Orta Doğu’da savaş uzarsa yandık ki ne yandık!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Burası Orta Doğu! Burası barışın uzun süre hüküm sürdüğü topraklar hiç olamamış. Aslında bırakın uzun sürmesini, barış bu topraklara neredeyse hiç uğramamış...

Şimdi yanı başımızda yine kıyamet kopuyor. Korkulan, şimdiye kadar olan biteni aratacak boyutta bir genişleme, bir yayılma yaşanması ve başka ülkelerin de bu savaşa dahil olması.

Doğrusu inanılmaz vahşet görüntülerine sahne olan bu savaşın ekonomik sonuçlarını irdelemek insana şu aşamada gereksiz görünüyor, ağır geliyor. Ne var ki bu da hayatın bir gerçeği...

Yük üstüne yük!

Savaşın Gazze’nin dışına taşması, hele hele İran’ın bir şekilde doğrudan savaşa dahil olması taşları tümden yerinden oynatır.

İşte o zaman zaten ağır aksak ilerlemekte olan ve zaman içinde iyileşme göstereceği umulan Türkiye ekonomisi çok büyük bir darbe yiyecek demektir.

Zaten Türkiye ekonomisinin üstünde çok ağır bir deprem yükü var. Bunun için tuttuk neredeyse ikinci bir bütçe yaptık ve ağır vergiler getirdik.

“Şart mıdır” denilebilir tabii ki ama ikinci bir yük seçimden dolayı gelecek. Elbette seçim için artı harcama yapmak şart değil ama yapılıyor işte. Bu da Türkiye’nin siyasi kadersizliği. Şimdi bu yüklerin üstüne bir de savaş yükünün binmesi söz konusu. Savaş çok kısa sürdüğü takdirde fazla bir etki ortaya çıkmayacaktır ama tahminler ne yazık ki aksi yönde yoğunlaşıyor.

İşte o zaman şimdi bile büyük sıkıntı içinde olan Türkiye ekonomisi, çok daha büyük bir açmaza sürüklenecektir.

Petrol arttı bile 

Türkiye enerji ithalatçısı bir ülke ve ham petrol ve doğalgaza her yıl milyarlarca dolar ödüyoruz. Doğalgaz daha uzun vadeli anlaşmalarla alınıyor ama ham petroldeki fiyat artışları bizi neredeyse anında etkiliyor.

Petrolün bir kısmını uzun vadeli anlaşmalarla ithal ediyor olsak da, akaryakıt fiyatları için İtalya’daki borsayı esas almak gerekiyor. İtalya borsasındaki ürün fiyatları arz-talebe göre oluşuyor ama bu fiyatlarda hiç kuşku yok ki ham petrol fiyatının da etkisi bulunuyor.

Bu yüzden de benzin ve motorinde ham petrol fiyatına ve arz-talepteki gelişmeye bağlı olarak yakın zamanda artışlar görebiliriz. Şu durumda benzin ve motorinde geçtiğimiz günlerde yapılan indirimlerin ömrü çok kısa olacak demektir.

Akaryakıtta kışa girerken yaşanacak hızlı bir artışın zaten artma eğilimi gösterecek fiyatlar üstündeki baskısını hatırlatmaya herhalde gerek yok. Bu arada Brent petrol fiyatının dün yüzde 3’ten fazla artarak 87 doları aştığını belirtelim.

Yabancı iyice soğuk bakacak 

Bu köşede daha dün yazdım. Yabancı yatırımcı Türkiye’ye gelmeye sıcak bakmıyor. Veriler de zaten bunu gösteriyor.

Belli ki Türk parasının daha fazla değer yitirmesi isteniyor, ayrıca faizin daha da artması bekleniyor.

Diğer tarafta ABD’de faizler yüzde 5’e dayanmış. Hiç olmazsa orada kur riski yok. Türkiye’de yüzde 30 faizli kağıt almak mümkün olsa bile kurun bu orana yakın bir artış göstermesi getiriyi sıfırlayacak. Şu durumda siz yabancı bir yatırımcı olsanız böyle bir riski göze alır mısınız?

Mevcut tablo böyleyken Türkiye Orta Doğu savaşının yanı başında bir ülke konumuna sürükleniyor ve Türkiye’ye karşı olan risk algısı daha da büyüyor.

Bu durum yabancı yatırımcının Türkiye’ye bakışının daha da olumsuza dönmesine yol açacak.

Peki bu durumda biz ne yapacağız? Çok fazla seçeneğimiz de yok üstelik. Bir kere kuru tutmamız gerekiyor. Zaten bu konuda zorlanıyoruz, bir de savaş kaygıları yüzünden yurt içinde dövize bir yöneliş yaşanmasıyla risk daha da artacak. Bu da döviz üstündeki baskıyı artıracak.

Faiz 5 puandan fazla artırılabilir 

Merkez Bankası’nın bu ayki Para Politikası Kurulu toplantısı 26 Ekim’de. Bugünlerde yapılan tahminler, bu toplantıda faizin 5 puan daha artırılıp yüzde 35’e çıkarılması yönünde yoğunlaşıyor ya da yoğunlaşıyordu.  

Ama Orta Doğu’daki bu gelişmeler ve Türkiye’ye olacak etkiler, faizin daha fazla artırılmasını gerekli kılabilir. 

Bir kere zaten yabancının döviz getirmek için yüzde 30 ya da 35 faizi yeterli görmediği açık. Bizim yabancının getireceği taze dövize çok ama çok ihtiyaç duyduğumuz da açık.  

Orta Doğu’daki bu savaş yokken bile yabancının dövizine ihtiyaç duyuluyordu, şimdi ortaya çıkacak yurt içi talep yüzünden bu ihtiyaç daha da artacak. Ya kurun tırmanmasını göze alacağız...  

Ya da kuru tutabilmek için faizi tahminlerin üstünde artıracağız.  

Dolayısıyla 26 Ekim’deki PPK toplantısı şimdi daha bir önem kazandı. Bu tarihe kadar Orta Doğu’da tansiyon biraz düşerse faizi tahminler doğrultusunda artırmakla yetinebiliriz; ama yok eğer çatışmalar genişleyerek daha da artarsa Türkiye’nin faizi öyle yüzde 35’lerde tutma şansı hiç kalmaz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar