Van’da bir hayal gerçek oluyor: Tariria Kültür-Sanat-Gastronomi Projesi

“Tariria ile bağlı olduğumuz topraklara iz bırakacak bir projeye imza atmak için harekete geçtik. Bu coğrafyanın insanlarını, yemeklerini, kültürünü ve sanatını dünyaya anlatmak üzere yola çıkarken Kral Menua ve Tariria’nın hikâyesinden ilham aldık.”

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Van’da bir hayal gerçek oluyor: Tariria Kültür-Sanat-Gastronomi Projesi

Tariria’yı duydunuz mu? Van Gölü’nün kıyısında, Süphan Dağı’nın karşısında, Akdamar Adası’na çok yakın… Urartular’dan ilham alanların coğrafyasında. Urartu Krallığı, M.Ö. 840-590 yılları arasında, Van gölü çevresinde kurulmuş̧ bir devlet. Rivayete göre, Anadolu ve dünya su mühendisliğinin harikalarından biri olarak gösterilen 51 km uzunluğundaki Menua Sulama Kanalı, Urartu Kralı Menua tarafından kimi görüşlere göre kızı, kimi görüşlere ise âşık olduğu karısı Tariria için yaptırılmış.

Menua Kanalı’nın bir başka ilginç özelliği de birçok noktasında Menua adının geçtiği yazıtların bulunması. Menua Kanalı’na halk arasında “Şamram Kanalı” da deniliyor. Kanal, 700-800 yılları arasında Urartu Krallığı’nın tatlı su ihtiyacını karşılamak ve Van Ovası’nı sulamak amacıyla kullanılmış. Çağlar boyunca adını değiştirmeden varlığını sürdüren Şamram (Menua) Kanalı, "Edremit Van’a bakar / içinden Şamram akar" dizeleriyle de yaşamaya devam ediyor. Bazı bölümleri hâlâ faaliyette olan su kanalının çevresi ise Tariria için yapay teraslar oluşturularak asma bahçeleriyle donatılmış. Kral Menua, kanalın etrafındaki bahçeleri tasarlarken Dünyanın Yedi Harikası’ndan biri olarak sayılan Bâbil’in Asma Bahçeleri’nden esinlenmiş. Bu efsane ile günümüze kadar gelen Tariria bugün, yakınlarda tamamlanacak bir proje ile bir kültür-sanat-gastronomi merkezine adını veriyor.

İz bırakacak proje

Proje şöyle anlatılıyor:

“Biz Tariria’da, bağlı olduğumuz bu topraklara iz bırakacak bir projeye imza atmak için harekete geçtik. Bu coğrafyanın insanlarını, yemeklerini, kültürünü ve sanatını dünyaya anlatmak üzere yola çıkarken Van Gölü’nün kıyısında geçen Kral Menua ve Tariria’nın asırlar önceki hikâyesinden ilham aldık. Tariria, kültür-sanat-gastronomi projesi olarak bölgeyi ulusal ve uluslararası turizm destinasyonu kılmayı hedefledik. Yerel kalkınma misyonuyla oluşturduğumuz ve yereldeki etkileşime önem veren; eğitim ve sosyal sorumluluk projeleri sunarak kapsayıcılık ve sürdürülebilirliği esas alan bir proje yaratmayı başardık.”

Homage Hospitality çatısı altında geliştirilen Tariria Proje Alanı, Edremit’te tarihi kanalın bulunduğu, “uğurla ayak basılan yer” anlamına gelen Kadembastı mevkiinde. Burada, sanattan mimariye geniş bir yelpazenin bir araya geldiği hibrit bir proje olarak birçok farklı konuya ev sahipliği yapmak amaçlanıyor. Van’ı bir çekim merkezi haline getirmek, Van Gölü ve çevresinin popüler bir turizm destinasyonu olmasına katkı sağlamak da hedefler arasında…

Doğduğu toprakları unutmadı

Tariria’yı bir “tersine göç” modeli olarak da değerlendirebiliriz. Projenin kurucu ortağı olan Bekir Kaya uzun yıllar İngiltere’de yaşamış ve çalışmış. 20 yıl sonra babasının rahatsızlığı nedeniyle doğup büyüdüğü topraklara dönmüş, onun vefatı sonrasında baba yadigârı topraklarda Tariria hayalini gerçekleştirmeye karar vermişti.

Yaklaşık 10 milyon dolarlık yatırım bütçesi bulunan bu çok yönlü projeyi, Bekir Bey’den uzun süredir dinliyordum. Anlattıkları, projenin amacı daha Tariria’yı görmeden beni çok etkilemişti. İlkbahar’la birlikte hayata geçirilmesi planlanan projenin bitmeden önceki halini de görmek, kış aylarında o harika Van manzaraları eşliğinde yaşamak istiyordum. Geçtiğimiz günlerde, karların yağmadığı, ama dağlarının ve gölgelik alanlarının hâlâ bembeyaz olduğu soğuk iki gün boyunca Van’ı ziyaret etme fırsatı buldum.

Tariria, ödüllü mimar Kay Ngee Tan’ın mimari tasarımıyla hayata geçirilmişti, tamamen camla kaplı ve kolonsuz çelik yapısı ile minimal bir bina yükseliyordu. Bu etkileyici yapı bence, birçok mimari ödüle aday olup kazanabilecek değerde bir projenin ürünüydü. Ve çevreye duyarlı bir yaklaşımla bir tane bile ağaç kesilmeden inşa edilmişti.

Bekir Kaya (solda) ve mimar Kay Ngee Tan

Akademi kurulacak

Homage Academy buradaki Gastronomı̇ ve Servı̇s Sanatları Akademı̇sı̇’nde Van’ın enerjisi ve gençliğiyle buluşan bir deneyim hedefliyordu. Akademinin yalnızca bir eğittim yeri olmasının ötesinde, aynı zamanda bir lezzet yolculuğunun başlangıcı olması planlanıyordu.
Bekir Kaya, bu çok yönlü projeyle yöre gençlerine gastronomi eğitimi alma fırsatı sunacaklarını, bir yıl içerisinde en iyi işveren olma hedefiyle bölge halkına istihdam sağlamayı planladıklarını söylüyordu. Projeyle bölgede yapılacak ilklere imza atacaklarına dikkat çeken Kaya, Tariria’nın ziyaretçilerine bölgenin gastronomik unsurlarını muhteşem manzaranın eşliğinde deneyimleme şansı verdiğini de vurguluyordu. Aynı zamanda Van’a modern sanatı taşıyacak olan Tariria ile bir kültür merkezi gibi konumlandırıldığından bölgenin kültürel dokusuna değer katmak hedefleniyordu.

Tariria’nın çevresel sürdürülebilirlik ilkelerinin temelini sıfır karbon hedefi ve enerji verimliliği odaklı yaklaşımı oluşturuyordu. Bunun kilit unsuru ise projenin enerji ihtiyacını karşılamak üzere tasarlanan güneş enerjisi tarlasıydı. Tariria’nın tükettiğinin iki katı yenilenebilir enerji üretebilme kapasitesine sahip olan güneş enerjisi tarlası ile yaklaşık 7-8 ay içerisinde merkezin tüm ihtiyacının sürdürülebilir enerjiden sağlanması planlanıyordu.

Geleneksel ve yöresel

Tariria ile bölgenin doğasının ve mutfağına ait geleneklerinin de korunmasına odaklanılıyordu. Van mutfağının temel taşları olan ürünleri yaşatmayı ilke edinen Tariria’da Van ve çevresinde, geleneksel ve yerel yemek ve yeme biçimlerini teşvik eden Slow Food’a bağlı bir convivium (yerel topluluk) oluşturulması hedefleniyordu. Yerel üreticilerden gastronomi tutkunlarına birçok kesimin üye olacağı bu Slow Food birliği ile hem geleneksel gıdaların kullanımının yaygınlaştırılması hem de Tariria mutfağının ürünlerinin Van’da yetiştirilen ürünlerden elde edilmesi amaçlanıyordu. Bu bağlamda bir yıldır Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı ve bölgenin kadın kooperatifleri ile sürekli iletişim halindeydiler. Lokomotif görevi üstlenerek bölgenin yerel ekosistemlerinin ve yerel üreticilerinin korunması konusunda aktif rol oynamayı planlıyorlardı...

Kaybolmaya yüz tutanlar

Tariria’da aynı zamanda Van’da kaybolmaya yüz tutmuş, Erciş karası üzümü, yerel kavun ve ceviz çeşitleri gibi bağ, bahçe, meyve ve sebze değerlerinin korunması; Van’ın eşsiz doğasından beslenen Norduz koyunu gibi türlerin yaşatılması; dağlardan ot toplama kültürünün eseri, benzersiz lezzetiyle Van otlu peyniri, yemyeşil çayırların bahar çiçeklerinin tadını toplayan Van balı ve Van Gölü’ne özgü inci kefali gibi yöresel gastronomi değerlerinin tanıtılması konusunda çalışmalar yürütülecekti.

Tariria binası amacına uygun dizayn edilebilen dört bölümden oluşuyor. Mekânın Giriş Salonu, 120-150 kişi kapasitesi olan lounge, restaurant, cafe bistro ve fuaye olarak hizmet verebilecek çok amaçlı bir alan. Yapının ana etkinlik salonuna geçiş yapılan bu bölüm, konsept ve amaca uygun olarak farklı biçimde kurgulanabiliyor. Tariria’nın Ana Salonu ise 750-800 kişiyi ağırlayacak şekilde akustiğe uygun olarak tasarlanmış. Zemin kat ve asma katları dahil olmak üzere bu salon, çok amaçlı etkinliklere ev sahipliği yapacak donanıma sahip. Yapının diğer bir bölümü olan Menua Resturant, Van Gölü ve Süphan Dağı manzarası eşliğinde Van ve çevresinin yöresel yemek kültürünü yansıtan gastronomi deneyimleriyle hizmet veriyor. Restoranın Operasyon Direktörü Özgür Boz ve Executive Chef Okan Okur tarafından yönetilen mutfağı bölgenin yerel reçetelerini modern bir yaklaşımla harmanlayarak misafirlere lezzet şölenleri yaşatmayı hedefliyor. Ana restoran salonu 60 kişilik kapasitesiyle özel organizasyonlar için ideal bir ortam sunarken açık mutfağın bulunduğu salonda Şef Masası, deneysel lezzetler ile 20 kişiye servis sağlayabiliyor.

İlk menüyü tattım

Okan Şef’in bu hedeflerle Tariria’da hazırladığı ilk menüyü tadan birkaç kişiden biri olduğumu da söylemeli ve yerel ürünlerle harmanlanan içeriğini de yazmalıyım:

Akşam Yemeği: Ayranaşı Çorba (Aşurelik buğday, nane, yumurta, un, tuz, karabiber, corin otu, kreng otu, süzme yoğurt; Süphandağ Salata (Kuru domates, soğan, nar, nane, taze soğan, maydanoz, ceviz, zeytinyağı, nar eksisi, sumak); İçli Köfte (Dana kıyma, ceviz, bulgur, tereyağı, acı toz biber, soğan, salça, maydanoz, sarımsak, tuz, karabiber; Kuzu Tandır (Kuzu kol, baby havuç, sarımsak, soğan, defne yaprağı, kereviz, patates, baby patlıcan; Cevizli Baklava (ceviz, dondurma)…

Öğle Yemeği: Virik Çorba (Nohut, bulgur, tereyağı, domates salça, reyhan, tuz, karabiber, kemikli kuzu eti; Pancar Carpaccio (Pancar, krema, Van otlu peynir, ıspanak, kuru domates, ceviz; Fındık Lahmacun (Dana kıyma, domates, soğan, sarımsak, maydanoz, isot, tuz, karabiber; Bohça Krep (Ispanak, corin, kereng, krema, Van otlu peynir, domates, maydanoz, karık otu, un, yumurta, süt, maydanoz); Keledoş (Kuzu kemikli et, tereyağı, acı toz biber, sarımsak, beyaz pancar otu, kurut peyniri, buğday nohut, tuz, karabiber; Yumuşan Meyveli Panna Cotta (Süt, krema, jelatin, vanilya çubuk, nane, çilek, yumuşan meyvesi).

Fatih Akerdem ile Tariria endemik bitkileri kokteyl tadımının da olduğu programda Van Müzesi’ni, eski Van şehrini, Van Kedi Müzesi’ni, Akdamar Adası’nı da ziyaret ettim. Beni her zaman etkileyen Van’dan ve yerinde görüp incelediğim Tariria Projesi’nden çok güzel anılarla ayrıldım.