"İsrail'de ekonomi büyümeye geçiyor yüksek potansiyel sunuyor"

Ülkedeki politik istikrarsızlığın sona ermesi ve yeni hükümetin kurulmasının ekonominin büyüme hızı ve talep artışına olumlu yansımasının beklendiği İsrail'in, bu anlamda da demir-çelik ve demir dışı metal sektörü için büyük potansiyel barındırdığı belirtiliyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
"İsrail'de ekonomi büyümeye geçiyor yüksek potansiyel sunuyor"

Geçen yıl Türkiye’nin metal ve metal ürünleri ihracatı yüzde 7,2 gerileme ile 22 milyar dolar oldu. Bunun 13 milyar 857 milyon dolarını ihracatı yüzde 10,6 azalan çelik, 8 milyar 122 milyon dolarını binde 5 artan demir ve demir dışı metallerin ihracatı oluşturdu.

Sektördeki payı giderek artan Akdeniz İhracatçı Birlikleri’ne bağlı firmalar tarafından yapılan ihracat ise demir ve demir dışı metallerde yüzde 23 artışla 606 milyon dolar, çelikte yüzde 0,9 azalış ile 1 milyar 872 milyon dolar oldu. Akdenizli firmaların 2019’da artan bu performansında yüzde 33 artışla 178 milyon dolar olan Irak, yüzde 30’luk artışla 171 milyon dolar olan İsrail ve yüzde 22’lik artışla 167 milyon dolara çıkan Mısır ihracatının önemli bir payı var.
Türkiye genelinde metal ürünleri ihracatında Avrupa ülkeleri ilk sıralarda yer alırken AKİB bünyesinde Orta Doğu ülkelerinin daha fazla ağırlık kazandığı görülüyor. Orta Doğu ülkeleri arasında ise İsrail, son yıllardaki performans dikkate alındığında bir adım öne çıkıyor.

Türkiye’nin 3’üncü, AKİB bünyesindeki firmaların ise 2’nci büyük pazarı

İsrail son on yılda yüzde 4 ortalama ile büyüyen 390 milyar dolarlık bir ekonomiye sahip. Zaman zaman daha yüksek oranlara ulaşmakla birlikte GSYİH’nin yaklaşık yüzde 5’ini inşaat sektörü oluşturuyor. 2019 yılında 58,5 milyar dolar ihracatı, 76,5 milyar dolar ithalatı olan İsrail’in demir, çelik, alüminyum ve diğer metallerdeki ithalat tutarı ise 4 milyar dolar civarında.

Türkiye’nin İsrail’e bu ürün grubundaki toplam ihracatı 2019’da yüzde 6,5 artışla 1,1 milyar doları aştı. AKİB bünyesindeki firmaların metal ürünleri ihracatı ise 2019’da yüzde 30’un üzerinde artışla 171 milyon doları geçti. İsrail Türkiye’nin 3’üncü, AKİB bünyesindeki firmaların ise 2’nci büyük pazarı konumunda. Akdeniz Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçı Birliği üyeleri, kendi sektörlerinde İsrail’in ithalatının yaklaşık yüzde 4’ünü karşılıyor. Bu rakamlar azımsanamayacak oranda olmakla birlikte daha büyük oranlara erişmesi anlamında da hala büyük potansiyel taşıyor.

620 milyon dolar ile İsrail’in en büyük demir-çelik tedarikçisi

Türkiye İsrail, 2019 yılında toplam 1,6 milyar dolarlık demir-çelik ithalatının yüzde 39’unu Türkiye’den gerçekleştirdi. Yani Türkiye 620 milyon dolar ile İsrail’in en büyük demir-çelik tedarikçisi. Ardından gelen Çin, 212 milyon dolar ile İsrail’in ithalatının yüzde 13’ünü karşılıyor. 2015’te 277 milyon dolar olan ithalat 2019’da 620 milyona ulaştı. Son 4 yılda İsrail’in Türkiye’den yaptığı demir-çelik ithalatında yıllık ortalama yüzde 27 artış var. Türkiye’nin bu üründe yıllık ortalama ihracatı son 4 yılda yüzde 16 artarken İsrail’e ihracatının yüzde 27 artmış olması dikkat çekici. İsrail’in bu üründeki ithalatı son 4 yılda ortalama yüzde 9 artarken, Türkiye’nin bunun 3 katı performans göstermiş olması da önemli.

