Babaya mektup: Ülkenize kalite üretin, öğüdünü tuttuk

Durmazlar Makina Yönetim Kurulu Başkanı Yardımcısı Fatma Durmaz Yılbirlik, babası Hüseyin Durmaz'ı anlattı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Babaya mektup: Ülkenize kalite üretin, öğüdünü tuttuk

Bize hep “Bir işi yaparken, 50 sene, 100 sene sonrasını düşünün” derdin. Bu sayede bugün 5 kıtada, 82 ülkede Türkiye’nin ürettiği teknoloji ile yepyeni fabrikalar kuruluyor, gelecek inşa ediliyor. Bize verdiğin cesaretle Türkiye ilk defa kendi tramvayını üretebiliyor hatta Avrupa’ya ihraç ediyor, Türkiye’nin ürettiği tramvaylar Avrupa şehirlerinde ulaşımın yükünü taşıyor.

Sevgili Babacığım; “Olağanüstü durumlar vardır, her şeye hazırlıklı olun…” Sen bu öğüdü bizlere sık sık dile getirdiğin zamanlarda da sana hak verirdim ancak ne kadar önemli bir şey söylediğini bu yıl yaşadıklarımızla birlikte çok daha iyi anladım.

Bütün dünyanın çok zor bir sınavdan geçtiği bu dönemde sık sık seni ve öğütlerini düşündüm: Aklına ve vizyonuna sonuna kadar güvendiğim biricik babam Ali Durmaz böylesine zorlu günleri büyük kayıplar vermeden atlatmak için neler yapardı? Sağduyunu ve vizyonunu bizlere aktarmayı başarmış olmalısın ki, bu zor geçen yılın yarısına kadar sağ salim gelmeyi başardık.

Elbette “Babam olsa ne yapardı acaba” sorusunu ilk defa şimdilerde sormadım kendime. 70’li yıllarda, daha Türkiye tam anlamıyla kendi kendine yetmeye başlamamışken, gelişmiş batı ülkeleri için teknoloji ve sanayi ürünü üretmeyi düşünebilen bir iş insanı, robotların, yapay zekanın, yepyeni iş modellerinin parladığı günümüz dünyasında hangi fırsatları görürdü hep merak ettim. “Dünya insanı olun” öğüdünle, senin bakış açını günümüzün dijitalleşen dünyasına çevirerek yol alırken, senin öğrettiklerini de kendimize kılavuz seçtik.

Nasıl ki senin o yıllarda ürettiğin makineler Türkiye’de sanayi ve üretimin önünü açtıysa, Türkiye kendi ürettiği makinelerle kendi sanayi alt yapısını kurduysa, biz de bugün internet üzerinden birbiriyle haberleşen makinelerle, otomasyon yazılımlarıyla, sanal gerçeklik ve yapay zeka uygulamalarıyla Türkiye’nin teknoloji konusunda kendine yetebilmesi, dünyaya liderlik edebilmesi için çalışıyoruz. Çünkü sen hep bize dedin ki, “Yaptığınız işi önce kendiniz beğenin, ülkenize kalite üretin, Türkiye’yi temsil ettiğinizi hiç unutmayın.”

“Türkiye’de bu işler yapılamaz” çaresizliğini bir kenara fırlatarak, “Düşük maliyetler için kaliteden ödün vermek kaçınılmazdır” düşüncesini yerle bir ederek açtığın yol, bizler için dönülmez bir rota oldu.

Tam da senin bize öğrettiğin gibi, dünyada hiçbir yerin çok uzak olmadığını, çok çalışırsak başarabileceğimizi, imkansız denilen şeylerin aslında bizim anlamsız korkularımız olduğunu yaşadıkça gördük. Bize hep “Bir işi yaparken, 50 sene, 100 sene sonrasını düşünün” derdin. Bu sayede bugün 5 kıtada, 82 ülkede Türkiye’nin ürettiği teknoloji ile yepyeni fabrikalar kuruluyor, gelecek inşa ediliyor. Bize verdiğin cesaretle Türkiye ilk defa kendi tramvayını üretebiliyor hatta Avrupa’ya ihraç ediyor, Türkiye’nin ürettiği tramvaylar Avrupa şehirlerinde ulaşımın yükünü taşıyor.

Şimdi dönüp baktığımda görüyorum ki, hayatta hiçbir kararını tesadüfen vermemişsin, hiçbir adımını rastgele atmamışsın, hiçbir anını amaçsız geçirmemişsin. Çünkü biliyorum ki senin hayatla bir anlaşman vardı ve o anlaşmadan sadece kendin için değil, etrafındaki herkes için, ülken için, dünya için çok değerli anlamlar çıkardın.

Bugün, seni ne kadar çok özlediğimi, senden ne çok şey öğrendiğimi, senin gibi bir babaya sahip olmanın ne büyük bir şans olduğunu yeni baştan fark ettiğim bir Babalar Günü’nde yine aklımda ve kalbimdesin.

Senin gibi bir babanın evladı olmak ne kadar büyük bir şans ise o kadar da önemli bir sorumluluk benim için. Seni şereflendirmek, uzaklardan bizleri izlerken gurur duymanı sağlamak ve yaşadığın ömrü anlamlı kılan bütün değerlere sahip çıkmak için çalışırken, seni çok özlüyorum. Seni ve başardıklarını anlıyor, seni büyük bir gururla anıyorum.