Martı'nın devletle imtihanı: Scooter işi nereye gider?

Ussal ŞAHBAZ
Ussal ŞAHBAZ Global İşler

Normalleşmeyle beraber “martı”ları yeniden yollarda görmeye başladık. Martı, 2019'da önce İstanbul'da sonra başka şehirlerde sokaklarda görmeye başladığımız elektrikli scooter şirketi. Şimdi yazlık yerlerde de görmek mümkün. Nitekim geçen hafta Ulaştırma Bakanı'mız da scooter'ları regüle edeceğiz, dedi.

İki büyük elektrikli scooter markası Bird ve Lime, 2017 yazında Kaliforniya'da kuruldu. Scooter toplu taşımadan indikten sonra eve ya da işe olan son birkaç kilometrelik mesafe ya da mahallede bakkala çakkala gitmek için kullanılıyor. ABD'deki ulaşım ihtiyacının yüzde 25'i bu mesafeler içinmiş. Hızla büyüyen Bird ve Lime'ın değerlemeleri 2019'da 2'şer milyar doları aşmıştı. Tabii Uber gibi ulaştırma devleri de scooter işine girdi. Her bir ülkede de küçük scooter şirketleri kuruldu.

Scooter işinin Uber modelinden iki önemli farkı var: Birincisi, Uber bağımsız sürücülerin işlettiği araçlarla kullanıcıları bir araya getiriyor. Uber'in aksine scooter şirketleri araçları kendileri satın alıyor. Yani yüksek sermaye gerektiren bir iş. İkincisi, Uber'de ne kadar çok kullanıcınız varsa o kadar araç çekiyorsunuz, ne kadar kolay araç bulunursa da o kadar çok kullanıcı. Oysa böyle bir “network” etkisi scooter işinde yok. Kullanıcı açısından önünde duran Bird, Lime ya da Martı arasında bir fark yok. Giriş engeli zayıf. Bu nedenle scooter şirketleri hızla büyüyüp optimal büyüklüğe erişmek için yarışa girdiler. Martı'nın dün açıkladığı 25 milyon dolarlık yatırım da bu büyümeyi finanse etmek için kaynak ihtiyacının sonucu.

Sonra COVID-19 geldi. Sermaye yatırımının sabit olduğu bir işte kullanım sıfıra inince hesaplar şaştı. Bird de Lime da çalışanlarının beşte birini işten çıkardı. Konsolidasyon kaçınılmaz hale geldi. Mesela Uber scooter işini Lime'a devretti. Bird de Alman scooter şirketi Circ'i satın aldı. Şimdi hızla büyüyüp pazara egemen olmak, şirketin değerlemesini artırmanın tek yolu. Böylece bu dev oyunculardan biri Türkiye pazarına da ilgi duyduğu zaman şirketinizi iyi fiyata satmanız mümkün. O yüzden acaba kim biniyor bunlara deseniz de her yerde Martı görmeniz şaşırtıcı değil.

Her yerde martı olunca, şikayetlerin yükselmesi kaçınılmaz. Bu nedenle Paris'te scooter kullanımı özel ayrılmış yollarla sınırlandırıldı. Scooter çıkalı üç yıl oldu, Birleşik Krallık ilk izinleri yeni verdi. Barcelona “Yayalara yer kalması daha önemli” deyip scooter'ları tamamen yasakladı. Almanya'da bazı eyaletler güvenlik nedeniyle kask takma zorunluluğu getirdi. Yani scooter'dan inip metroya binecekseniz kask da elinizde kalacak.

Bakalım bizdeki scooter düzenlemesi nasıl olacak? Taksi lobisinin devrede olduğu iddia ediliyor. Oysa scooter'lar taksicilerin sinir olduğu “kısa mesafe” yolculara hitap ediyor. Diğer risk ise regüle etmek kolay olsun diye lisans sayısı sınırlandırılarak pazarın girişe kapatılması. ABD'de birçok şehir bu yola gitti. Oysa Martı'ya rakipler çıkmaya başlamıştı. Mesela Ankara'da Hop var, Mersin'de Palm var. Regülasyondan kaçış yok, ama regülasyon rekabetin önünü kesmemeli. Regülasyon kadar önemli bir öncelik ise bisiklet ve scooter'lara yol yapmak. Sokaklarımızı önce atlara göre yapmıştık. Sonra arabalara göre yaptık. Şimdi bisiklet ve scooter zamanı da geldi. Bisiklet yolu büyük inşaat olmadığı için arkasında inşaat lobisi olmaz. Bakalım vatandaş lobisi işe yarayacak mı?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar