Borç sorunu ve yaşlılık
Finansal kapitalizm borçla büyür, borçla krize girer. Kapitalizmin girdiği her krizin mutlaka önünde veya arkasında finansal yapının etkisi bulunur. 2008 krizinde bu daha bir belirginleşti. Bankalar, reel sektörde çalışan firmalar battı. Hatta bazı ülkeler (Yunanistan gibi) iflas etti. Her ne kadar kriz geçti ise de geride büyük bir borç yükü kaldı. Borç yükü üstelik gelişmiş ya da gelişmekte olan ülke ayrımı da yapmıyor. Uluslararası Finans Enstitüsü’nün (IIF) 2025’te yayınladığı ilk borç raporuna göre 2024 yılı sonu itibariyle küresel ekonomi borç stoku 318,4 trilyon dolar düzeyinde. Bu borcun 214,3 trilyon dolarlık kısmı gelişmiş ekonomilere, 103,7 trilyon dolarlık kısmı da gelişmekte olan ekonomilere ait. Yine bu borç stokunda 95,3 trilyon dolar ile kamu borcu başı çekmekte.
Son bir haftadır finansal piyasalarda Japonya’nın kamu borç stoku kaynaklı risk algısı arttı. Japonya'nın 2024 yılı itibarıyla gayri safi yurt içi hasıla (GSYH) içindeki kamu borç stoku oranı yüzde 216,2 olurken toplam borç yükü de 9,3 trilyon dolara ulaştı. Borç yükünde Japonya gelişmiş ekonomiler arasında en yüksek orana sahip. Bu yüksek kamu borç düzeyinin altında büyük ölçüde Japonya'nın yaşlanan nüfusunun etkisiyle on yıllardır devam eden kamu bütçe açıkları ve sıfıra yakın GSYH büyümesi bulunmakta.
Japonya’da 1970'lerin ortalarına gelindiğinde, doğurganlık oranı kadın başına 2,1 çocuk olan yenileme oranının altına düştü. Doğurganlık oranı sonraki on yıllarda da istikrarlı bir şekilde düşmeye devam etti. Artan yaşam beklentisiyle birleştiğinde, bu eğilim Japonya'yı hızla yaşlanan bir toplum olma yoluna soktu. 2001'de, Japonya'nın 65 yaş ve üzeri nüfusun toplam nüfus içindeki payı yüzde 18,4 iken, oran 2024 yılında yüzde 30,2'ye yükseldi. Yapılan tahminlere göre bu eğilim devam edecek ve 2045'e gelindiğinde yüzde 36,7'ye ulaşacak.
Japonya’nın sosyal güvenlik açığı GSYH’nin yüzde 7,6’sına ulaştı
Japonya'nın nüfusu yaşlanırken ekonomik büyümesi de uzun yıllardır zayıf olan (hatta kimi zaman küçülen) bir ülke. Bu olgunun da etkisiyle sosyal güvenlik açığı kaynaklı kalıcı bütçe açıklarıyla karşı karşıya. Öldürülen Başbakan Shinzo Abe döneminde sosyal güvenlik reformları başlatıldı. Bu reformlar sağlık harcamalarını azaltmayı, kamu emeklilik katkılarını ve ödemelerini düşürmeyi ve kadınlar ile yaşlılar arasında işgücüne katılımı artırmayı amaçlıyordu. Bu çabalar, sosyal güvenlik açığının büyümesini engellemeyi başardı, ancak yine de 2023 itibarıyla GSYH’nin yüzde 7,6 düzeyine ulaştı.
Sosyal güvenlik sistemindeki açık nedeniyle, Japonya sürekli olarak birincil mali açık vermekte. Bu açığın1998'den bu yana GSYH’ye oranı ortalama olarak yüzde 5,1'i kadar oldu. Son on yılda bütçe açığını azaltmak amacıyla 2014 ve 2019'da tüketim vergisi artırıldı. Bu önlem kısmen etkili olsa da Japonya istenilen mali dengeyi bir türlü yakalayamadı ve sürekli olarak borçlandı. Sonuçta 20 yıl vadeli devlet tahvilinin faiz oranı uzun yıllardır görülmeyen yüzde 2,21 düzeyine kadar ulaştı.
Türkiye ekonomisi Japonya kadar güçlü değil. Ancak hızla yaşlanıyor. Üstelik 2024 yılı sonu itibariyle Japonya’da çalışma çağının yüzde 79,8’i istihdam edilirken, Türkiye’de bu oran yüzde 49,8. Yani yaşlanan nüfusa kaynak aktaracak bir istihdam gücü de yok. Gelecek günler emekliler için cehennem olacak. Ancak bu cehennem ateşi sadece emeklileri değil tüm ekonomiyi vurur.
Değerli ekonomim.com okurları,
ekonomim.com ekibi olarak Türkiye'de ve dünyada yaşanan, haber değeri taşıyan gelişmeleri sizlere en hızlı, tarafsız ve kapsamlı şekilde sunmak için çalışıyoruz. Bu süreçte sunduğumuz haberlerle ilgili eleştiri, görüş ve yorumlarınız bizim için çok değerli. Ancak, karşılıklı saygı ve hukuka uygunluk çerçevesinde, daha sağlıklı bir tartışma ortamı oluşturmak adına yorum platformumuzda uyguladığımız bazı kurallarımız bulunmaktadır.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (diğer okurlara yönelik olanlar da dahil) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık içermesi durumunda, yorum editörlerimiz bu yorumları onaylamayacak ve silecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar arasında aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemleri de yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur, bu nedenle bu tür yorumlar da ekonomim.com sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu kanıtlanamayan iddia, itham ve karalama içeren, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmaz ve silinir. Aynı şekilde, bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmaz ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Diğer web sitelerinden alınan bağlantılar ekonomim.com yorum alanında paylaşılamaz.
ekonomim.com yorum alanında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan kullanıcıya aittir, ekonomim.com bu sorumluluğu üstlenmez.
ekonomim.com'de yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yer alan Kullanım Koşulları'nı ve Gizlilik Sözleşmesi'ni okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Kurallarımıza uygun şekilde saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun yorumlarınız için teşekkür ederiz.