İranlı Tahir Mahan, Göçmen’i dünya markası yapabilir mi?

Sadi ÖZDEMİR
Sadi ÖZDEMİR EKONOMİDE SAĞDUYU

Türkiye’de son yıllarda bir ‘börekçi’ rüzgârı esiyor. Bazı markalar o kadar hızlı büyüdü ki bir zamanların ‘esnaf’ işi, şimdilerde organize perakendeye tonlarca üretim yapan ve yüzlerce şubeye ulaşan börek markalarının rekabet ettiği güçlü bir sektör haline geldi. Ülkemizde genellikle her sektör için geçerli ‘kesin kayıtlı verilerin olmaması’ sorunu tabii ki bu sektör için de geçerli. O yüzden Türkiye’de yılda ne kadar ton börek tüketiliyor sorusunun cevabı için ne desek yalan olabilir. Ancak, sektöre dönemsel olarak yabancı yatırımcıların da ilgisi arttığına göre en azından kâr oranlarının yüksek olduğu söylenebilir.

               

Kocaeli’nin Körfez ilçesinde kurulan ve ülke genelinde 40 şubeye ulaşan Göçmen Börekçisi’nin yüzde 82’sini geçen yıl 6 milyon dolara satın alan İranlı girişimci Tahir Mahan, markayı yeniden konumlandıracaklarını ve yurt dışında da büyüyeceklerini söylüyor. Nihai hedefi ise ‘dünya markası olmak ve borsada halka açılmak’ diye ilan ediyor. Şu anda 170 kişilik istihdama sahip Göçmen Börekçisi’nin adı da yeni stratejiye göre sadece ‘Göçmen’ olacak ve bu yeni konsept ile ilk mağaza Nişantaşı’nda açılacak. Göçmen, artık ‘geleneksel fırın kavramı’ ile müşteriye çok nitelikli ve çeşitli unlu mamuller sunan bir marka olacak. Merve Burcu Akbulut da ‘pasta şefi’ olarak marka için özel bir çalışma yürütüyor. Hedef mevcut 40 şubenin 30’unu 2025’e kadar dönüştürmek. Tahir Mahan, bu amaç için de 4 milyon dolarlık ilave yatırım planladıklarını söylüyor. Göçmen’in kurucu ailesinin iki genç girişimcisi İlker Can Dönmez ile Tanju Taner Dönmez de şirketin yönetiminde aktif olarak görevlerini sürdürecek. İki kardeş anneleri Gönül Dönmez’in de büyük katkısıyla kurulan ve ne yazık ki pandemide yara alan aile işini yeniden büyütmek için yeni ortakla uyumlu bir çalışma içinde olacaklarını söylüyor. İlker Can Dönmez, “Şu anda İngiltere’de iki, Kıbrıs’ta da bir şubemiz var. Bu yıl 100 milyon lira ciro hedefliyoruz. Yeni konsept ile kârlılığımız daha da artacak” diyor. Tanju Taner Dönmez ise Nişantaşı’nda mayıs ayının son haftasında açılmasını planladıkları yeni mağazanın 500 bin dolarlık bir yatırım olacağını vurguluyor. Tahir Mahan hemen ilave ediyor: “Bağdat Caddesi, Göktürk ve İzmir gibi lokasyonlarla devam edeceğiz.”

Kurlar yükselince yatırım fırsatı gördüm

İran Azerbaycan’ı doğumlu olduğunu söyleyen Tahir Mahan, Türkiye’deki macerasını şöyle anlatıyor: “Şiraz’da büyüdüm. Endüstri mühendisiyim. 2012’de Türkiye’ye geldim. Önce deterjan ve temizlik ürünleri sektöründe bir süre çalıştım. Sonra ailece Türkiye’ye geldik. 2018’de yaşanan kur atağında ilk kez Türkiye’de yatırım fırsatlarını incelemeye başladım. Yabancı yatırımcıların doğru şirketleri bulmasına aracılık edebileceğimi düşündüm. Fin&Vest’i kurdum ve iyi şirketleri araştırmaya başladım. Türkiye’de yatırımcı arayan şirketler de çoğalmıştı. İsviçre’de kurulu yatırım fonu Swiss Cosmetics ile anlaştım. Ben Türkiye’nin gastronomi gücüne çok inanıyordum. Bu nedenle de gıda sektörüne odaklandım. Göçmen bu konudaki ilk yatırım oldu.”           

Sanayi bölgesinin börekçisi nasıl büyüdü?

Kocaeli’nin Körfez ilçesinde, Petkim, Tüpraş gibi sanayi tesisleri arasında 2004’te 60 metrekarelik bir dükkân ile işe başlayan ‘Göçmen Börek’ zamanla diğer illere yayıldı. Körfez’de günde 3,5 ton üretim yapan ‘börek fabrikası’ kuruldu ve 125 kadına üretimde istihdam sağlandı. Şubelerde de 200’ye yakın istihdama ulaşıldı. Dedeleri Bulgaristan ve Yunanistan göçmeni olan Dönmez Ailesi’nin çocukları İlker Can Dönmez ve Tanju Taner Dönmez, geleneksel Boşnak böreğini biraz daha az yağlı kıymalı, peynirli, ıspanaklı, patatesli üreterek markalaşmayı başardı. Ancak, Covid-19 pandemisinde şirket sıkıntıya girdi ve ortak arayışına yöneldi.

Fransa ile ticaret 15 milyar dolara dayandı, Macron ehven-i şer mi?

Fransa’da Cumhurbaşkanlığı seçimini halen bu görevi sürdüren Sayın Emmanuel Macron ikinci kez kazandı ve Avrupa gibi Türkiye de derin bir nefes aldı. Çünkü rakibi Marie Le Pen kazansaydı, büyük ihtimalle Fransa’nın Türkiye ile ilişkileri tarihin en kötü dönemlerinden birini yaşayacaktı. Sayın Macron’un birinci döneminde zaman zaman ciddi gerilimler yaşandığını dikkate alarak kendisinin “Türkiye için ehven-i şer olduğunu” söyleyebiliriz. Gönlümüz kendisinin Türkiye için ehven-i şer değil ‘iyinin de iyisi’ olmasından yana. Çünkü Türkiye ile Fransa’nın yatırım ve ticaret ilişkilerine bakarsak ortada parlak bir tablo var. Son 5 yılda Fransız şirketler Türkiye’de 5 milyar Euro’luk doğrudan yatırıma imza atmış durumda ve en yetkili ağızların beyanına göre önümüzdeki 3 yılda da en az 750 milyon Euro’luk yatırım da yolda. İki ülkenin dış ticareti ise 15 milyar dolara yaklaşmış durumda. 2021’de Türkiye, Fransa’ya 9,1 milyar dolarlık ihracat yaptı. Fransa’dan ithalatımız ise 7,9 milyar dolar oldu. Yani Fransa’ya dış ticaret fazlası veriyoruz. İşin rakamsal olarak güzel bir tarafı da Türkiye’nin Fransa için 4’üncü büyük ve önemli pazar olması. Fransa’da yaşayan Türklerin sayısının ise birkaç yıl sonra 1 milyonu aşması bekleniyor. Bütün bunlar Sayın Macron’un iktidardaki yeni döneminde, Türkiye ile ilişkilere daha fazla özen göstermesinin her şeyden önce Fransa’nın çıkarları için önemli ve gerekli olduğunu gösteriyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar