AtlasCopco’nun 150 yıllık birikiminden nasıl yararlanırız?

AtlasCopco 150 yıldır  ortalama  her yıl yüzde 10 büyümesiyle, birikim yeteneğini koruyan ve uzun dönemli geleceğini güven altına alan  kuruluşlardan biri. Bu kuruluşun birikimlerinden yararlanabiliriz.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
AtlasCopco’nun 150 yıllık birikiminden nasıl yararlanırız?

Nuri Köse

Atlas Copco Kompresör Tekniği Türkiye Genel Müdürü

 

 

Altın kuralımız, müşteri ihtiyaçlarından hareketle çözüm üretmek

Bilim bize yaşamın özünün enformasyon olduğunu kanıtlıyor. Financial  Times (FT) 130 yılı aşan bir zamandır okuyucusu ve müşterisiyle enformasyon paylaşıyor. FT küresel ölçekte itibarlı bir “ihtisas gazetesidir”. Roula Khalaf da FT’nin şimdiki genel yayın yönetmenidir. Diyor ki, “Benim için ürettiğimiz kaliteli haberciliğe okuyucuların güveninden daha çok önemsediğim hiçbir şey yok. Kalite her şeyden önce doğruluk demektir; aynı zamanda adalet v e şeffaflık anlamına gelir.”

Haber üretirken, analiz ve yorumlarımızı yaparken deneyimli meslektaşımız Faruk Bildirici ‘ye de kulak kabartmalıyız: “Haber-yorum ayrımı çetrefilli bir konu. Habere yorum katılmaması gerektiğinde hepimiz hemfikiriz. Subjektif yorumlar yorum katılması haberi bozar. Ama yorum katılmayacak diye uzmanlık ve arşiv bilgisiyle, farklı görüşlerin eklenmesiyle haberin beslenmesini sağlayan analizden de kaçınmamak gerek.”

Ülkemizin ekonomi alanına odaklı bir ihtisas gazetesinde yazıyorsanız özel sorumluluklarınız olduğunu hiçbir zaman unutmamanız gerekir. Eğer ülkemizdeki imalat sanayinin üretim yapısının değişmesi gerekiyorsa…Yüksek teknoloji içeren yapı oluşturmak uzun dönemli geleceğimizi güven altına almanın gerek şartı ise…Kısa dönemli düşünmenin batağından kurtulup, uzun soluklu gelişme yaratmanın yollarını açmak istiyorsak… Kamuyla enformasyon paylaşırken bazı tuzaklardan sakınmalıyız: “Dedim-dedi” sığlığını aşmalı, “megafon gazeteciliği” yapmamalıyız. Ayrıntı özeni göstermeden üç haberi ya da yorumu takla attırarak sunan “med - cezir çöpçülüğü” yapmaktan sakınmalıyız. Yaranmak için yamulan, “övgüye amel, yergiye kabızlığının kısırlığından “kendimizi  arındırmalıyız. Sözü edilen ilkelere uyduğumuz zaman kaliteli haber ve yoruma yaklaşır; doğruluğun izini sürer, adalet ve şeffaflıktan yana durabiliriz.

Altın kurala sadakat

Söze, FT’nin 130 yılı aşan hizmet deneyimiyle başladık, 150 yılını geride bırakan endüstriyel ekipmanlar üreten bir şirketin deneyim ve birikimleriyle sürdürelim: Atlas Copco’dan söz ediyorum.1873’te İsveç’te kurulan, çok merkezli, çok kültürlü ve sözcüğün tam anlamıyla küresel bir şirket bu. Engin bir kurumsal hafızaya sahip. Şöyle bir düşünün, 49 bin kişiye iş ve aş üretilen bir yapı. Merkez düşüncesi çok net: Sürdürülebilir verimlilik izini süreceğiz.

Sürdürülebilir verimlilik izi nasıl sürülür? Bu merkez düşünce hayata nasıl taşınır? İki sorunun yanıtını Atlas Copco net bir eylemle veriyor: Cirosunun yüzde 4’ünü Ar-Ge çalışmalarına ayırıyor. Tasarım ve inovasyon eksenli, küresel rekabete açık uzun ince yolda birikim yeteneğini koruyup geliştirdiği için geleceğini güven altına alıyor.

Atlas Copco 1920’lerde ülkemizde bağlantı kurmuş, 1950’lerde yerleşik yapı oluşturmuş … Tuzla’daki merkezde Atlas Copco Kompresör Tekniği Türkiye Genel Müdürlüğü yanında Gürcistan, Azerbaycan ve Türkmenistan’dan da sorumlu olan Nuri Köse ile  dertleşiyoruz. Diyorum ki, “Ülkemizde nelerin olmadığını bıktıracak derecede tartıştık. Ne olması gerektiğini ve nasıl çözümler üretilmesini yeterince tartışmıyoruz. Sizin 20 yıla yaklaşan birikiminizle, çalıştığınız firmanın küresel ölçekte uzun yılların hafızasına dayanan birikimini işlerin nasıl yapılmasına odaklayan bir söyleşi yapalım mı?”

Nuri Köse tabandan başlamış, tırnaklarıyla kazarak kariyerini ilerletmiş bir ODTÜ mezunu makine mühendisi: Plansızlığın, öngörme-önlem alma özensizliğinin, gözetim ve denetim eksikliğinin yarattığı israftan söz ediyor. İlke ve kurala dayanmayan uygulamaların, günübirlik iş yapma anlayışının, aşırı değerlenmiş pragmatizmin sakıncalarını sıralıyor. Sonra, Atlas Copco’nun altın kuralını paylaşıyor: “Firmamız başlangıçta tek bir müşteri için üretim yaparak işe başlamış. İsveç devletine lokomotif üretimi yapmış. Ve bugüne dek sadakatini koruduğu altın kuralında hiç sapmamış:’müşteri ihtiyaçlarından hareketle çözüm üretmeyi’ şaşmaz bir düştür olarak bugüne taşımış.”

Basmakalıp düşünceleri aşmanın yolu

Bugün işini veri-odaklı bilimsel yöntemlerle yöneten her firma, çalışan birikimi, müşteri birikimi, süreç tanıma   konularında özen gösteriyor. Çok değişik müşteri profilleriyle muhatap olan üreticiler, müşterinin bilgi yetersizliği ya da basmakalıp düşüncelerinin kaynak israfını dikkate alıyor. Atlas Copco’nun basınçlı hava çözümlerinden örnek verirsek; yatırım yapacak bir firma fuarda ya da komşu tesiste gördüğü ekipmanı talep edebilir. Ekipman üreten firma yetkilileri müşterinin ne yapmak istediğini analiz ediyorsa; onun işini farklı bir ekipman, daha verimli şekilde yapacaksa o ekipmanı satmamalıdır. Çünkü, örnek olarak, 1 bar düşük bir ekipman, enerji-yoğun alanlardan biri olan sektörde yüzde 7’lik bir enerji tasarruf anlamına geliyor.

Köse’ye soruyorum: “Müşteri mutfak olan sizin işyerinize mi geliyor, siz mi müşterinin ayağına gidiyorsunuz?”

Soruya net bir yanıt alıyorum:” Bir müşteri firmamıza telefon eder bir ürün teklifi isterse, telefonda yanıt vermiyoruz. Biz gelelim, sizin mutfağınızda konuşalım, diyoruz. Müşteri talebini dinliyor, sahada uygulama ile ilgili inceleme yapıyor; gerekli ölçümleri yaptıktan sonra uygun çözümleri birlikte üretiyoruz. Müşteri bizim ortağımız. Birlikte en uygun olanı yapmalıyız ki ilişkilerimiz uzun soluklu olsun!”

Nuri Köse’ye “Metot o kadar önemsizdir ki, sadece asası etkiler” genellemesini anımsatıyor; müşteri ilişkilerindeki metotlarının neler olduğunu soruyorum: “İşin sırrı ölçüm ve analiz yapmakla başlar. Doğru hedefi belirlemek için ölçümlerin, verilerin net olması gerekir. Seçim yapılırken imalatçının, müşterinin, çalışanın ya da kararı etkileyen başkasının önyargısına ve yerleşik düşüncesine fırsat vermemeliyiz. Bu konuda orta ölçek firmalarımızda bile ciddi bir farkındalık gelişiyor. Rekabet başta olmak üzere maliyet ve diğer değişkenler herkesi zorluyor. Bu anlayışı çok daha ileri boyutlara taşımak gerekiyor. Ancak o zaman değer zincirinde doğru bir konumlanma yapabiliriz” diyor.

Analitik düşünmeyi geliştirmeliyiz

Bu yazının merkez düşüncesinden sapmamak için ekipman yatırımı yapanların işlerini nasıl yapması gerektiğini sorduğumda Nuri Köse bazı temel noktaları özetliyor:

Çağımızda veri patlaması var, veriyi toplama, temizleme ve anlamlandırma bütün dünyanın sorunu.

Şimdi yapay zekâ ile yeni bir aşamaya geçiliyor: Uzaktan izleme. Biz sadece Türkiye’de 5 binin üzerinde ekipmanımızı izliyoruz, bakım ihtiyacı, ariza ya da diğer sorunlar henüz doğmadan uyarı yapıyoruz.

Firmamızda 30 kişilik ‘global veri izleme ekibi’ ürettiğimiz ekipmanların çalışmasını sürekli izleyerek sorunlara çözümler üretmek için çalışıyor.

Kararlar veri-odaklı, net bilgiye ve soruna odaklı veriliyor; o nedenle ortak çözümler üretiliyor.

Gelecekte “analitik yetkinlik” önemli, firmalar iç yapılarını da müşterilerini de bu yönde eğitmek zorunda.

Endüstriyel ekipmanlar üretiminde de “Çin faktörü” hakkında bilgi almak istiyorum. Köse, Çin’in taklitten yaratıcı katkıya hızlı geçtiğini; yurtiçi ve bölgesel büyük pazarın talebinden yararlandığını, kendi imalatlarını geliştirmek için açık ve gizli çok ciddi destekler vererek rekabet avantajı yarattığını anlatıyor.

Atlas Copco’nun Ar-Ge, tasarım ve inovasyon odaklı etkinliklerini müşterilerle nasıl paylaştıklarını paylaşıyoruz: Sosyal medyadan ciddi biçimde yararlanılıyor. Müşterinin farkındalık düzeyini artırarak doğru seçimler yapmasına yarayacak bilgiler iletiliyor. Ayrıca, saha çalışmaları da kesintisiz sürdürüyor: OSB’ler odaklardan biri, endüstriyel ekipman satılan firmaların elemanlarına eğitim veriliyor. Müşterilerin değişik kategorilere göre davranış biçimleri dikkate alınarak, enerji tasarrufuna yönelik gelişmelerde bir üst basamağa çıkmalarını sağlayıcı bilgi desteği sağlanıyor.  

Sektörümüzün eksikliği; ABD’de CAGI, diğeri Almanya’da VDMA enstitüleri gibi, bağımsız enstitülerin bulunmaması, performans ve kalite kriterlerinin netleştirip, denetlenmemesi olarak görülüyor. Dünyada, müşteri ihtiyacını karşılamak için hazır bilgi paylaşan merkezler enstitüler; müşterinin işini kolaylaştırıyorlar.

Fiyat-odaklı rekabet belası

Bizim gibi ülkelerde ehliyet ve liyakati olmayan çantacı dediğimiz mekanizmalarla nasıl başa çıkabildiklerini sorduğumda, Nuri Köse gülüyor… Anlıyorum, “ Gözlerime bak ne demek istediğimi anlarsınız” demek istiyor.

Kompresör üretiminde teşvik sistemleri konusunda bir yakınma yok. Sektöre gelişi güzel yapılan girişler, diğer üretim alanları gibi endüstriyel ekipman üretiminde de sorun. Fiyat-odaklı rekabet ülkenin genel gelirini olumsuz etkileyen alanlardan biri ve önemlisi.

Dönüp dolaşıp endüstriyel ekipmanlar üretim alanında nasıl bir yol ve yöntem izlememiz gerektiğini soruyorum deneyimli yönetici Köse’ye. Somut örneklerle değişik olaylar ve olguları sıralıyor.  Köse’nin anlattığından çok benim anladıklarım şöyle:

Ülkemiz bütün imalat sektöründe olduğu gibi, endüstriyel ekipman üretiminde de kısa dönemli bakışın bir an önce aşılması gerekiyor. Ar-Ge, tasarım ve inovasyon odaklı, ilk yatırım maliyeti kadar işletme dönemi maliyetlerini de düşüren bir anlayışı içselleştirmeli.

Müşteriyi merkez alan bir anlama ve anlamlandırma yolu izleyen başarılı oluyor. Konuyu sadece ticaret odaklı değil, gelişmenin, ilerlemenin, zenginliğin ve refahın aracı olarak bakmak gerekiyor.

İklim değişikliği ve yeşil mutabakat bir fırsat olarak algılanmalı ve değerlendirilmeli. Bir yandan enerji tasarrufu sağlayan öte yandan karbon ayak izini azaltan yeni bir gelişmenin ortağı, önderi olmalıyız.

İnsanımızın çalışkanlığı, özverisi, sahiplenmesi ve uyumu gerçekten takdire değer. İyi mühendis olma yanında bu sosyal beceriler de küresel rekabette bizi bir basamak yukarı çıkarabilecek. Ülkemizin demografik fırsatlarını iyi değerlendirmeliyiz.

Yeni bir dünya kuruluyor; ülkemiz de dünyada değer zincirinde doğru konumlanmalı. Dijital dünyada insanımızın genetik avantajlarını iyi değerlendirmeliyiz. Doğru yatırım, etkin işletme ve rekabet gücü yaratma rehberimiz olmalı. 

Neyapmalı? İşlerimizi nasıl yönetmeliyiz?

Sürdürülebilir verimlilik üzerine odaklanmalıyız

Kısa dönemli değil, uzun soluklu gelişme odağından bakmalıyız.

Müşteri ihtiyacını karşılamak için işe sahada ölçümlerle başlamalı ve müşterimiz ile birlikte sorunlara çözümler üretmeliyiz.

Saha çalışmasında şeytanın ayrıntıda saklandığını bilerek, müşterinin “mikro koşullarını” dikkate alan çözümler üretmeliyiz.

İhtiyaç-odaklı, ölçüme dayalı sayısal veri, ikna etmeyi sağlayan görsel ve tam ve doğru anlatan kavramsal anlatıma özen göstermeliyiz.

Teknolojiyi sürekli geliştirerek, müşterinin işini kolaylaştırmalı; kazancını artırmalıyız.

Analitik düşünce bir kültür sorunudur da. O nedenle, eğitim sisteminden diğer sistemlere uzanan bütün alanlarda analitik düşüncenin geliştirilmesine yatırım yapmalıyız.

İç ve dış iletişim kanallarını açık tutmalı, değer yaratma zincirindeki konumumuzu sürekli ayarlamalıyız.

Fırsat ve tehlikeleri erken fark ederek alternatif tepkileri planlamalı ve uygulamaya sokmalıyız.