“İklimi değil, ticareti koruma kanunu’’

Didem Eryar ÜNLÜ
Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

İklimi korumaya ve adil dönüşüme ilişkin bölümleri muğlak olan İklim Kanunu taslağının, ticarete ilişkin kısımlarının oldukça detaylı olduğunu ifade eden Dr. Serkan Köybaşı, taslağın "iklimi değil, ticareti koruma kanunu” olduğunu söylüyor.

İklim Değişikliği Başkanlığı’nca hazırlanan İklim Kanunu taslağının 2024 yılı içinde Meclis’e gelmesi bekleniyor. 17 sayfadan oluşan taslakta, iklim değişikliği ile mücadelede izlenecek politikaların çerçevesi netleşmiş değil. Taslak, Türkiye’nin karbon azaltım hedefl eri yerine, özellikle emisyon ticareti sistemini odak alıyor. Uzmanlar ise taslağın bu haliyle iklimi değil, AB ile ticareti korumayı hedefl ediğini ifade ediyor. Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hayvan ve Doğa Hukuku Laboratuvarı Kurucu Direktörü Dr. Serkan Köybaşı, bir süre önce “İklim Değişikliğine Karşı Yeşil Anayasalcılık” başlıklı kitabını yayınladı Dr. Serkan Köybaşı’nın değerlendirmelerine göre, İklim Kanunu taslağındaki en büyük eksiklik, azaltım hedefinin metinde net olarak belirtilmemesi ve bu hedefe giden yolda izlenecek politikaların çerçevesinin çizilmemiş olması. Metinde iklim adaletine ve kırılgan grupların korunmasına işaret eden ifadeler bulunmasına karşın, bunların nasıl sağlanacağına dair yöntem belirtilmemiş olmasının, konunun ne kadar ciddiyetle ele alındığına dair soru işaretleri yarattığını ifade eden Dr. Köybaşı, emisyon ticaret sistemine ilişkin bölümlerin ise oldukça detaylı bir şekilde yer aldığını söylüyor. Dr. Köybaşı’nın taslağa dair yorumları şöyle: Azaltım hedefi yok “Türkiye’de basına yansıyan taslak metin 17 sayfadan oluşuyor. İlk 10 sayfada büyük kelimeler, büyük cümleler var; ancak azaltım hedefi doğrultusunda hiçbir sayı, hiçbir tarih verilmeden, herkese içeriği belli olmayan görevler verilmiş. 2053’te net sıfıra ulaşmanın hedeflendiği, kanunda yok. İklim değişikliği ile ilgili terimler konusunda bir farkındalık var, bu ifadeler kanuna yerleştirilmiş ama içleri boş. Kanunda, kırılgan gruplardan ismen bahsediliyor ancak kimlerin kırılgan gruplar olduğu yazılmamış Bunun dışında kanun, bütün bakanlıklara, yerel yönetimlere, belediyelere görevler veriyor fakat bu emirlerin nasıl takip edileceği belli değil. Bu emirlerin yerine getirilip getirilmediğinin ne şekilde denetleneceği belli değil. Bu emirlerin yerine getirilmesi için gerekli finansmanın nasıl sağlanacağı da belirsiz.” Hedef, Yeşil Mutabakat’ın dışında “Soyut diyebileceğimiz, ayrıntıya inmeyen bir kanun taslağı var. Ancak 10. sayfadan sonra oldukça ayrıntılı bir bölüm geliyor, o da emisyon ticaret sistemine ilişkin. Anlıyoruz ki bu kanun, aslında iklim kanunu filan değil. Avrupa Birliği’nin, kendisiyle ticaret yapan tüm ülkeleri zorunlu tutacağı Yeşil Mutabakat sisteminin dışında kalmamak ve ticaretin aynen devam edebilmesi için öngörülmüş bir kanun taslağı.’’ 

Almanya örneği 

‘‘Karşılaştırmak gerekirse, örneğin Almanya Anayasa Mahkemesi, Neubauer kararı ile bu konuda çok net kriterler belirledi. Dedi ki, ‘kanunda mutlaka çerçeveyi çizmelisin; emisyon azaltımı için normatif çerçevenin ötesinde, izlenecek politikaları dahi kanunda göstermelisin; hatta 2030’dan sonraki politikaları belirleyecek ayrıntıları dahi yazmalısın.’ Meclis’te kanun yapılırken çerçevenin iyi çizilmesi gerekiyor ki yürütme ona göre iklim değişikliği ile mücadele edebilsin ve etme yükümlülüğünün de altına girsin. Burada ikisi de önemli. Mücadele ederken sınırlar aşılmamalı ve insanlar, hangi haklarının ne şekilde sınırlanabileceğini bilmeliler. İkinci olarak hükümetler, ileri tarihli bir iklim değişikliği için azaltım yapmaya çalışırken oy kaybetmekten korkuyorlar. Bu nedenle parlamentonun iklim kanununda, ilerideki hükümetleri de bağlayacak bir çerçeve çizmesi gerekir. Dolayısıyla kısa erimli ve belirsiz değil, uzun yıllara yayılan, somut, düzenleyici bir işlem olmalı kanun.” 

“İklim ile ilgili her projeyi desteklemekle yükümlüyüz” 

“Taslakta yer alan 3. Madde’nin 5. Fıkrası, Türkiye’deki bütün herkesi, iklim değişikliği ile ilgili yapılacak tüm eylemleri ve hatta bu kapsamda hareket edecek gerçek ve tüzel kişilerin bütün projelerini desteklemek ile yükümlü tutuyor. Daha açık ifade edeyim; ‘ben veya görevlendirdiğim bir kişi veya kurum, iklim değişikliği ile mücadele adı altında herhangi bir şey yapıyorsa, siz, gerçek kişi de olsanız tüzel kişi de olsanız bu projeleri desteklemekle yükümlüsün’ deniyor. Eğer Bakanlık, ‘nükleer santralleri iklim değişikliği ile mücadele için yapıyorum,’ derse, o zaman artık nükleer santrallere karşı gelemem. Veya bir yere bir baraj yapılmak isteniyor ama tarihi eserleri, bir kültürü veya bir köyü yok edecek; artık karşı çıkamıyoruz. Bu inanılmaz otoriter bir yaklaşım.”

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar