Yetenek israfı
“Falanca takımında oynayan, çok yetenekli bir çocuk vardı, ne yapıyor şimdi o?” Yıllar sonra bir yeteneğin sessizce sahalardan kaybolduğunu duymak, altyapıları takip eden spor insanlarının sıkça karşılaştığı üzücü bir durumdur. Kendi jenerasyonun en popüler oyuncusu olarak profesyonelliğe geçiş yapan bir sporcunun “gerçek dünyayla” karşılaşması hem heyecanlı hem de zorlayıcı bir süreç. Özgüven kaybı, yeni rollere uyum sağlayamama, hatalı yönlendirmeler ve zayıf iletişim, genç yeteneklerin profesyonel kariyerlerinin ilk yıllarında karşılaştığı başlıca sorunlardan yalnızca birkaçı.
Genç sporcular bu süreçte el yordamıyla yol bulmaya çalışırken, yetenekleri doğru şekilde desteklemesi gereken kulüplerin kısa vadeli başarılara odaklanması sorunları daha da karmaşıklaştırıyor. Profesyonel futbol yaşamı boyunca Türkiye'deki birçok kulüpte forma giyen Ergin Keleş, “Nasıl Yıldız Olunmaz” isimli otobiyografisinde, sporculuk kariyerindeki hatalarını, bu hataların sebeplerini ve sonuçlarını, kulüplerin ve antrenörlerin yaklaşımlarını samimi bir şekilde paylaşmış.
Türk sporunun hemen hemen tüm branşlarında alt yapı sporcusunun fiziksel beceri ve yeteneğine odaklanılırken, zihinsel ve sosyal gelişimi ihmal ediliyor. Stratejik bir planlama eksikliği, eğitim ve kariyer planlamasına yeterince önem verilmemesi sporcuların olgunlaşmadan profesyonel arenaya atılmalarına neden oluyor. Keleş, alt yapılardaki popüler bir sporcunun profesyonel hayata adaptasyon problemini, “büyük bir dünyaya hazırladığınız genç sporculara zihinsel ve duygusal olarak hiçbir şey katmadan, onlardan yalnızca kendi yeteneklerini göstermelerini ve başarmalarını beklemek bugün hala ülkemiz sporundaki en önemli yanlışlardan birisidir” diyerek özetlemiş.
Sadece saha ve kulüp içi değil, genç sporcuların saha dışındaki baskılarla da nasıl başa çıkmaları gerektiğini kendi deneyimlerinden örnek vererek anlatan Ergin Keleş, taraftar ve camia baskısının yol açtığı özgüven kaybı ve performans düşüşüne dikkat çekiyor: “Bir futbol takımında hiç kimse eşit değildir ve rekabete eşit şartlarda başlanmaz. Sözleşmesi güçlü olanlar, teknik direktörün oyun planında öncelik tanıdıkları ve elbette taraftarların daha çok sayıp daha fazla güvendiği oyuncular vardır. Bu üç kategoride değilsen sıranı beklemeli ve sıra sana geldiğinde hazır olmalısın. Halbuki, birçok oyuncu duygusal hareket ederek beklemeyi bilmez, daha doğrusu beceremez. Sahneye çıkma zamanı geldiğinde de bocalar”
Yetenek israfını önlemek için spor ekosisteminin tüm parçalarının uyum içinde çalışması şart. Sporcuların zihinsel dayanıklılıklarını artıracak eğitimler, stres yönetimi, özgüven geliştirme, performans koçluğu, mentorluk programları, kariyer planlaması ve benzer uzun vadeli yatırımlar ülkenin gündeminden ve gerçekliğinden çok uzaktalar. Tüm bu eksikliklere rağmen, yetenekli bir alt yapı sporcusunun çuvaldızı kendisine batırması, hedeflerine ulaşması için kendini geliştirmeye açık olması gerekiyor.
“Oynamayan veya az süre aldığı inanan çoğu sporcu olaylara benmerkezci bakar. Tutumunu değiştirmek yerine aynı söylem veya şikayetlerle hareket ettiğinde, değişen tek şeyin üzerindeki formanın rengi ve çevresinde insanların isimleri olduğunu fark eder.” Ergin Keleş’in ifadesiyle olaylara hep kendi yerel penceresinden bakan bir sporcudan dünyayı kendisine hayran bırakacak bir yıldız çıkması mümkün değil. Yıldız olmak isteyen bir sporcunun önünde iki örnek var: Gelişmeye açık olanlar ve ayak diretenler. Gelişmeye açık olanlar ben neyi daha iyi yapabilirim diye sorgularken, ayak diretenler en güvenli bölgeye, bahaneler bölgesine’ saklanmayı tercih ederler; hoca beni sevmiyor, az oynuyorum, kadroya almıyor, antrenmanda bana şunu dedi gibi bahanelerin çokça kullanıldığı bir bölgeye...
Yetenek israfının yalnızca bireysel çabalarla çözülemeyeceği kesin. Bugün altyapıda parlayan bir yıldızın, yarının profesyonel sahalarında kaybolmasına engel olmak isteniliyorsa, kulüpler, federasyonlar, aileler ve sporcuların birlikte hareket etmesi, sürdürülebilir bir spor kültürü oluşturulması, sporcularının yalnızca sahada değil, saha dışında da başarılı olmalarının desteklenmesi gerekiyor; ne de olsa, ünlü Arjantinli teknik direktör Luis Menotti’nin dediği gibi: Sadece futboldan anlayan aslında futboldan da anlamaz.