Ekonomide körlükten kurtulmak

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI

Hükümet kuruldu, bakanlar belli oldu. Hazine ve Maliye Bakanlığına kurtarıcı olarak Mehmet Şimşek, TCMB başkanlığına da ilk defa kadın bir Başkan Hafize Gaye Erkan atandı. Seçim sürecinde AKP’nin iki küçük koalisyon ortağı tarafından aşağılanan kadınlara rağmen hükümetin adeta yalvararak göreve getirdiği TCMB Başkanı umarım bu masculinist ezik erkekler topluluğuna iyi bir ders olur. TCMB Başkanı kadın olması ATATÜRK Cumhuriyetinin gericilere verdiği de bir yanıt. AKP elbette bu atamayı gönülden yapmadı, mecbur kaldı.

Şimşek ve Erkan kendilerinden önceki irrasyonel politikaları ters çevirmeye çalışacak (kendi beyanları). Üstelik bu politikaları eski bakan heterodoks politikalar diyerek halka satmaya çalışmıştı. Elbette yaşamını 300 kelime ile tamamlayan halkın çoğunluğu bu sözlerden pek bir şey anlamamıştı. Zaten bakanın da pek anladığını sanmıyorum.

Kurumsuzlaşma, Kuralsızlaşma

Türkiye’de 2014 yılından itibaren başlayan kurumsuzlaşma ve kuralsızlaşma politikaları 2018 yılından itibaren tavan yaptı. Sonunda ülke 70 sente muhtaç hale geldi. TCMB net rezervleri negatife dönerken 2023 yılının ilk dört ayı sonunda bütçe açığı 382,5 milyar TL’sına, cari açık ise 29,7 milyar dolara ulaştı, yıllıklandırılmış cari açık ise 57,8 milyar dolar oldu. Para ikamesinin hızlanması ile altına öyle bir talep oldu ki net altın ithalatı ilk dört ayda 11 milyar dolara yıllıklandırılmış altın ithalatı ise 28 milyar dolara erişti.

Bu tablo heterodoks yani ana akım iktisadına (neoklasik) karşı iktisat politikaları tarafından yaratılmadı. Hükümetin uyguladığı politikaların ne Keynesyen, ne Marksist, ne davranışsal iktisatla ne de kurumcu iktisatla alakası yoktu. Son dört yıldır uygulanan iktisat politikası olsa olsa “başıboş” politikalar olarak kavramlaştırılabilir. Hükümet bir taraftan rant kollayıcı uygulamalar girişirken, bir taraftan da oy getiren bedavacılar sınıfını (bu sınıfa sığınmacılarda dahil)  besleyici politikalar üretti. Seçim sürecinde karşı cephe, hükümetin politikalarına karşı çıkmak yerine bu sınıfın karşısına biz sizi daha iyi besleriz temelli bir iktisat söylemi ile çıktılar. Bu sınıfta yanıt olarak yiyeceğime değil, yediğime bakarım diyerek kendince garantili yolu yani Cumhur ittifakını seçti.

Bu arada bütçe içeresinde büyük delik olan SGK zararları gözardı edildi ve 3 milyon kişi daha (EYT) emekliliğe sevk edildi. Böylece sosyal güvenlik sisteminde yüzde 4 olması gereken aktif/pasif oranı da yüzde 1,36’ya kadar geriledi. Suriyeliler bu açığın artmasında başat rol oynadı. Aslında uzun zamandır SGK (Bu kurumda   masculinist kimlik taşıyor. SGK yönetim kurulunda tek bir kadın üye yok.) battım diyor, ancak görmezlikten gelinmekte.

Bunlar yetmezmiş gibi TCMB’nin politika faiz oranını belirlemekten vazgeçip oranın ne olacağını Cumhurbaşkanının iradesine bırakması artık kâğıt üzerinde kalan enflasyon hedeflemesinin de tümü ile boşa çıkmasına neden oldu.

Şimdi Şimşek ve Erkal’ın faiz oranını yükseltmesini böylece döviz kuru artış hızını ve enflasyon oranını düşürmesi bekleniyor. Türkiye bu aşamayı çoktan geçti. Faiz oranlarının yükselmesi çok bir değişikliğe neden olmayacak. Zaten fiili olarak piyasada faiz oranları TCMB politik faiz oranın 5 katı. Politika faiz oranın yükseltilmesi fiili durumu teyit etmekle kalır.

Kısa vadede ilk yapılacak olan bütçeye sahip çıkılmasıdır. Bunu hükümete kabul ettirmek kolay değil. Çünkü kamu uzun süredir şeffaflıktan, hesap verilebilirlikten uzaklaşmış durumda (bu arada yerel seçimleri de unutmayalım). Şimşek ve Erkal başarılı olmak istiyorlarsa bütçe açığı ve borçlanmaya sınır getirmeliler. Örneğin borçlanma oranı bütçenin yüzde 3’ünü geçemez denilebilir.

Kısa vadede bütçe açığını kapatmak cari işlemler açığını aşağıya çekerken döviz kurunda da istikrara yardımcı olur.  Bunun yanında para arzına kural getirilmeli. Bunun için para arzı büyüme oranı çıpa olarak kullanılabilir.

Orta vadede ithalatın yapısını değiştirmek için hamle yapılmalı. Yani ara malı ithalatını azaltmak için sanayileşme stratejisi oluşturulmalı ve sanayi sektöründe özellikle KOBİ’lerin krediye erişimi kolaylaştırılmalı. Aksi halde yeniden artırılması düşünülen asgari ücret ile birlikte istihdam azalır, işsizlik artar.

Bunların yapılması için öncelikle hükümet iradesini açıkça ortaya koymalı. Bu beklentileri olumlu etkiler. Beklentilerin düzelmesi para ikamesini azalttığı gibi rekabetin azaldığı birçok sektörde fiyat artışlarını engeller.

Okuma önerisi: İktisat ve Toplum Dergisi, Haziran 2023 Sayısı, Ekonomide Karar Zamanı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Banka Aşkı 24 Nisan 2024
Enflasyonun bedeli  03 Nisan 2024
TCMB çıplak 20 Mart 2024
İktisatçılar korosu 28 Şubat 2024