G20: Yenilenebilir enerji üç kat, enerji verimliliği iki kat artacak

Hindistan G20 Dönem Başkanlığı’nda yayınlanan G20 Liderler Zirvesi Deklarasyonu’nda; yenilenebilir enerjinin üç katına, enerji verimliliğinin iki katına çıkarılması, çok uluslu kalkınma bankalarının reformuna duyulan ihtiyaç ve kalkınmaya yönelik trilyonlarca dolarlık fonun kilidini açmak için borçların yeniden yapılandırılması konularında mutabakat sağlandı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
G20: Yenilenebilir enerji üç kat, enerji verimliliği iki kat artacak

Didem ERYAR ÜNLÜ

27 ülkeden oluşan AB, şimdiye kadar G20 içerisinde birlik olarak yer alan tek üyeydi. Şimdi Afrika Birliği de, G20 üyesi oluyor. 1963 yılında kurulan Afrika Birliği, kıtadaki uluslararası alanda tanınan tüm ülkeleri temsil ediyor ve 55 üyesi bulunuyor. Dünyanın en genç ve hızlı büyüyen nüfusuna sahip olan AfB ülkelerinde şu an 1,3 milyar olan nüfusun 2050 yılına kadar 2,5 milyara ulaşması bekleniyor. AB nüfusu ise 450 milyon dolayında.

Afrika Birliği’nin G20’ye dahil edilmesi iklim mücadelesi açısından çok önemli. İklim krizinin en ön saflarında yer alan ülkelerin varlığı, G20'nin iklim krizine verdiği tepkinin kalitesini ve aciliyetini artırmak için şüphesiz bir ivme sağlayacak.

Hindistan G20 Dönem Başkanlığı’nda yayınlanan G20 Liderler Zirvesi Deklarasyonu’nda; yenilenebilir enerjinin üç katına, enerji verimliliğinin iki katına çıkarılması, çok uluslu kalkınma bankalarının reformuna duyulan ihtiyaç ve kalkınmaya yönelik trilyonlarca dolarlık fonun kilidini açmak için borçların yeniden yapılandırılması konularında mutabakat sağlandı. Gelişmekte olan ülkeler için 4 trilyon dolarlık finansman ihtiyacının harekete geçirilmesi kabul edildi. Fakat; ne yazık ki deklarasyonda, COP28’de başarılı bir sonuca ulaşılması için kilit bir konu olan fosil yakıtların aşamalı olarak azaltılması konusuna değinilmiyor.

Fosil yakıtlardan çıkışa dair bir söz yok

Global Citizens AB ve G20 Savunuculuk ve Finansman Kıdemli Direktörü Friederike Roder’in yorumları, G20 kararlarının yine yetersiz kaldığını ifade eder nitelikte: “G20’nin fosil yakıtların olmadığı bir geleceğe giden yolu göstermesi gerekiyordu. IPCC’nin, emisyonların 2030 yılına kadar yüzde 43 oranında azaltılmasına ilişkin sonuçlarını kabul etmekle birlikte, sadece kömürün değil tüm fosil yakıtların kullanımdan kaldırılmasına ilişkin hiçbir şey söylenmedi. Bu, dünyaya, özellikle de en yoksul ve en kırılgan ülke ve nüfuslara yönelik korkunç bir sinyal. Küresel mali reform, özellikle en yoksul ve en kırılgan ülkeler başta olmak üzere iklim kriziyle mücadeleye daha fazla finansman sağlanması açısından hayati önem taşıyor. Ancak ilerleme çok yavaş.”

Zengin ülkeler sorumluluğun ağırlığını taşımalı

“G20’nin yenilenebilir enerjiyi üç katına çıkarma taahhüdü tarihi bir adım, iklim krizine karşı savaşımızda bir umut ışığı” diyen 350.org Politika ve Kampanyalar Yardımcı Direktörü Andreas Sieber ise “Yenilenebilir enerjinin 2030 yılına kadar üç katına çıkarılması, küresel ısınmayı 1.5 derecede tutma yolunda bizi yeniden ilerletebilir. Ancak henüz kutlama yapmayalım. Özellikle zengin ülkeler sorumluluğun ağırlığını taşımalı ve 2030 yılına kadar yenilenebilir enerjiyi üç katına çıkarma taahhüdünü yerine getirmek için finansman sağlamalı” yorumlarını yapıyor.

E3G’den Madhura Joshi de yenilenebilir enerji kaynaklarının artırılmasının, fosil yakıtların aşamalı olarak azaltılmasıyla mümkün olduğuna dikkat çekiyor. Pahalı ve kanıtlanmamış azaltım teknolojileri hakkında çok fazla konuşulduğunu ifade eden Joshi, bunun iklim eylemini geciktirmek için bir bahane olarak kullanılamayacağını söylüyor.

2022’de fosile 1.4 trilyon dolar sübvansiyon sağlandı

Uluslararası Sürdürülebilir Kalkınma Enstitüsü (IISD) Kıdemli Politika Danışmanı Shuti Sharma, geçtiğimiz 15 yıl boyunca G20 liderlerinin fosil yakıt sübvansiyonlarının reforme edilmesi konusundaki kararlılıklarını sürekli olarak yinelediklerini, ancak şeffafl ık, zaman çizelgesi ve sübvansiyonların azaltılması konularında somut bir ilerleme sağlayamadığını belirtiyor. Sharma’nın yorumları şöyle: “G20 üyesi ülkelerin 2022 yılında fosil yakıtları desteklemek için 1.4 trilyon dolar tutarında eşi benzeri görülmemiş bir kamu fonu ayırması, bu sektöre hala önemli miktarda mali kaynak aktarıldığının altını çiziyor. Fosil yakıt sübvansiyonlarının aşamalı olarak kaldırılmasına yönelik gelişmiş ülkeler için 2025 ve gelişmekte olan ekonomiler için 2030 gibi iyi tanımlanmış bir son tarihin bulunmaması, G20’nin bu desteği aşamalı olarak kaldırmaya yönelik 2009 taahhüdünü yerine getirme konusundaki hesap verebilirliğini azaltıyor.”

G20’nin iklim hedefleri

1-YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI VE ENERJİ VERİMLİLİĞİ

Metinde G20’nin “Mevcut politikalar ve hedefler yoluyla yenilenebilir enerji kapasitesinin küresel olarak üç katına çıkarılmasına yönelik tüm çabaları takip ve teşvik edeceği, aynı zamanda azaltma ve uzaklaştırma teknolojileri de dâhil olmak üzere diğer sıfır ve düşük emisyon teknolojilerine de benzer bir isteklilik göstereceği” belirtiliyor. G20, “2030 yılına kadar enerji verimliliği iyileştirme oranının iki katına çıkarılması için gönüllü eylem planlarını” destekliyor.

2-IPCC VE İKLİM BİLİMİ

Metin, iklim bilimini kabul ediyor ve son IPCC AR6 sentez raporuna ve 1.5 dereceyi karşılama ihtiyacına ve “sera gazı emisyonlarının 2030 yılına kadar 2019 seviyelerine göre yüzde 43 oranında hızlı bir şekilde azaltılması ve 2020-2025 yılları arasında pik emisyona ulaşılmasına” atıfta bulunuyor.

3-FOSİL YAKITLAR

Fosil yakıt kelimesi, fosil yakıt sübvansiyonlarına yönelik reformlar bağlamında sadece bir kez geçiyor. Metin, ulusal koşullara uygun olarak ve adil geçişe yönelik destek ihtiyacını kabul ederek, karbonu tutulmayan kömür enerjisinin aşamalı olarak azaltılmasına dikkat çekiliyor.

4-FİNANS

Gelişmekte olan ülkelerin temiz ve sürdürülebilir teknoloji kullanmasını teşvik etmek üzere düşük maliyetli finansmanı kolaylaştırmak için çalışmayı taahhüt eden G20 ülkeleri, yıllık 4 trilyon dolarlık finansman ihtiyacına dikkat çekiyor. Bildiride, gelişmekte olan ülkelerin özellikle emisyon hedeflerine ulaşmaları için 2030 yılına kadar 5,8-5,9 trilyon dolarlık yatırım ihtiyacına dikkat çekiliyor.

100 milyar dolar: 2010 yılında belirlenen 100 milyar dolarlık hedefe ilk kez 2023 yılında ulaşılacağı vurgulanıyor.

Kayıp ve zarar: COP27 tavsiyelerini desteklerken, COP 28’de Kayıp ve Zarar fonunun faaliyete geçmesini bekliyor.

Adaptasyon: Glasgow İklim Paktı'na uygun olarak, tarafları uyum finansmanına yönelik kolektif hükümlerini iki katına çıkarma sözlerini yerine getirmeye çağırıyor.

Afetlere dirençli bir gelecek için Türkiye’nin atması gereken 10 adım

Bugün yapacağımız her seçim, havamızın, suyumuzun, toprağımızın kaderini de belirleyecek. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) daha güçlü, sağlıklı ve afetlere dirençli bir Türkiye için atılması gereken öncelikli 10 adımı şöyle sıralıyor:

1-İklim kriziyle mücadele için sera gazı emisyonlarının bugünden itibaren 2030’a kadar en az yüzde 35 oranında azaltılması.

2-Orman alanlarında maden, turizm, yapılaşma gibi amaç dışı alan tahsisine ve aşırı ağaç kesimine son verilmesi.

3-Kara, deniz ve tatlısu ekosistemlerinde korunan alanlarımızın 2030’a kadar yüzde 30’a çıkarılması.

4-Tüm kıyılarımızda gırgır avcılığı için avlanma derinliğinin minimum 50 metreye çıkarılması ve balıkların göç yolu İstanbul Boğazı’nın 2025’e kadar gırgır balıkçılığına tamamen kapatılması.

5-Doğa ve insanın sağlığı, çiftçinin refahı için 2030’a kadar tarım alanlarının en az yüzde 25’inde onarıcı tarım yapılması.

6-Kuraklık ve iklim krizi ile mücadelede su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı için Su Kanunu taslağının bir an önce yasalaşması.

7-2030’a kadar doğaya karışan plastiğin sıfırlanması.

8-Doğanın ve çevrenin korunması ile ilgili yasal düzenlemelerin etkin uygulanması, denetimlerin sıkılaştırılarak ihlallere sıfır tolerans gösterilmesi.

9-Tüm süreçlerin, katılımcı, şeffaf, özellikle dezavantajlı grupları kapsayacak şekilde yürütülmesi ve değişimden etkilenecek tüm kesimlerin mağduriyetlerini giderecek adil dönüşümün gözetilmesi.

10-Üretime yönelik tüm teşvik ve fonların; temiz üretimi, doğa dostu teknolojileri ve karbonsuzlaşmayı destekleyecek şekilde, sürdürülebilir ve döngüsel üretime yönlendirilmesi.