ATSO’dan Merkez Bankası’na destek

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ali Bahar, Merkez Bankası’nın mart ayı faiz kararını 500 baz puan artırmasına destek verdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
ATSO’dan Merkez Bankası’na destek

FİKRİ CİNOKUR / ANTALYA 

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) ve Antalya Organize Sanayi Bölgesi (AOSEB) Başkanı Ali Bahar, Merkez Bankası’nın Mart ayı faizi 500 baz puan artırmasını değerlendirdi. Bahar, ‘’Merkez Bankası’nın para politikasını Şubat ayında sabit tutmasının ardından, Mart ayı ile birlikte 500 baz puan artırmasını piyasa beklentilerinin aksi yönünde bir adım oldu. Merkez Bankası’nın almış olduğu kararın çok yerinde olduğunu düşünüyorum” dedi.

Geçen yıl haziran ayında başlayan faiz artışları ile birlikte yüzde 8,5 olan politika faizinin on ayda dokuzuncu kez artırılarak yüzde 50 düzeyine yükseltilmesinin olumlu sonuçlarına değinen Bahar, şunları kaydetti.

‘’Her fırsatta dile getirdiğimiz gibi Mayıs-Haziran aylarına kadar enflasyonun yüksek seyredeceğini ön görebiliyorduk. Bu nedenle Merkez Bankası’nın duruşunu bozmadan, politikalarına kararlı bir şekilde devam etmesi gerektiğinin altını çizdik. Yerel seçim öncesi alınan karar cesur bir adım. Merkez Bankası’nın bağımsız duruşu önümüzdeki süreçte, Türk Lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğiliminin düşmesi yönünde atılmış çok önemli bir adım.’’

Kurların oldukça hareketli olduğu dönemde para politikasının yüzde 50 düzeyine yükseltmesinin yerinde olduğunu ifade eden Bahar, ‘’Politika faizi ile birlikte faiz koridorunun da eksi-artı 300 baz puan marjında belirlenmesi, gerektiğinde haftalık repo ihale faizinin yüzde 50’nin de üzerinde bir gecelik borç faiz oranını geçilebileceği yönünde önemli mesajdır” diye konuştu.

TCMB kararlı durdu

Merkez Bankası’nın özellikle para politikasındaki kararlı duruşun altını çizmek gerektiğini belirten Ali Bahar, şöyle devam etti.

‘’Öyle ki ekonomilerin en kırılgan olduğu konuların başında izlenilen politikaların kararlı ve istikrarlı olmaması yatmaktadır. Bu kapsamda Merkez Bankası yönetimini kutluyor, seçim öncesi yapılamaz denileni yaptığı için kararlı duruşu nedeniyle de iş dünyamız adına memnuniyetimizi ifade ediyorum.”

Kazanmakla kaybetmek arasındaki ince çizgi

Haziran ayından itibaren MB politika faiz artışlarının etkisi ile ekonominin belirli bir oranda yavaşlamaya girdiğine dikkat çeken ATSO Başkanı Bahar, sözlerini şöyle sürdürdü.

‘’Yavaşlama dezenflasyon politikası için elbette ödenmesi gereken bir diyetti. Bizler de iş dünyası temsilcileri olarak bu bilinçte ve her zaman sıkı politikaların destekçisi olduk. Fakat içinde bulunduğumuz dönemde ekonomide yavaşlama yaşanmasına rağmen enflasyonda istenilen düzeye ulaşılamamıştır. Bu nedenle faiz artışı kararı, kazanmakla kaybetmek arasındaki çok ince bir çizgiydi. Merkez Bankası ya bugüne kadar alınan faiz artışlarının, ekonomideki yavaşlamanın boşa gittiği bir karar alacaktı ya da beklentilerin aksi yönünde bir adım atarak taviz vermeyecekti. İkinci yolu tercih ettiği için 10 aydır verilen mücadele heba edilmemiş oldu.’’

En kötünün son çeyreğindeyiz

Parasal sıkılaşmanın makroekonomi için olumlu bir karar olduğunu ancak KOBİ’lerin finansmana erişiminde de negatif olarak yorumlanabileceğine vurgu yapan Bahar, ‘’MB faiz kararı öncesinde almış olduğu likidite sıkılaştırmasına yönelik adımları nedeniyle piyasa faizleri 10 puan civarında yükseliş kaydetmişti. Yani faiz artış kararı alınmadan önce zaten piyasa faizleri ile politika faizi arasında bir fark oluşmuştu. Dolayısı ile MB politika faizini sabit tutması, piyasa ihtiyaçlarına aykırı bir karar olacaktı. Çünkü piyasanın kendine özgü kuralları var ve bu kurallar her zaman işlemektedir. Bu yüzden bu yorumlara çok katılamıyoruz’’ diye konuştu.

Yılın ikinci yarısından itibaren dezenflasyon sürecinin başlayacağına yönelik en ufak bir kuşkularının kalmadığını belirten Ali Bahar, sözlerini şöyle tamamladı.

“Reel faiz dengesizliği ile birlikte piyasa-politika arasındaki dengesizliği giderme yönünde önemli bir karar olmuştur. Her ne kadar kredi maliyetleri yükselmiş olsa da finansmana erişimin nispeten daha kolay olacağı, istikrarın belirgin bir biçimde kendini göstereceği bir döneme yaklaşıyoruz. Yani en kötüyü geride bırakmak için önümüzde sadece bir çeyrek dönem kaldı.”