Fed ve hisse senedi piyasaları

Erhan ASLANOĞLU
Erhan ASLANOĞLU Ekonomi ve Piyasalar

Pandemi döneminde iki katından fazla artan ABD hisse senedi piyasaları yılbaşından bu yana sert sayılabilecek düşüşler gösteriyor. Birçok ülkede olduğu gibi Borsa İstanbul da yıla iyi başlamasına rağmen sert düşüşlerden payını alıyor. Fed’in toplantısı yaklaştıkça özellikle ABD’deki düşüş haklı olarak kaygıyla izleniyor.

Son günlerde ABD’de konuşulan bir konu, dünyanın en etkili ve tanınmış yatırımcılarından Jeremy Grantham’ın ABD’de “Süperbalon”un sonuna gelindiğine dair görüşleri diyebiliriz. Piyasayı yine etkilemiş görünüyor. Grantham dört piyasada büyük bir balon oluştuğunu ve bunun sonuna gelindiğini iddia ediyor. Bunlar, hisse senedi, emtialar, bono ve konut piyasaları. Grantham’a göre bu ABD’de yaşanan 3. büyük balon. Birincisi, 1929 büyük buhranında yaşanmış ve S&P 500 üç yılda yüzde 86 değer kaybetmişti. İkincisi, 2000-2002 arası Nasdaq teknoloji hisselerindeki çöküş sonucu yüzde 78’lik bir değer kaybıydı. Söz konusu değer kayıpları bugün yaşanan paniği anlaşılabilir kılar sanıyorum. Unutmayalım S&P-500 Mart 2020’de 2200 seviyelerindeydi. Bu yıl başında 4800’e yaklaştı. Şimdi 4400 seviyelerinde.

Grantham’ın haklılık payı olduğunu ve dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. Yeni de değil, birçok yatırımcı da bu görüşleri dile getirdi. Fed’in beklenenden çok daha şahin olan açıklamaları bu görüşe daha fazla destek vermiş görünüyor. 2008 krizinden bu yana kapitalizmin en bol para ve en düşük faiz döneminde bulunuyoruz. Böyle bir ortamda, varlık balonları oluşması zaten beklenmelidir. Bunun özellikle bono-tahvil piyasasında olduğunu düşünüyorum. ABD’de enflasyonun yüzde 7’lere geldiği bir ortamda 10 yıllık tahvil faizlerinin yüzde 2’lere bile gitmekte zorlanması bunun işareti aslında. Yalnız burada paradoksal bir durum var. Faizler para bolluğundan ya da gelecekte Grantham’ın söylediği gibi risklerin çok artacağını düşündüğü ve ABD tahvillerinin güvenli liman olacağı beklentisi ile gitmemiş olabilir. Aslında her ikisi de bir risk.

Hisse senedi piyasalarının çok arttığı kesin. Fakat artışın da, son dönemdeki düşüşün de ana nedenlerinden birisi Tesla, Amazon, Google gibi dev teknoloji şirketlerinin fiyat hareketleri. Fiat / kazanç oranları çok yüksek olan bu şirketlerde zaten düşüş oldu. Diğer şirketler için ekonominin iyi büyüyeceği bir yılda henüz büyük bir risk olduğunu düşünmüyoruz. Borsalardaki sert düşüş resesyonlar ile gelir. Şu anda ABD’de bir resesyon sinyali yok, tam tersine pandeminin endemiye dönüşme beklentisiyle büyüme beklentisi yüksek. Fakat gelecek yıldan itibaren Fed’in faiz artırımları yükseldikçe sert yavaşlama ve resesyon riskleri artabilir. Hisse senedi piyasaları için kısa vadede çöküş olmasa da zorlu bir sürecin olduğunu söylemek mümkün. Emtia fiyatlarındaki artış küresel ekonomide tarihi büyüme ve tedarik sorunlarından kaynaklanıyor. Bu piyasaları bir bütün olarak ele almamak daha doğur olur. Enerji fiyatları daha büyük risk oluştururken ana metaller pandemi sonrası daha sert düşüşler gösterebilir. Küresel ekonominin fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjilere güçlü dönüşüne kadar enerji fiyatlarındaki baskı devam edebilir. ABD’de konut fiyatlarında da güçlü yükselişler var ama bu sefer arz sorunu var. O nedenle kısa vadede burada da sert bir düzeltme beklememek gerekir diye düşünüyoruz.

Neredeyse son 15 yıldır özünde ve genelde kapitalizm tarihinin en bol likidite ve düşük faiz döneminden kaynaklanan varlık balonları riski ile karşı karşıyayız. 2013 -2017 arası Fed’in likiditeyi azaltma çabaları faizleri yukarı, emtiaları ve hisse senedi fiyatlarını kısmen aşağı çekmişti. Dalgalanma boyu artmış ama arkasından pozitif hava kısmen korunmuştu. O dönemde Fed’i adımlarında yavaşlatan faktör, enflasyonun çok düşük seyretmeye devam etmesiydi. Bu sefer enflasyon çok yüksek. Fed son dönemde piyasalarda oluşan olumsuz havayı dikkate alsa da muhtemelen bugün şahin mesajlarını arttıracak. Şu anda büyüme iyi gidiyor. Şimdi adım atamaz ise gelecekte bu iş daha da zorlaşabilir. Önümüzdeki süreçte ABD piyasalarında çöküş olmasa da zorlu bir süreç yaşanacak gibi görünüyor. Hisse senedi, konut ve bono piyasasındaki sert hareketlerin yaratacağı servet etkisini ve bunun yaratacağı resesyon baskısını Fed ihmal edemez ama dengeyi bulmak zorunda.

Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi iklim krizinden, gelir dağılımına, yüksek borçlardan ABD - Çin arasındaki soğuk savaşın sonuçlarına kadar dünya büyük sıfırlama (The Great Reset) olarak nitelendirilebilecek tarihi bir süreç içerisinde. Önümüzdeki yıllarda, bu sorunların çözülme süreci varlık balonlarını iyice söndürebilir. Sıfırlama sonrası muhtemelen daha pozitif bir süreç gelecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
TL değerli mi? 28 Şubat 2024