların savunma kalkanlarını kaldırmalarına fırsat vermeyecek “katılma fırsatı” gerektirir: Ege İhracatçıları Birliği ve Başkan Jak Eskinazi’nin örgütlediği, Afyonkarahisar Ticaret Ve Sanayi Odası ve Başkan Hüsnü Serteser’in ev sahipliği yaptığı “ihracat durum değerlendirmesi” toplantısı 22 Ocak 2025 günü yapıldı.

Durum değerlendirmesi yapılınca

EKONOMİ gazetesi Yazı İşleri Müdürü Handan Sema Ceylan’ın önerisiyle toplantıya katıldım. Özellikle “doğal taş ihracatını etkileyen yurtiçi engeller” konusunu anlatmam istendiği için eski notlarıma baktım. Yetinmedim, çok sayıda doğal taş ocak yöneticisi, lojistik sorumlusu, işleme tesislerini yöneten yetkili, finansmancı, idari izinlerin alınmasında deneyimi olan görevliye erişerek, toplantıda zaman kısıtlarını dikkate alarak kısa bir not hazırladım:

1- Ülkemizde Afyonkarahisar doğaltaş başkenti olma özelliğini korumaktadır; Denizli, Burdur, Isparta, Muğla, Konya, Kastamonu, Marmara Adası, Bilecek ve Bursa kayda değer üretim merkezleridir.

2- Ülkemizde blok ya da işlenmiş doğal taş üretim ve ticaretinde, özellikle yurtiçinde lojistik maliyetleri, özel olarak ele alınması gereken sorunlardan biridir. Blok ihracatında konteynerler için , “hasar önleyici önlem” gerekçesinin arkasına sığınılarak rakip ülkelere uygulanmayan “ek işlem ve maliyet” haksız yere ödenen bir bedeldir.

3- Süveyş Kanalı sorunları nedeniyle yaşanan zaman kaybı ve ihracat zorluklarının aşılması için kamu yönetimi ve sektör ilgililerinin alternatif yol bulması ve önlem geliştirilmesi konusunda neler yapılabileceği ve nelerin yapılamayacağı konusunda bir netlik oluşmamıştır. Borakstan sonra en büyük ihracatı gerçekleştiren bir sektörde ilgili sorunlarda, bütün aktörlerin jeopolitik gelişmeler ve hükümetlerin kararlarına karşı alternatif senaryoların olmaması büyük eksikliktir.

4- Süveyş sorunundan başlayarak diğer jeo-politik gelişmeler nedeniyle satışlarda 45 gün vade uygulamaları 90 günü aşmıştır; üreticiye ciddi maliyetler yüklemektedir.

5- Kur politikaları nedeniyle ihracatçının fiyat-maliyet dengeleri bozulmuş; müşteri kayıpları hızlanmıştır.

6- Çin gibi büyük bir pazarda yaşanan daralmanın kısa sürede alternatiflerini oluşturmak mümkün olmadığı için ihracat ciddi bir baskı altındadır.

7- Doğal taş ihracatında en büyük pazar Ortadoğu ülkeleridir; İtalya, İspanya, Çin, Hindistan da önemli pazarlar arasındadır. Iran- Rusya, İran- Çin arasında yapılan ikili anlaşmaları ve İran’ın ambargolardan kurtulması ihtimalini hesaba katarak doğaltaş ihracatını değerlendirmek gerekmektedir.

8- İşgücünün giydirilmiş maliyetleri işveren için 2 bin 200 ABD Doları’nı aşmaktadır; bu durum rekabet gücünü olumsuz etkilemekte, orta ve uzun dönemli yeni, gelişme ve modernizasyon yatırımları iştahını kırmaktadır.

9- Ocaklar ve işleme tesislerinin “artıklara-değerlendirebileceği için atık değil ” ilişkin uygulamalar il yöneticilerinin algılarına göre değişmekte; bazı yerlerde bedelsiz çözümler üretilirken, bazı yerlerde de aşırı ödemeler zorlanarak yurtiçi üreticiler arasında da haksız rekabet yaratılmaktadır.

İbrahim Alimoğlu’nun listesi

Afyonkarahisar’da doğal taş ihracatı yapanların sivil inisiyatifinin başkanı olan İbrahim Alimoğlu’nun paylaştığı “sorunlar listesine” de bakalım:

- “Yaşam döngümüzü sağlayan araç gereçlerin yüzde 99’u doğal kaynaklardan elde edilir.

Gelişmişliğin ölçüsü olan maden tüketimi, Avrupa ve Amerika’da kişi başı 18, ülkemizde ise 8 tondur.

- Ülkemiz yeraltı kaynakları, zengin çeşitliliğe sahiptir.90 çeşit maddenin olduğu bilinmekle beraber 80 çeşidinin ülkemizde bulunduğu bilinmekle beraber üretimimiz kısıtlıdır. Yıllık 100 milyar dolar enerji hammaddelerine ve maden ithalatına bedel ödüyoruz. Bun karşılığında çok küçük ihracatımız vardır.

- Madencilik faaliyetleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve kanunlara tabi olsa da; ayrıca 8 bakanlık, 21 kurum ve kuruluştan izin almak zorundadır. 1985 yılında yürürlüğe giren Maden Kanunu 36 senede 4’ü kapsamlı olmak üzere 25 defa değişikliğe uğramıştır. Bugün bir madeni üretime alabilmek için 7 yasa, 87 yönetmelik, 8 tüzük, 16 uluslararası sözleşme kapsamında işlem yapılmasına rağmen elimizde ki ruhsatların da bir güvencesi bulunmamaktadır.

- Madenciler ülkemizdeki 22,6 milyon hektar olman orman arazilerinin binde 3’ünü kullanmaktadır. Bu araziler kullanılmadan önce ağaçlandırma bedeli ve devam eden her yıl arazi izin bedeli ödenir ki, bedeller hektar için 60 bin TL ile 10 bin TL arasındadır.

- Maden sektörü, tüm zorluklara rağmen ülkemiz ekonomisine 40 milyar dolar katma değer sağlamakta, her yıl doğrudan 190 bin işçiye istihdam, aileleri ve yöre halkı ile beraber 800 bin kişiye katkı sağlamaktadır.

- Kalkınmış ülkelerin tamamı kendi öz kaynakları ve madenleriyle gelişmiştir. Bizler ülkemiz için 18 STK bir arada çalışarak, milli enerji ve maden politikası kapsamında yeraltı kaynaklarımızı değerlendirerek madenlerimizin kalkınmamızda çok büyük rol oynayacağına inanıyoruz. Bu kapsamda bizler için tek muhatap Tabii Kaynaklar Bakanlığı olması dileğimizdir”

Bir çift sözümüz var

Afyonkarahisar’da 30 yılı aşkın bir zaman öncesindeki durum değerlendirmeleriyle, bugünün durum değerlendirmelerinin içeriğinde çok fazla bir değişme olmadığını içimiz yanarak saptıyoruz.

Derler ki “sorunların doğru teşhisi çözümün yarısıdır”. Sektörde eli taşın altında olanların, bizim gibi dış gözlemcilerin sahada yaşananlardan süzerek toplantılarda anlattıkları ya da gazetelerde yazdıklarını özenle okumaları çok şey ifade ediyor. Bizler sorunları belirlemede çok fazla eksiği olmayan topluluğuz. Sorunları çözme konusunda ise asla inanamadığımız bir duyarsızlık, dağınıklık, vurdumduymazlık gösterdiğimizi söylersem yanlış olmaz.

Bizim sahayı tarayarak saptadığımız, İbrahim Alimoğlu’nun hem üçüncü kuşak doğal taş üreticisi, hem de bir STK’nın başkanı olarak yıllardan bu yana ortaya koyduğu sorunlardan bir türlü kurtulamamış olmamızı neyle açıklayalım? Sorunun yanıtını bilen biri varsa beri gele… Amacımız üzüm yemekse, neden bu kadar yalın sorunlara bir ortak çözüm bulmama konusunda ısrarlıyız, neden?

______________________

(*) Doğaltaş konusundaki düşüncelerimi kapsamlı biçimde son kez 14, 21, 28 Nisan, 5,12,19 Mayıs 2022 tarihlerinde 6 hafta yayınladım. Afyonkarahisar’da Ege İhracatçıları Birliği’nin toplantısı vesilesiyle bir kez daha değinmek istedim. Doğrudan doğaltaş işiyle uğraşan ve dolaylı sorumlulukları olan herkesi yıllardır gündeme getirdiğimiz halde sorunlar yumağını neden çözemediğimizi tartışmaya çağırıyorum. Önce kendimize ayna tutarak, sonra da başkalarının sorumluluklarını anımsatarak konuyu bir “ağlama duvarı kısır döngüsü” olmaktan çıkaralım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar