Müzakerelere başlamanın zamanı gelmiş olabilir

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ

Rusya tarafından ilhakı ne Ukrayna ne de uluslararası camianın tanıdığı Kırım’a hemhudut Herson’dan Rus kuvvetlerinin çekilmesi önemli bir geri adım olarak görülüyor. Her ne kadar Rusya Ukrayna macerasında pek başarılı bir performans sergilememiş olsa bile, Ukrayna güçleri de Luhansk ve Donetsk’te ancak yavaş bir tempo ile ilerleyebiliyor. Herson’un doğusuna düşen alanların ele geçirilmesi ise sorunlu. Ağır kış koşullarının devreye girmesiyle savaş temposunun daha da düşmesi bekleniyor. Ayrıca, Rusya’nın Ukrayna altyapısına dönük saldırıları kınanmayı gerektirse de, Ukraynalıları da enerji ve ısınma olanaklarından mahrum bırakıyor. 

Rusya’ya dönecek olursak, askeri alanda ortaya çıkan zaafları korkulması gereken bir askeri güç olduğu efsanesini yıkmışa benziyor. Çoğu Rus vatandaşı Ukrayna’yı Rusya’nın güvenliğine bir tehdit olarak algılamadığı ve ülkesinin Ukrayna’ya müdahalesini de meşru bulmadığı için, Putin uzun süre bir askere alma işlemi başlatmaktan uzak durmaya çalıştı. Nihayet kısmi seferberlik ilan etme kararı ise tam anlamıyla bir başarısızlık örneği oluşturdu. Birçok vatandaş yanlışlıkla askere alınma daveti aldı, uygulamanın adaletsizce yürütüldüğü ve askere gitme çağrılarının orantısızca Moskova dışına ve Ruslar dışındaki etnik topluluklara yöneltildiği şikayet konusu oldu. Askere alınma yaşı gelen birçok iyi yetişmiş genç ülkeden kaçtı. Dünyanın her yerine savaş hizmeti satan Wagner Grubunun hizmetlerinden yararlanma mecburiyetinde kalınması, gayri ahlaki olması bir yana, Rus ordusunun işini iyi yapamadığını da teyit etti.

Şimdi de uluslararası ortama bakacak olursak, her ne kadar NATO ülkeleri Ukrayna’yı mücadeleye devam etmesi konusunda cesaretlendiriyorlarsa da, Ukrayna’nın ihtiyaçlarına kendi güvenliklerini tehlikeye atmadan cevap vermekte güçlük çektikleri belli olmaya başladı. Buna karşılık, Ukrayna’nın ihtiyacım var dediği bazı silahları vermekten, bunların Rusya tarafından fazla tehdit edici bulunabileceği ve böylece NATO’yu da çatışma içine çekeceği endişesiyle uzak duracakları da görülüyor. Ayrıca, Ukrayna’ya destek sağlayan ülkelerde bu desteğin devamı konusunda tartışmalar artıyor. ABD’de Cumhuriyetçiler Başkan Biden’ın Kongre’den Ukrayna’ya yardım paketlerini geçirmekte zorlanacağını duyurdular.  AB’de de üye ülkelere yüksek enerji maliyeti ve diğer iktisadi külfetler yükleyen Ukrayna’ya destek siyasetinin isabeti tartışılıyor.

Rusya’ya dönük ambargolar, Avrupa ülkelerinin enerji ihtiyaçlarını karşılama örüntülerinde, bu ülkeye bağımlılığı azaltan köklü değişiklikler meydana getirebilir. Birçok Batılı şirket Rusya’dan çekilmiştir, dönüp dönmeyeceği, dönerse çatışmanın bitiminden ne kadar zaman sonra döneceği belli değil. Rusya uluslararası ödemeler sisteminin dışına çıkarıldı. Bazı Batı bankalarındaki hesapları donduruldu. Ancak, Rusya’ya uygulanan boykot, bunu uygulayanlara da zarar vermektedir. Savaş devam ettiği sürece, kayba uğrayan bazı ülkelerin boykotu hafifletmeye çalışmaları engellenemez. Böylece Rusya’nın da kayıpları azalabilecektir.  

Bütün bu koşullar bir arada değerlendirildiğinde, müzakerelere başlamak için uygun zamanın geldiğine hükmetmek mümkündür. Aslında kısa süre önce hem Ukrayna hem Rusya müzakerelere açık olduklarını beyan etmişlerdir. Ancak tarafların öne sürdüğü koşullar karşı tarafın kabul edebileceği nitelikte olmadığı için müzakerelerin başlamasına müsait bir zemin oluşmamaktadır. Konuya müzakere teknikleri açısından bakacak olursak, her iki tarafın da  azami taleplerini ortaya koydukları söylenebilir. Karşımızdaki esas soru tarafların samimiyetle müzakere mi istedikleri yoksa dünyayı kendilerinin makul olduğu, rakiplerinin inat ettiği türünden bir propagandaya mı inandırmak istedikleridir.

Bir an için her iki tarafın da aslında müzakere etmek istediğini ama teslim oluyor durumuna düşmek istemediğini kabul edelim. Karşımızdaki uzlaşmaya izin verecek unsurlar bulunmakta mıdır? Önce verilere bakalım. Kırım 1953 yılında Sovyetler Birliğince Rusya Federasyonu’ndan alınıp Ukrayna’ya bir jest olarak verilmişti. Çok önemli bazı Sovyet/Rus donanma tesisleri burada bulunuyordu. Rusya 2014 yılında bölgeyi önce işgal, sonra ilhak etti. Herkes protesto etti ama kimse bir şey yapmadı. Ardından Rusya Luhansk ve Donetsk’i işgal etmeye girişti ama tam başarı sağlayamadı. Elde edebildiği bölgelerde silahların gölgesinde bir halkoylaması yaparak ahalinin Rusya’ya katılmayı onayladığını ilan etti. Bu veriler nasıl bir çözüme elverişlidir. Sadece spekülasyon yapabiliriz ama Donbas’ta (Luhansk ve Donetsk dahil) Ukrayna yönetiminde, Kırım’da ise Rusya yönetiminde otonomi düzeyi yüksek bölgeler oluşturulması çözüm için ilerlenebilecek bir yol olabilir. Yerel nüfusa geniş özerklik alanları tanıyan birimlerin ihdası her iki tarafı da mahcubiyetten kurtarma potansiyelini barındırıyor. Aksi takdirde çok uzun sürecek, Ukrayna için yıkım teşkil edecek ve Kırım dahil bütün bölgelerin kurtarılması ile sonuçlanması muhtemel olmayan bir savaşa şahit olmamız muhtemel gözüküyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Kim, ne, neden? 01 Nisan 2024