Spotify RADAR: Bir Yıldız Doğuyor ya da Prestij Meselesi

Kerem ÖZDEMİR
Kerem ÖZDEMİR KEREM İLE İŞİN ASLI

Spotify Güney ve Doğu Avrupa Yönetici Direktörü Federica Tremolada ile, Ekim 2023’te Spotify’ın Türkiye’deki 10’uncu yılını kutlamak için Türkiye’ye geldiğinde görüştüm. Beş yıl önce Spotify’da çalışmaya başlayan Tremolada, kendi bölgesinde en hızlı büyüyen ülkelerden biri olan Türkiye’de Spotify’ın büyümesine birinci elden tanık olurken birçok aracı denemeleri de hatırlıyor.

Tremolada’nın Spotify’ın Türkiye’deki 10’uncu yılının kutlaması için gerçekleştirdiği ziyaret, kendisinin de içinde yer aldığı hikâyeye yeni bir araç olarak müzik alanındaki RADAR programını eklediği için bu yazıya konu oluyor. Dijitalleşme ve oluşan dijital dünya ile ilgili anlamadığımız şey, dijitalleşmenin geçmişte yaptığımız şeyleri daha kolay, daha hızlı ve daha ucuza yapmamıza olanak tanıması. Tremolada ile görüşmemizde Tremolada’nın sarf ettiği “Geçen 10 yılda çok şey değişti” cümlesi ile benim “Bir Yıldız Doğuyor (A Star is Born) filminin üçüncüsünü Spotify mı çekecek?” sorumun kesiştiği noktada işin önemi ortaya çıkıyor.

Yüksek lisans öğrencilerine ders verdiğim dönemde, Spotify’ın çevik yaklaşımını eğip bükerek nasıl kendi iş modeline uygun hale getirdiğini ve marjinal bir uygulama başarısı sağladığını öğrencilerime anlatıyordum. Üstelik bu YouTube’da bulunan iki videoluk içerik ve bunun üzerine
eklenmiş araştırma sayesinde derse dönüşmüştü yani on binlerce dolarlık bir araştırma bütçesi ve akademik çalışmaya gerek kalmadan mümkün olmuştu. Öğrencilerimden aldığım geri dönüşlerle tartışmamızı çok daha ileri taşıma fırsatı bulmuştuk. Umarım kendi işlerinde bunun faydasını görmüşlerdir.

Tam da bu noktada, bugün bu yazıyı yazmamın nedeninin başka bir hikâye olduğunu belirtmek isterim: Prestij Meselesi. Halil Topaloğlu’nun farklı disiplinlerden üç yıldızı yaratmasını ve kendi hayatındaki en önemli hayalini gerçekleştirmesini sağlamasını anlatan film, RADAR’ın önemini anlatmak açısından A Star is Born’dan daha iyi bir platform. Mahsun Kırmızıgül’ün senaryosunu yazıp yönettiği filmi izledikten sonra insan ister istemez, Spotify’ın RADAR’ını karşılaştırmayı kaçınılmaz kılan bir deneyimi aklına kazıyor.

Artık yıldız yaratma mücadelesinde varını yoğunu harcayarak sıfırı gördükten sonra başarıyı yakalama ile RADAR’da görünerek tanınır
hale gelmenin karşılaştırmasını yapmak için bir değerlendirme zeminine sahibiz. Bunu dijital dünyaya uyarlarsak, makine öğrenmesini gerçekleştirdiğimizi ve fiziksel dünyada bundan sonra ortaya çıkan yıldızları sayabileceğimizi söyleyebilirim. Mesele, şehir ışıkları altında ya da daha doğru ifadeyle üstünde de ya da hava bulutluyken de (her yerden) görülebilecek yıldızları yaratabilmek. Bunu, Türkiye’nin dijital alanda Avrupa’ya liderlik edeceği alanları ele alırken kullanacağımı not düşeyim.

Spotify’ın 10’uncu yılında RADAR

Türkiye’de 2013’te açılan Spotify’ın RADAR, ülkedeki yeni yetenekleri desteklemeyi amaçlayan global bir program. Bu program, kariyerlerinin
başlarındaki sanatçıları desteklemeyi; platform içinde ve dışında bu yıldız adaylarına daha fazla tanıtım desteği sağlayarak yeni kitlelere ulaşmalarına yardımcı olmayı amaçlıyor. Spotify, 2023’te RADAR’ın tanıtımında “RADAR Türkiye’nin ilk sanatçıları arasında, her biri farklı background’lara sahip olmakla beraber sanatlarını kendilerine has bir vizyon ve bakış açısıyla inşa eden Böyleyken Böyle, Ege Can Sal, Paptircem, Selin ve Sena Şahin yer alıyor” ifadesini kullandı. Bu ifade, Prestij Meselesi filminde Özcan Deniz, Mahsun Kırmızıgül ve Haluk Levent ile başlayan hikayeye çok benziyor ve bu benzerlik bu yazıya da motivasyon sağladı. Şimdi biraz, Spotify’ın kendi deneyimine dönüp hikâyemi sonlandırayım.

10 yılda yaşanan değişim büyük oluyor

Spotify’ın dijital bir platform olması, gerçekleştirilen yolculuğu ölçmeyi de kolaylaştırıyor. 10 yıl önce Türkiye’deki kullanıcıların ağırlıkla uluslar arası listelerdeki müziği dinlediğini söyleyen Tremolada, “Beş yıl öncesine geldiğimizde bu tüketimin yüzde 60’ı Türkiye içinde üretilen müziğe dönüşmüştü. Günümüzde Türkiye’nin içinden çıkan hit’ler, dinlenen müziğin yüzde 90’ın üzerindeki bölümünü oluşturuyor diyor.

“Sanatçıların işlerinin ülkeleri içinde daha görünür hale gelmesini ve dinlenmesini sağladık” diyen Tremolada, “Bu sadece ülke içinde gerçekleşen bir durum değil; streaming teknolojisi sayesinde insanlar ülkelerinin dışında da bu müziği dinleme şansını buldular. Bir büyük değişim de müzik endüstrisinin gelir yapısında ortaya çıktı. 10 yıl önce streaming’in pastadaki payı çok düşükken bugün açık ara en büyük pay streaming’e ait” şeklinde. Bakalım, buradan hangi yıldızları ve zenginleri çıkaracağız.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar