Nakdi uzlaşmalı forward finansal hizmet mi yoksa finansal işlem mi?

Burcu Alptekin
Burcu Alptekin Serbest Kürsü

Bugünkü yazımız ile son zamanlarda vadeli işlemlere BSMV yerine KDV uygulanmasına yönelik çeşitli özelgelerin uygulama alanı bulması üzerine, BSMV ve KDV nin mevzuatsal sınırının değerlendirilmesi, detayına yer vereceğimiz özelgelerde neden BSMV yerine KDV uygulanması şeklinde yön verildiği ve iki vergi türü açısından sınırın belirleyici unsurlarına temas ederek forward işlemlerde nakdi uzlaşının finansal hizmet mi yoksa finansal işlem mi sorunsalını gözler önüne sererek görüşlerinize sunacağız.

Banka Ve Sigorta Muameleleri Vergisi 01.01.1957 yılından bu yana 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu kapsamında uygulana gelmiş, Kanun 1984 yılında kısmen KDV ile birlikte yürürlükten kalkmış olsa da dâhilde ve ithalde alınan istihsal vergisi dışında uygulanmış ve finansman üzerinden alınarak değişik oranlarda uygulanmaya devam etmiştir. Diğer bir değişle, 1985 yılında yürürlüğe giren Katma Değer Vergisi Kanunu, 1956 tarihli Gider Vergileri Kanununun 1-27. maddelerini uygulama alanından kaldırarak Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisinin uygulama alanını işler halde bırakmıştır. Ancak görünen o ki, bahse konu tarihten bu yana finansal kurumlar, finansal araçlar, para, sermaye piyasaları, tek ifadeyle finansal ekosistem o kadar genişlemiş ve hacim kazanmıştır ki, konuya teması açısından iki başat kanunun sınırlarının netliği tartışılır hale gelmiştir.

Şöyle ki, finansal ekosistemin sirkülasyonu dahilinde finansal kurumların finansal olmayan işlemleri gündeme geldiğinde ya da -ters reaksiyon- finans şirketi olmayan kurumların finansal işlemleri gündeme geldiğinde bahse konu sınır çizgisinin netliği dahası yeterliliği tartışma konusu olmaktadır. Ki, yazımızın da temas edeceği üzere, son zamanlarda bankalarla tam mükellef kurumlar arasında yapılan forward işlemlerinin KDV karşısındaki durumu, herhangi bir finansal mevzuata tabi olmayan bir reel sektör şirketi tarafından gerçekleştirilen bir forward işleminin nakdi uzlaşma halinde sonuçlanması halinde uygulanacak mevzuatın BSMV mi yoksa KDV mi kapsamında olduğu, benzer şekilde forward sözleşmelerinin nakdi uzlaşma ile sonlandırılması ile sözleşmede belirlenen fiyat ve vadedeki piyasa fiyatı arasındaki farkın ödenmesi ile sonlandırılabileceği uygulamasından yola çıkarak sözleşmeye konu finansal varlığın tesliminin yapılmasına konu nakdi uzlaşma ile sonlandırılan forward sözleşmelerinde öne çıkan unsurun finansman temini ve dahi nakdi uzlaşıya bahis finansal korunma olgusunun da finansal risklerden korunma hizmeti olarak mı nitelendirileceği gibi hususlar para ve sermaye piyasası araçlarında yaşanan önemli gelişmelerin KDV ile BSMV arasındaki sınır çizgisinin sorgulandığı mecrayı gözler önüne sermektedir.

Evet, şu konuyu önemsiyorum; forward sözleşmelerinin nakdi uzlaşı ile sonlandırılması durumunda, nakdi uzlaşıya ilişkin finansal korunma olgusunun finansal riskten korunma hizmeti olarak değerlendirilerek ifaya konu hizmete yönelik bedel üzerinden KDV hesaplanması gerektiği yönündeki görüşler… Konunun değerlendirilmesi ve elbette görüşlerinize sunulması noktasında, hiç şüphesiz vergi kanunlarının lafzı kadar ruhu, diğer bir değişle konuluşundaki maksat bizim için ciddi önem arz edecek ve kanunların lafzı yazımıza ilişkin konuyla ilişkilendirilirken de gerçek mahiyete nüfuz etmede fonsiyoner olan vergi kanunlarının ruhu göz ardı edilmeyecektir.

Bunun için mevzuatsal çerçeveye göz atmakta fayda görüyorum, tabiki konuya eleştirel bir mecra sunan bahse konu özelgeye…

KDV Kanununun 17’nci maddesinin 4. fıkrasının e ve g bentleri, konuya ilişkin KDV ve BSMV’nin sınır çizgisi…

Bahse konu “e” bendindeki “Banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemler…” ile aynı fıkranın “g” bendindeki “…6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre Türkiye’de kurulu borsalarda işlem görmek üzere ithali, borsaya teslimi ve borsa üyeleri arasında el değiştirmesi, döviz, para, damga pulu, değerli kâğıtlar, hisse senedi, tahvil (elde edilen faiz gelirleri ile sınırlı olmak üzere tahvil satın almak suretiyle verilen finansman hizmetleri dahil), varlık kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikalar, Türkiye’de kurulu borsalarda işlem gören sermaye piyasası araçları…” hükümleri ile belki de birbirine teğet olan sınır belirlenmektedir ki, KDV’den istisna tutulan ve konuya münhasır forward sözleşmesinin nakdi uzlaşı ile sonlanması yine finansal bir işlem mahiyetinde değerlendirileceği üzere KDV’ye tabi bir işlem olarak değerlendirilmeyebilirken bu konuda KDV’den istisna tutmaktan öte daha net bir mevzuatsal düzenleme ihtiyacı da hasıl olmuş mudur?

Sınır mevzuat çizgisinden bahsettikten sonra forward anlaşmalarının ne olduğundan ve bu konuda Borsa İstanbul literatüründe hükmünü bulan nakdi uzlaşma müessesesinden bahsetmeden geçmek istemiyorum.

Nedir forward anlaşmaları, diğer bir ifadeyle neyi ifade eder Alivre Sözleşme (Forward)?

Forward anlaşmaları, belirli bir dayanak varlığı, önceden belirlenmiş bir fiyat ve vadede alma ya da satma yükümlülüğü doğuran anlaşmalar olup vade geldiğinde taraflardan alıcı olan tarafın kontratta belirtilen fiyattan, orandan, endeksten vb. dayanak varlığı almak; buna karşın anlaşmayı satan tarafa da vade sonunda dayanak varlığı kontratta önceden belirlenmiş bir fiyat vb. üzerinden alıcıya satma zorunda olduğu anlaşmalardır ve vade sonunda da anlaşmanın taraflardan biri olası diğer tarafın zararını karşılamakla yükümlü kılınmaktadır.

Borsa İstanbul mecrasında da lafzını bulduğu üzere; geleceğe yönelik (alivre) sözleşmeler, satıcının/alıcının belli bir ürünü ileri bir tarihte, baştan anlaşılan bir fiyat üzerinden alıcıya teslim etmesini/satıcıdan teslim almasını öngören sözleşme olup sözleşmenin şartları (fiyat, miktar, kalite, vade ve yer) alıcı ve satıcı tarafından karşılıklı belirlenir ve alivre sözleşmeler tarafların gelecekte almak veya satmak istedikleri ürünlerin fiyat değişimleri nedeniyle oluşan riskten korunma ihtiyacı karşısında çözüm olarak gördükleri sözleşmelerdir ki, bu yönüyle de alivre sözleşmeler vadeli işlem sözleşmelerinin geliştirilmesine temel teşkil etmektedir.

Gelelim konuya spesifik bir bakış açısı sunmak adına, Borsa İstanbul literatüründe nakdi uzlaşı konusunun nasıl ifadesini bulduğuna…

Borsa İstanbul tarafından yayımlanan yazınsal mecrada, forward işlemlerin sonlandırılması noktasında, Dolar/TL veya Euro/TL vadeli işlem sözleşmelerinin sonlandırılmasında, daha açık ifadeyle bahse konu sözleşmelerin uzlaşma yöntemi seçiminde nakdi uzlaşma yöntemi uygulandığı açıkça belirtilmiştir.

Dahası bahse konu nakdi uzlaşma, Borsa İstanbul’da Dolar/TL veya Euro/TL işlemlerinde uygulanan resmi bir uzlaşma yöntemi olup bu anlamda nakdi uzlaşı bankacılık tekniği açısından da konuya münhasır forward işleminin sonlandırılması noktasında ödeme işlemine konu aslında netleştirme yapmayı sağlayan bir işlem olarak görülmektedir.

Evet, artık konuya ilişkin “NAKDİ UZLAŞMALI FORWARD FİNANSAL HİZMET Mİ YOKSA FİNANSAL İŞLEM Mİ?” ayrımında 22.07.2019 tarih ve 590857 sayılı özelge detayını vermenin tam sırası olduğuna inanıyorum, kısaca bahse konu özelge içeriği şöyle; grup firmalar arasında düzenlenen çerçeve sözleşmesi uyarınca gerçekleştirilen işlemler sonucunda piyasa fiyatı ile sözleşmede belirlenen future fiyat arasındaki fark, bir hizmet sonucu ortaya çıktığından bu fark üzerinden KDV hesaplanması gerektiği, diğer taraftan, emtia sözleşmesinin nakdi uzlaşı ile sonuçlanması halinde, sözleşme dolayısıyla firma lehine alınan para üzerinden hesaplanacak KDV 1 no.lu KDV beyannamesi ile mükellef sıfatıyla beyan edileceği, yurtdışında mukim firma lehine fiyat farkı oluşması halinde ise fiyat farkı bedeli üzerinden hesaplanacak KDV'nin 2 no.lu KDV beyannamesi ile sorumlu sıfatıyla beyan edilerek ödenmesi gerekmekte olduğu ve ödenen KDV'nin 1 no.lu KDV beyannamesinde indirim konusu yapılmasının mümkün olduğu detaylı olarak açıklanmıştır.

Konuya netlik kazandırmak adına özelge detayına girelim; bahse konu Emtia Forward Sözleşmesinin nakdi uzlaşı ile sonuçlanmasında KDV uygulaması konulu özelge talep formunun incelenmesi neticesinde;

Bahse konu şirket tarafından yurt dışında mukim tedarikçiden alınan ve fiyatı değişkenlik gösteren doğalgazın Türkiye'de sabit fiyat ile satılması nedeniyle, fiyat dalgalanmaları ve kur farkları gibi finansal riskler ile karşılaşıldığı, söz konusu risklerin azaltılabilmesi adına fiyatları işlemin başında sabitleyen forward ve swap gibi türev işlemlerin gerçekleştirilmesinin planlandığı,

Söz konusu işlemlerin yurtdışında mukim başka bir şirket ile imzalanacak olan çerçeve sözleşmesi uyarınca gerçekleştirileceği, kambiyo mevzuatı hükümleri kapsamında türev işlemlerine yönelik aracılık faaliyetinin ise Türkiye'de Sermaye Piyasası Kurulu tarafından lisanslandırılmış bir Türk Bankası tarafından gerçekleştirileceği, anılan işlemler dahilinde taraflar arasında hiçbir suretle fiziki teslim gerçekleştirilmeyeceği ve tüm işlemlerin nakdi uzlaşma ile sonuçlandırılacağı,

Bu kapsamda planlanan türev işlemler neticesinde, ürünün vade tarihindeki piyasa fiyatı ile taraflar arasında kararlaştırılan fiyatı arasındaki farkın bir taraftan diğerine nakden ödeneceği, aracı kuruluş konumundaki bankaların türev işlemlerde, müşteri işlemlerine taraf olmayacağı ve sadece aracılık fonksiyonu görüleceği, dolayısıyla aracı kuruluş adına gerçekleştirilen bir muamele ve söz konusu firmalar lehine kalan bir tutarın olmayacağı belirtilmiş ve söz konusu fiyat farkının Katma Değer Vergisine (KDV) tabi olup olmadığı hususunda görüş talep edilmiştir.

Konuya yönelik, 6802 SAYILI GİDER VERGİLERİ KANUNU UYGULAMASI yönünden;

6802 Sayılı Gider Vergileri Kanununun 28. maddesinde, banka ve sigorta şirketlerinin 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paraların BSMV'ye tabi olduğu hükmü ile 30. maddesinde BSMV'yi banka ve bankerlerle sigorta şirketlerinin ödeyeceği hükmü yer almaktadır.

Mezkur Kanunun istisnaları belirleyen 29. maddesinin (p) bendinde, arbitraj muameleleri ile vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerine ilişkin muameleler ve bu muameleler sonucu lehe alınan paralar BSMV'den istisna tutulmuştur.

Ayrıca, türev işlemlerin BSMV yönünden vergilendirilmesine ilişkin açıklamalara 87 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliği ile 89 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinde yer verilmiştir.

87 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinin (C) bölümünde, "…İstisna kapsamına sadece vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin alım satım işlemleri dolayısıyla lehe alınan paralar girmekte olup, söz konusu sözleşmelerin alım satımına aracılık işlemleri ve bu sözleşmelerin alım satım işlemleri nedeniyle Takasbank'a yatırılan nakdi teminatların nemalandırılması dolayısıyla lehe alınan paralar istisna kapsamına girmemektedir." açıklamaları yer almaktadır.

Buna göre, bankalarca forward ve swap gibi vadeli işlem sözleşmelerine aracılık edilmesi halinde bankaların söz konusu aracılık işlemi dolayısıyla lehe aldıkları paralar üzerinden BSMV hesaplamaları gerekmektedir. Ancak, anılan sözleşmeler nedeniyle bahse konu şirketin BSMV mükellefi olmadığı ve bu işlemler nedeniyle BSMV mükellefiyeti de gerekmeyen diğer şirket tarafından alınan tutarların da BSMV'ye tabi bulunmadığı görüşü sunulmuştur.

3065 SAYILI KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU UYGULAMASI yönünden;

3065 sayılı KDV Kanununun;

  • 1/1. maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

  • 4. maddesinde, hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu, bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

  • 17/4-e maddesinde ise, banka ve sigorta muameleleri vergisi (BSMV) kapsamına giren işlemler ve sigorta aracılarının sigorta şirketlerine yaptığı sigorta muamelelerine ilişkin işlemlerin KDV'den istisna edildiği hükme bağlanmıştır.

Buna göre, yukarıdaki mevzuat hükümleri çerçevesinde grup firmalar arasında düzenlenen çerçeve sözleşmesi uyarınca gerçekleştirilen işlemler sonucunda piyasa fiyatı ile sözleşmede belirlenen future fiyat arasındaki fark, bir hizmet sonucu ortaya çıktığından bu fark üzerinden KDV hesaplanması gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir.

Konuyu BSMV ve KDV’nin sınırının bu denli yakın olduğu bir örneklemde, olayın süjesini de göz ardı etmeyerek nakdi uzlaşı müessesesinin bir finansal işlem temasından çıkarak bir hizmet olarak değerlendirilmek suretiyle işlemin mahiyetinin hizmet ifasını katalize eden bir reaksiyon çerçevesinde KDV’ye sirayetini ve anılan hususlarda vergisel yönden mükerrerlik algısının olup olmayacağı ve dolayısıyla nihai aşamada vergisel belirliliğe ihtiyaç duyulup duyulmayacağı perspektifinden değerlendirelim;

İlk olarak, adı geçen forward sözleşmesi doğalgaz alımına yönelik fiziki teslime dayanan bir emtia forward sözleşmesi olup bahse konu sözleşmenin nakdi uzlaşıya dönüştürülerek sonlandırılmasını içermekte olup gözden kaçırılmaması gereken husus işlemin süjesinin grup şirketi olduğu üzere, bankalar ve sigorta şirketleri gibi finansal işlem yapan kuruluşlardan olmayıp –yapılan işlemin bankerlik işlemi kapsamında da olmadığı açık olduğu üzere-, diğer bir ifadeyle BSMV mükellefi olmadığı ve dolayısıyla BSMV’nin konusuna giren bir işlem yapılmamış ve aynı paralelde Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-e maddesinde ise, banka ve sigorta muameleleri vergisi (BSMV) kapsamına giren işlemler ve sigorta aracılarının sigorta şirketlerine yaptığı sigorta muamelelerine ilişkin işlemlerin KDV'den istisna olduğu hükmünden yola çıkarak anılan işlem bir hizmet sayılarak KDV’ye tabi olduğu ve anılan hizmet ifasına konu tutar üzerinden KDV hesaplanması gerektiği belirtilmiştir.

Burada şahsi kanaatimce asıl belirleyici unsurun işlemin süjesinin bankalar ve sigorta şirketleri gibi finansal işlem yapan kuruluşlardan olmayıp anılan sözleşmeler nedeniyle bahse konu şirketin BSMV mükellefi olmadığı ve bu işlemler nedeniyle BSMV mükellefiyeti de gerekmeyen diğer şirket tarafından alınan tutarların da BSMV'ye tabi bulunmadığı hususudur. Dahası anılan işlem BSMV kapsamında olmadığı üzere, Katma Değer Vergisinin 17/4-e maddesinde hükmünü bulan, banka ve sigorta muameleleri vergisi (BSMV) kapsamına giren işlemlerin istisna olduğu çerçeve kapsamında da değildir.

İkinci olarak nakdi uzlaşı müessesesinin sınırının taraflar ve işlemler bazında net belirlenmesi gerekmektedir. Şöyle ki, nakdi uzlaşı bir forward işlemi açısından bir finansman hizmeti amacına evrilir mi? Bu sorunun cevabı önemli, çünkü doğası gereği, nakdi uzlaşıda fiziki teslim yerine fiyat dalgalanmaları ve kur farkları gibi finansal riskler ile karşılaşılması olasılığı dahilinde, söz konusu risklerin azaltılabilmesi adına fiyatları işlemin başında sabitleyen forward ve swap gibi türev işlemlerin sonlandırılmasının nakdi uzlaşı ile yani diğer ifadeyle yine finansal işlem mahiyetiyle işlem sonlandırıldığı gerçeği de ortadadır. Yani şahsi kanaatimce işlemin mahiyeti değişmemektedir, yapılan işlem yine finansal işlemdir.

Nitekim konuya ilişkin referans mahiyetinde olacağı üzere, Borsa İstanbul literatüründe, nakdi uzlaşı ve fiziki uzlaşı ayrımı, fiziki teslimatta üzerinde anlaşılan dayanak varlığın kaydi olarak el değiştirdiği, nakdi uzlaşıda ise sözleşme fiyatı ile vade tarihindeki cari fiyat arasındaki fark kadar tutarın taraflar arasında el değiştirdiği açık olarak ifade edilmiştir.

Ayrıca yukarıdaki özelgede grup firmalar arasında düzenlenen çerçeve sözleşmesi uyarınca gerçekleştirilen işlemler sonucunda piyasa fiyatı ile sözleşmede belirlenen future fiyat arasındaki fark, bir finansman hizmeti sonucu ortaya çıktığından bu fark üzerinden KDV hesaplanması gerektiği belirtilmiştir.

Konuya ilişkin, Katma Değer Vergisi Kanununun 4. Maddesi ile “Hizmet, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemlerdir.” ifadesi ile hizmet ifasının genel çerçevesi belirlenmiştir. Yapılan hizmetin finansman temini ya da finansman hizmeti olarak nitelendirilmesi de Katma Değer Vergisi Kanunu kapsamında vergiye tabi olmasını gerektirmektedir. Burada belirleyici unsur, bankaların ve diğer finansal kuruluşların gerçekleştirdiği finansal hizmetlerin aynı kanunun 4. maddesi ile -yineleyecek olursak- “Hizmet, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemlerdir.” ifadesiyle hizmet kapsamına alınarak kanuna intibakı sağlanmıştır. Bu çerçevede bankaların finansal hizmet mahiyetindeki işlemleri de KDV’nin konusuna girmektedir. Diğer taraftan Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi’nin konusu ve vergiyi doğuran olayı düzenleyen 13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinde; “Banka ve sigorta şirketlerinin 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir.” denilerek ilgili kurumların lehlerine aldıkları parayı ya da faizi ikinci bir vergiye tabi tutmuştur. Yani bankaların verdiği finansman hizmeti hem KDV’nin hem BSMV’nin konusuna girmektedir. Bu mükerrerliğin çözümü ise, KDV Kanununun 17.maddesinin 4 No.lu bendine bir istisna konularak -“e) Banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemler ve sigorta aracılarının sigorta şirketlerine yaptığı sigorta muamelelerine ilişkin işlemleri ile 5520 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (p) bentlerinde (7341 sayılı Kanunun 6’ncı maddesiyle değişen ibare. Yürürlük; 06.11.2021)”- hükmü ile bulunmuş, belirtilen kurumların finansal hizmetlerine ilişkin mükerrer vergilemenin önüne geçilmiştir.

Durum böyle iken şahısların ve kurumların bu çerçevede elde ettikleri finansman hizmetleri/finansal işlemleri nasıl değerlendirilmelidir? Hatta yukarıdaki özelgede hükmünü bulan nakdi uzlaşı konusunda gerçekleştirilen finansal işlem neticesinde anılan işlem de finansal hizmet mahiyetinde değerlendirilebilir mi? Ve dahi finansal bir işlem olduğu gerçeği üzerinden, finansal işlemler açısından banka ve sigorta muameleleri vergisi kabul edilmiş olduğundan dolayı, bu işlemleri hangi kurum yaparsa yapsın, mevzuya yönelik kurumlara da söz konusu işlem vergisinin mi uygulanması gereklidir? Görüleceği üzere tartışmaya konu husus tam olarak da bu…

Yine şahsi kanaatimce anılan özelgeye mevzu nakdi uzlaşıda yapılan işlemin mahiyeti, yani işlem olduğu gerçeği (yapılan işlemin nakdi uzlaşı olduğu çerçevesinde) değişmemekle birlikte, söz konusu işlemi banka, sigorta şirketleri gibi finansman kuruluşlar dışında bir kurumun yapması halinde anılan işlemin Katma Değer Vergisine tabi olduğu gerçeği de değişmeyecektir. Nitekim finansal hizmet ile finansal işlem kavramları, birbirine yakın görünse de hukuki ve mali bağlamda farklı anlamları bünyesinde barındırmaktadır, şöyle ki; finansal hizmet ekonomik sistemde fon arz ve talebini buluşturma, risk transferi sağlama, ödeme sistemlerini işletme gibi işlevleri yerine getiren; kredi kullandırımı, sigortacılık, finansal kiralama, faktöring, portföy yönetimi ve benzeri faaliyetleri kapsayan, mali aracılar tarafından organize edilen kurumsal nitelikli hizmetler bütününü ifade ederken; finansal işlem, söz konusu hizmetlerin sonucu veya bağımsız bir şekilde gerçekleşen, sermaye piyasası araçlarının alım-satımı, döviz ve faiz işlemleri, teminat tesisleri, kredi ilişkileri veya türev ürünlere ilişkin hareketler gibi ekonomik değeri olan ve mali tablolar ile vergi yükümlülüklerine doğrudan etki eden her türlü parasal ve hukuki işlem türünü ifade etmektedir.

Görünen o mudur, BSMV ve KDV’nin teğet durumda olduğu finansal işlemler/hizmetler, bu işlemlere mevzu ekonomik süjeler ve onların vergilendirilmesi, vergilendirmede anılan konular ve süjeler açısından mükerrerlik yaratabilecek durum ve koşullar, yani finansal alandaki vergilendirme konusunun uygulama noktasında revizesi mi gündeme mi gelmelidir?

Sonuç olarak;

Türk vergi mevzuatında, özellikle nakdi uzlaşıya dayalı forward sözleşmeleri gibi yüksek düzeyde finansal bileşenlere sahip ve genellikle teslimat gerektirmeyen türev araçların vergisel mahiyetiyle ilgili son dönemdeki yorum farklılıkları, hem vergiye uyum (tax compliance) yükümlülüklerini karmaşıklaştırmakta hem de hukuki öngörülebilirlik ilkesini zayıflatan belirsizlikleri ortaya çıkarmaktadır. Bu tür sözleşmelerin, dayanak varlık üzerinden herhangi bir fiziksel teslimat ya da hukuki anlamda mal teslimi veya hizmet ifası yaratmaksızın sadece uzlaşı farkı ödemesiyle sona erdirilmesi, Katma Değer Vergisi Kanunu’ndaki “teslim” ve “hizmet” kavramlarının yeniden ele alınmasını gerektirmekte ve bu durum, bahsi geçen konuya ilişkin vergisel mevzuat ve ekonomik gerçeklik arasında giderek açılan makasa belki de bir çözüm mahiyeti taşımaktadır.

Bu bağlamda, nakdi uzlaşıya dayalı forward sözleşmelerine ilişkin vergisel yükümlülüklerinin belirlenmesinde, işlemin sözleşmesel biçiminden ve tarafların hukuki mahiyetinden çok, finansal mimari açısından ekonomik gerçekliğinin dikkate alınması gerektiği açıktır. Özellikle riskten korunma (hedging), arbitraj ya da spekülasyon amacıyla yapılan bu işlemler, sadece sözleşmenin nominal yapısına bakılarak değerlendirilmemelidir. İşlemin mahiyeti de bu perspektifte belirleyici unsur olmalıdır. Bu noktada, söz konusu işlemlerin finansal hizmet kapsamında mı, finansal işlem kapsamında mı değerlendirileceği, ya da işlemin tarafının BSMV ya da KDV çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği hususu daha net ve günümüz finansal ekosistemine uyumlu ve işlevsel bir yapıda yeniden değerlendirilebilir, nitekim anılan husus, aynı zamanda uluslararası karşılaştırmalı hukukta da (comparative tax jurisprudence) güçlü bir temele dayanmaktadır.

 

 

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar