İnşaat şimdi de betona mı çakıldı?

Sadi ÖZDEMİR
Sadi ÖZDEMİR EKONOMİDE SAĞDUYU

Memleketin tamamına yakını ‘konut ve kira’ konuşurken, ‘depremlerde yıkılmış 1 milyona yakın konut ve işyerinin yerine ve Allah korusun yeni bir depremde birlerce yıkılacaklara çare aranırken’ inşaatçı her zaman olduğu gibi hedef tahtasında tutuluyor.         

İnşaat maliyetlerinin aşırı yükselişinden, inşaat şirketlerinin işletme sermayesi ihtiyacının çok arttığından, düşük faizli konut kredisi kampanyasından bahsetmek uzun süredir hiç hoş karşılanmıyor. Oysa konut talebi ile arzı arasında iki misline çıkmış açığı ne devlet, ne de konut fiyatları ve yüksek kiralardan yılmış vatandaş kapatabilir. Konutları sadece ve sadece inşaat sektörü yani müteahhitler yapabilir. Onların işlerini zorlaştırmak hatta önemli bir kısmını batırmak da bir tercihtir, desteklemek ve konut üretimini artırmak da. ‘Çok kâr ediyorlar, rantçı bunlar, her yeri beton yaptılar gibi’ başkasının işi için laf üretmek kolay ama inşaatçı uzun süredir, yapıp satmaktan değil ‘elinde kalmış konutların fiyat artışından’ sermayeyi düzeltebiliyor.            

Bir de bütün medyayı kaplamış ‘sözde uzman emlakçı kafalarla’ inşaat sektörünü düzeltme furyası var. Bu furyanın ürettiği en büyük palavra “400 bin konut kiraya verilmiyormuş, boş tutuluyormuş, bunlara ek vergi getirin’ şeklinde yayılıyor. Buna önce muhalefet sarıldı sonra konut ve kira fiyatları karşısında çaresiz kalan iktidarın bazı gayri resmi sözcüleri sahip çıktı. Konutlara getirilecek her yeni vergi size daha az konut arzı olarak dönecektir. Çünkü konutların yüzde 30’unu yatırımcılar alır. Onlar almazsa yüzde 30 daha az konut üretilir.            

Konut projelerine düşman olanların eski söylemi ‘bu kadar inşaata ne gerek var, hepsi boş kalacak, batacaklar, paraları yüksek teknolojiye yatıralım’ şeklindeydi. Sanki inşaatçı yüksek teknolojiye yatırılacak paraları alıp inşaat yapıyordu.             

Çimento, beton ‘maliyet hesapsız’ zamlanıyor

Sinpaş GYO Başkan Vekili Ahmet Çelik ile konuşuyoruz. Sinpaş memleketin en çok konut yapan müteahhitlik firmalarından biri. Şu anda bile 8 şantiyede duruma göre 7-8 bin kişilik istihdamla inşaatlar yapıyor. Ahmet Çelik’e ‘Bir yıl kadar önce maliyetlerden çok şikayetiniz vardı. Durum şimdi nasıl” diye sordum.              

Çelik, “Sadi bey inşaatın ana girdilerinden ve maliyet kalemi en büyüklerinden biri betondur. Betonun oluşması içinde de ana girdiler çimento, agrega, enerji ve işçiliktir. Çimento ve agrega, inşaat malzemeleri içinde en fırsatçı sektörlerden biri haline geldi. Fırsatını buldukça ‘birlikte hareket ederek’ fiyatları hiçbir maliyet hesabıyla uyumlu olmadan artırıyorlar. Konut fiyatları niye aşırı arttı diye herkes sorguluyor. Büyük ölçüde bu sektörlerin fahiş fiyat artırmalarından kaynaklanıyor. Biz artık fiyatlarına yetişemez olduk. Her ay zam yapıyorlar, gelecek aylarda yapacakları zamları bile açıklamış durumdalar. Biz projelerde üç ay önce sattığımız konutlarda şimdiki maliyet artışlarından dolayı zarardayız. Bu konuda Rekabet Kurumu’nu, Ticaret Bakanlığı’nı ve ilgili tüm kurumları göreve davet ediyoruz. GYODER, KONUTDER, İTO, MÜSİAD Başkanlarımız da konuyu yakından takip ediyor.”             

Çimento ihracatına yasak getirilsin

Ahmet Çelik’e diğer malzeme fiyatlarını soruyorum. Yanıtı, “Mesela seramik fiyatları da çok yükselmişti ama onlar enerji fiyatlarına indirim yapılınca rekabetçi bir yapıya da sahip oldukları için fiyatlarını düşürdüler. Bunlar ise sürekli artıyor” oldu.          

Ahmet Çelik şöyle devam etti: “Sadi bey AB ülkelerinde çimento üretimi yok. Sebebi gayet basit, çevreye en fazla zarar veren ve karbon salınımına en fazla yol açan sektör olduğu için bu üretimleri kapattılar. Bence çimento ihracatı yasaklansın. Çünkü yaptıkları katma değerli bir ihracat değil. Çok büyük miktarlarda enerji harcayarak dış ticaret açığına ve karbon salarak aşırı çevre kirliliğine yol açıyorlar. Bu konuda en doğru politika ülkenin ihtiyacı kadar üretimleri olsun yeterli, ihracatına yasak getirilsin. İhracat yasaklanırsa içerde rekabetçi bir piyasa oluşur, fiyatlar da normal seviyeye iner.”

■ Fiyatlar ne kadar arttı?

Ahmet Çelik’e fiyatların ne kadar arttığını da sordum.        

Hazır Betonun (C35) 1 Metreküp fiyatı 1 Ocak 2022’de 606 lirayken 5 Temmuz 2023’te 2.025 lira olmuş. Fiyat yüzde 234 yükselmiş.             Çimentonun 1 ton fiyatı ise aynı tarihler itibariyle 660 liradan 1.700 liraya yükselmiş. Artış, yüzde 158.         

Agrega’nın 1 ton fiyatı da 55 liradan 330 liraya çıkmış. Burada da yüzde 500’lük fiyat artışı dikkat çekiyor.        

Bu sanayimizin girdi tarafındaki en önemli kalemlerdeki duruma da bakalım.         

1 Ocak 2022’den 5 Temmuz 2023’e kadar sanayide elektrik fiyatı ise 1 kilovat saat için 1.755 liradan 3.058 liraya çıkmış ki buradaki artış oranı yüzde 75’te kalmış.         

Bir de işçilik var. 1 Ocak 2022’de asgari ücret 5,004 lira iken 5 temmuz 2023’te 13.414 lira olmuş.           

İşçilikteki artış da yüzde 165’te kalmış. Bu dönemde kurlardaki artış da yaklaşık yüzde 100 olmuş.         

Bütün bunları konuştuktan sonra tabii ki Ahmet Çelik’e çimento, beton ve agreganın inşaat maliyetindeki payını da sordum. Yanıtı şöyle oldu: “Çimento, beton agrega yüzde 10, demir yüzde 10, işçilik yüzde 10 gibi düşünebiliriz. Bunların toplamı yüzde 30 ila 35 arasında oynar. Yüzde 50 gibi arsa maliyeti olunca, yüzde 10 gibi görünen bir maliyetin toplam inşaattaki payını ikiyle çarpmak gerekir.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar