Enflasyon düşer, hayat pahalılığı baki kalır!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Yıllık enflasyonda hedef yeniden tek haneli orana inebilmek. Orta vadeli programa göre 2026 sonunda yüzde 8.5 ile tek hanenin yakalanması umuluyor. Bu pek kolay değilse de olmaz denilemez. Daha üç yıl var.

Ama önemli bir ayrıntı söz konusu, önemli bir soru yanıt bekliyor:

“Yıllık enflasyon yüzde 8.5’e ya da yakın bir orana gerileyerek tek haneye inse bile acaba bu durum hayat pahalılığının ortadan kalktığı anlamına gelecek mi?”

Ya da şöyle soralım:

“Enflasyon yüzde 8.5 değil de örneğin yüzde 10 olsa, hayat pahalılığı daha çok mu hissedilecek?”

Fiyatların düzeyine ve alım gücüne bakmadan yalnızca değişim oranına odaklanmak yanlıştır.

Çünkü düşük enflasyon, hayat pahalılığının ortadan kalkması demek değildir.

Şöyle düşünelim... Bugün sihirli bir el dokunsa ve tüm gelirler ve fiyatlar dondurulsa... Artık gelir artışı da yok, enflasyon da yok. Hepsi yatay...

Bu durumdan çok memnuniyet duyar mıyız ya da duymalı mıyız?

Enflasyonun sıfır (ya da çok düşük) olması tabii ki önemlidir de, o durumun hangi fiyat düzeyinde gerçekleştiği çok daha önemlidir.

Grafikler çok şey söylüyor...

Bugün iki grafiğimiz var. Önce grafikleri nasıl okumak gerektiğini anlatalım.

Grafiklerde kutular 2004 yılından bu yana olan TÜFE’yi, kırmızı çizgiler ise yıllık artışı gösteriyor.

İlk grafikte 2004-2023 dönemi gerçekleşmeye, 2024-2026 dönemi ise OVP’de öngörülen hedeflere işaret ediyor.

İkinci grafiğin 2004-2020 dönemi gerçekleşen endeks ve orandan oluşuyor. Bu grafiğin 2021-2026 dönemi için ise bir varsayımda bulunduk. 2004-2020 dönemindeki yıllık ortalama fiyat artışı yüzde 9.7. Bu oranı yüzde 10 kabul ederek 2021’den itibaren olan dönemi, yıllık yüzde 10 artış ve buna göre hesapladığımız endeksle oluşturduk.

İşte durumumuz! Biraz önce vurguladım ya, enflasyonu (gerçekleşirse eğer) 2026’da yüzde 8.5’e indiriyoruz ama bakın fiyatlar düzey olarak nereye fırlıyor? Ve başlıkta vurguladığım detay...

Enflasyon oranına bakın bakmaya da; orandan daha çok cebinizden çıkan paraya bakın!

Siyasetçi yalnızca orana odaklanılmasını ister. İşine o gelir çünkü. Oysa düşünülmesi gereken şudur:

“Fiyat artış hızı düştü, yüzde 85’lerden yüzde 65’lere, 2024’te yüzde 36’ya, 2026’da da tek haneye, yüzde 8.5’e... Peki cebimden çıkan para ne durumda?”

Birkaç örnek verelim...

2020’nin aralık ayı. 2003 yılı ortalaması 100 kabul edilerek oluşturulan tüketici fiyat endeksi 505 düzeyinde. Hep diyorum ya, bu endeksi aylık herhangi bir harcamanız gibi düşünebilirsiniz. Aylık doğalgaz gideriniz, bebeğinizin bez parası, sigara paranız, benzin harcamanız; nasıl düşünürseniz artık.

2020’nin aralık ayında 505 lira harcıyorsunuz, bu harcamanız bir yıl önceye göre yalnızca yüzde 15 artmış. Bugünlerle kıyaslanmayacak kadar rahat yaşıyorsunuz.

2025’in aralık ayına geliyoruz... Son bir yıldaki fiyat artışı (2024- 2026 OVP’ye göre) yine yüzde 15, 2020 yılıyla aynı. Ama cebinizden ne kadar çıkıyor, tam 2.913 lira!

Enflasyon oranı aynı, yüzde 15. Harcadığınız para 505 liradan 2.913 liraya fırlamış.

Daha beteri var! 2026 yılının aralık ayı... Artık enflasyonda tek hane hedefi yakalanmış, ülkede bayram havası, yıllık artış yüzde 8.5, şahane! Peki aylık harcamanız ne kadar, 3.161 lira!

Bir kez daha vurgulayalım; enflasyon

Bu işte bir terslik var değil mi?

Var tabii ki...

Bir kez daha vurgulayalım; enflasyon başkadır, hayat pahalılığı başka.

Enflasyon yokken de hayat pahalılığı yaşarsınız.

Geliriniz enflasyon kadar artıyorsa değişen pek bir şey yoktur da, gerçekte geliriniz enflasyon kadar artmaz.

Kaldı ki enflasyon doğru ölçülebiliyorsa ya da ölçülüyorsa...

23 Eylül 2021’i yaşamasaydık...

23 Eylül 2021, politika faizinde indirimin başladığı tarihtir.

Bu tarih, bir dönüm noktasıdır.

Çok yazıldı, çizildi; faiz indiriminin Türkiye’yi bugünkü zorluklara sürükleyen en büyük etken olduğu üstünde çok duruldu.

Şimdi gelelim ikinci grafiğe... Diyelim faiz indirimi gibi yanlış bir yola girilmemiş, ne dövizde zıplama var, ne enflasyonda. 2004-2020 döneminde oluşan yıllık ortalama enflasyon kadar bir artış yaşanıyor. O dönemin ortalamasının yüzde 9.7 olduğunu, bu oranı 2021 ve sonrası için yüzde 10 aldığımızı belirtmiştim.

Hatırlayalım, 2020’nin aralık ayındaki harcamanız 505 liraydı. Yıllık yüzde 10 artış hesabıyla 2025’in aralık ayındaki harcamanız 813 lira. 2026 aralık; yıllık enflasyon yine yüzde 10, aylık harcamanız 894 lira.

Bu “mesela yani” kıvamında, hayali bir senaryo. Olabilecekken elbirliğiyle oldurmadığımız bir senaryo. Bakın aylık yüzde 10 enflasyon yaşanacak 2026 yılının sonunda aylık harcamanız 894 lira olacaktı. Eğer OVP’deki hedefler tutarsa, ki çok zor, 2026’nın aralık ayında yıllık enflasyon yüzde 8.5’e inecek ama siz 894 lira değil 3.161 lira harcıyor olacaksınız.

Demek ki neymiş, bizi bu hayat pahalılığına geçmişin yanlış politikaları sürüklemiş.

Yüzde 8.5 enflasyon yaşanacak 2026’nın sonunda aylık harcama 3.161 lira olarak öngörülüyor. 2021’de faiz indirimine gitmeseydik yüzde 10 enflasyon yaşanacak 2026’nın sonunca 894 lira harcamak yeterli olacaktı.

Enflasyon daha düşük ama 100 lira yetecekken 350 lira harcamak durumundayız.

Sonra da enflasyon düşecek! Ya vatandaşın alım gücü, o da ters yönde hareket edip artacak mı?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar