Prof. Dr. Emre Alkin 'Korkunun ecele faydası yok' diyerek kur uyarısı yaptı!

Topkapı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emre Alkin, “Maliyenin ciddi şekilde paraya ihtiyacı var. Her gün kendine bir akar yaratmaya çalışıyor. Havuz dolmaz ise oradan ödemeleri ödenekleri çıkaramayacak zaten” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Prof. Dr. Emre Alkin 'Korkunun ecele faydası yok' diyerek kur uyarısı yaptı!

İlhan DUMAN 

Nasıl Bir Ekonomi TV’nde yayınlanan Ekonomi Masası’nda Topkapı Ünivesitesi Rektörü ve EKONOMİ gazetesi yazarı Prof. Dr. Emre Alkin ve Aldo Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Veli Doğan, EKONOMI Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz, Gazeteci Barış Esen ve Berfin Çipa’nın konuğu oldu. Emre Alkin, programda serbest piyasanın oluşması için kurun serbest bırakılması gerektiğinin altını çizdi. Haluk Veli Doğan da GES yatırımlarında karşılaştıkları sorunları dile getirdi.  

TOPKAPI ÜNİVESİTESİ REKTÖRÜ VE EKONOMİ GAZETESİ YAZARI PROF. DR. EMRE ALKİN: 

‘Yerel halkı’ ikna etmek için gerçekleri söylemek gerekiyor 

Ekonomi yönetimi göreve geldikten sonra haziran enflasyonunu yüzde 38,4 gördüler karşılarında. Bunun doğru olduğunu sandılar; hiç alakası yok.  Merkez Bankası yönetimi açıklanmış olan, hiç kimsenin inanmadığı, bilimsel olarak da gerçek olmayan bir enflasyonun peşinde koşmayı tercih etti. Faiz yükseltti, enflasyon yükseldi, Enflasyon yüzde 38,4’ten yüzde 70’e geldi. Yarın yüzde 3 açıklanırsa yüzde 70’in üzerine çıkıyor. Yüzde 5 olursa zaten konuşacak bir şey kalmıyor.  

Şimdi Merkez Bankası Başkanı çok konuşmuyor haklı olarak. Fakat Maliye Bakanımız da sürekli “Ne söylüyorsak çıkıyor” diyor. Enflasyonun yüzde 70’lerin üzerinde çıkacağını düşünmüşlerse bunu açık açık anlatıyor olmaları gerekirdi. 31 Mart'tan önce bu cümleleri sarf etselerdi vatandaşın tepkisi olurdu. Onu anlıyorum. Ama vatandaşla sayın bakan arasındaki iletişimi uygun seviyede bulmuyorum. Analizeri güzel anlatıyor. Onu da kabul ediyorum. Ancak vatandaşa şunu da demesi lazım: “Bizim nisan, mayıs, haziranda çok yüksek enflasyonumuz olacak. Bunu da daha önce hesaplamıştık. Bunun sebebi baz etkisidir diye. Ama hemen arkasından şunu da eklemesi gerekiyor. Ekime kadar da enflasyon yavaş yavaş düşecek. O da bizim baz etkisiyle olacak” demesi lazım. Doğru, samimi konuşmalarla ancak vatandaşı ikna eder. ‘Yerel halkı’ ikna etmek için gerçeği söylemek lazım. Ancak şu an itibariyle hâlâ iddia ediyorum ki ortada bir reçete yok. Çünkü ekonomi yönetiminin imkan ve kabiliyetleri rasyonel konuşmak üzerine. Ama rasyonel işler yapmak üzerine pek imkan ve kabiliyeti yok.  

Stopaj konusuna bakacak olursak da ekonomi yönetimi şunu unutuyor: Piyasayı duymazsanız yap-satçı olursunuz. Öyle anlaşılıyor ki ekonomi yönetiminin tam olarak detaylı, derli toplu bir oyun planı yok. Karşıyı hafife almış. Maliye Bakanımız ortadaki problemleri günlük bir şekilde inceliyor, durumu idare ediyor. Anlaşılan şu: Maliye'nin ciddi şekilde paraya ihtiyacı var. Her gün kendine bir akar yaratmaya çalışıyor. Havuz dolmaz ise oradan ödemeleri ödenekleri çıkaramayacak zaten; o çok net. Dolayısıyla aslında rantiye için fark yaratmayacak olan küçük oranlar bunlar. 100 liralık mevduatından 15 TL faiz elde edecekler şimdi 13. 88 TL elde edecek. Sadece büyük meblağlarda fark eder. Hazine, kendine bulabildiği her yerden bir akar yaratmaya çalışıyor. Çünkü dönem sonlarında gelen toplu paralarla şu an devleti idare etmek mümkün değil. O yüzden sürekli her gün her gün mevduat bozuluyor. Her gün bir irat oluşuyor.  

Dövizi serbest bırakın, serbest piyasa oluşsun 

KKM’ye gelince, neden çıkarıldı KKM? Millet döviz almasın diye. Millet niye döviz almasın? Döviz yükselecek diye. Döviz yükseldi mi peki? Evet maalesef yükseldi. Peki niye döviz yükselmesin istediniz? Enflasyon yükselmesin diye. O da yüseldi; yüzde 38’di yüzde 70 oldu. Demek ki sizin teori, tez tutmamış. O zaman eskiye geri dönün. Dövizi serbest bırakın. Niye dövizi serbest bırakmıyorsunuz? Korkunun ecele faydası yok. Biz dövizi tutarak zaten enflasyonu yarattık. Kur manipüle ediliyor. Dövizi tutmazsak enflasyon yaratır, ama tutunca da enflasyon yaratıyor. Niye işleri serbest piyasaya bırakmıyoruz. Serbest piyasa oluştuğu zaman insanlar “gerçek kur bu” diyecek. Döviz tutulduğu zaman “Gerçek kur bu değil. Ben kafamdaki kura göre fiyatlama yapıyorum” diyor. En tehlikeli durum da bu. İnsanları, kafasındaki kura göre fiyatlama yapacak noktaya getirirsen enflasyon yüzde 70 oluyor. Dövizi yükselt demiyorum, serbest bırak. Belki de korktuğumuz kadar olmayacak. Bırakın her şeyi serbest piyasaya, serbest piyasa oluşsun. Türkiye'de özgür iradeyle insanlar alım satım yapsınlar, ticaret yapsınlar. Gümrükçünün fiyatını, enerjinin fiyatını, dövizin fiyatını sen belirliyorsun. Faizi, vergileri sen belirliyorsun. Biz de “serbest piyasa var” diye geçiniyoruz burada.  

ALDO ENERJİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK VELİ DOĞAN 

Almanya bürokratik süreci kısalttı, biz tersine gidiyoruz 

2013 yılının Kasım ayında güneş enerjisi sistemleri kurmaya başladık. 2017 yılına kadar bir sıkıntı yoktu. Süreçler hızlı ilerliyordu . Sonrasında güneş enerjisi sistemleriyle alakalı imar ve ruhsat olmadan kabul yapılamaz diye bir hüküm getirildi. Bu yatırımcıyı bayağı bir bekleme süresine aldı. Yatırımcı bir an önce güneş enerjisi santralini kurup kendi elektrik tüketimi ihtiyacını kendisinin karşılamak için devreye almak istiyor. Fakat güneş enerjisi sistemlerinde bu imar uygulaması başladı. Yapı denetim uygulaması başladı. Bunun yanı sıra halihazırda devam eden ÇED uygulamalarının üzerine ilave ekler gelmeye başladı. Bununla alakalı da biz hem Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na gittik hem de diğer ilgili bakanlıklara gittik. “Bu uygulama süreçleri çok uzatıyor. Sonuçta biz güneş enerjisi santrali yapıyoruz. Bir bina değil. Bina olmadığı için mevcut durumdaki santrallerin çalışabilmesinin ruhsata bağlanmasını yanlış buluyoruz” dedik.  TEDAŞ tarafından denetlendikten sonra devreye alınıyor zaten. Örneğin bugün panel çerçevesi için Yapı Denetim bizden ücret talep ediyor. Panelleri bugün söküp, yarın farklı bir teknolojiyle yenisini taktığımızda tekrar ücret ödeyeceğiz. Yani kanunda da uygulamada da boşluklar var. Bunların düzeltilmesini bekliyoruz açıkçası.  

Çevreyle alakalı halihazırda yürüttüğümüz süreçlerde 1 MW’a kadar olan santraller ÇED’den muaf tutuluyor. 1-10 SG arasında ÇED-2, 10 MW’ın üstünde ÇED-1 belgesi aranıyor. imar için gittiğimiz kurumlara bir de ÇED için gidiyoruz. Aynı kurumları 2 defa gezdiğimiz için zaman kaybediyoruz. Ve her bir imar uygulamasında mutlaka ÇED belgesi de istendiği için o bitmeden öbürü başlamıyor, öbürü bitmeden beriki başlamıyor. Derken süreç en az 6 ay sürüyor. Almanya'dan veya Romanya'dan örnek vereyim. Güneş enerjisi santralleri için imar uygulamaları 15 gün. Genel olarak enerji santrali kurabilmeniz için Almanya daha önce 42 ayrı yerden evrak isterken bunu 6’ya düşürdü. “Yeter ki bir an önce santral kurulsun. Yenilenebilir enerjiye geçin” diyor. Biz tam tersine gidiyoruz. Almanya'nın 6’ya indirdiği belgenin bizdeki karşılığı 22. Yani bunların düzeltilmesi lazım.