İsrail’in demir ve çelikten eşya ithalatı 2019’da 1 milyar 120 milyon doların biraz üzerindeydi. İthalatın dörtte birden fazlasını Çin’den gerçekleştiren İsrail’in bu ürün grubundaki ithalatında Türkiye’nin payı yüzde 15,2. İsrail’in son 4 yılda demir ve çelikten eşya ithalatı ortalama yüzde 10 artarken, Türkiye’den ithalatı yüzde 25 arttı. Dolayısıyla bu ürün grubundaki payımız da artma eğiliminde. Kalan metal ürünleri ithalatı içinde ilk sırada alüminyum geliyor. Geçen yıl 643 milyon dolar alüminyum ithalatı yapan İsrail, bunun 180 milyon dolarlık kısmını Çin’den alıyor. Onu izleyen ABD ve Rusya’nın ardından Türkiye dördüncü tedarikçi ve 52 milyon dolarlık ihracat yapıyor. Bu üründe de Rusya ve Türkiye’nin son yıllarda pazar payını artırma eğilimi göze çarpıyor ancak pazar payımızın hala yüzde 8 olması hala yüksek potansiyel olduğunu gösteriyor.

Salgın etkisi metal ürünleri ithalatında da görüldü

2020’nin ilk beş ayında Türkiye’nin çelik ihracatında yüzde 22,9, diğer metal ürünleri ihracatında yüzde 13,2’lik bir gerileme söz konusu. Akdeniz İhracatçı Birlikleri bünyesinde çelikte gerileme yüzde 35,2 olurken diğer metal ürünleri ihracatında yüzde 12,5’lik düşüş gözlemleniyor.

Metaller, ihracatı fiyat gelişmelerine çok duyarlı olan bir ürün grubu. Yani fiyat dalgalanmaları anında ihracat rakamlarına yansıyor. Bu yıl özellikle çelik ihracatındaki düşüşte bu etkiyi net olarak görebiliyoruz. Henüz salgın etkileri hissedilmeye başlamadan önce bazı emtia fiyatlarında yılın başında gerilemeler başlamıştı. Ocak sonunda bu gerileme tüm hammaddelere yayılmaya başladı. Demir fiyatlarında gerileme biraz daha sınırlı kalırken, çelik fiyatlarında yüzde 15’e ulaşan düşüş yaşandı.
Koronavirüsün dünya genelinde sanayi üretimi ve ticareti yavaşlatmasıyla Dünya Çelik Birliği 2020 yıl genelinde çelik talebinde yüzde 6,4 gerileme beklentisini paylaştı. Gelişmiş ülkelerdeki çelik talebinin yıl genelinde yüzde 17,1, Çin dışındaki gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 11,6 daralacağı öngörülüyor.

Yeni hükümetin kurulması, talep artışını olumlu etkileyebilir

Hastalığın ve bunun gerektirdiği önlemlerin en çok etkilediği sektörler arasında otomotiv ve inşaat geliyor. Bu anlamda çelik başta olmak üzere Türkiye’nin Avrupa’ya metal ürünleri ihracatının baskı altında kalması öngörülüyor. Irak, Mısır, İsrail ve diğer Orta Doğu ülkelerindeki talep ise sanayiden çok inşaata dönük. Ancak bu coğrafyadaki sorun, petrol fiyatlarındaki gerilemenin ülkelerin yatırımlarını olumsuz etkilemesi nedeniyle ithalatın azalıyor olması. İsrail ise ekonomisi doğal kaynaklara bağımlı olmadığı için bölgede ayrı bir kulvarda değerlendirilmeli.

Yakın zamanda 500 günden fazla süren politik istikrarsızlığı sona erdiren yeni hükümetin kurulması, önümüzdeki birkaç yılda ülke ekonomisinin büyüme hızını ve talep artışını olumlu etkileyebilir. Yeni hükümetin özellikle eğitim, sağlık ve altyapı alanında yatırımlara ağırlık vermesi bekleniyor. Salgın sonrası dönemde özellikle gelişmiş ülkelerin ithalat regülasyonlarında yeni standartların uygulamaya girme ihtimali beliriyor. İthalatçılar, tedarikçilerinin uyması gereken standartlar ve sahip olması gereken belgeler konusunda daha katı olacak. Yeni ve daha önce tecrübe edilmemiş ihracatçılar yerine, uzun süredir pazarda olan ihracatçılar tercih edilecek. Türkiye’deki ihracatçıların da bu trendleri iyi takip etmesi ve hali hazırda bulundukları pazarlarda kalıcılıklarını artırmaları gerekiyor.

"Türkiye ve İsrail tamamlayıcı iki ekonomi"

İsrail İstanbul Başkonsolosluğu Konsolosluk Şefi Ehud Moshe Eitam, iki ülke arasındaki ticaretin henüz potansiyeli yakalamaktan çok uzak olduğunu söyledi. Türkiye ve İsrail’in rakip değil, tamamlayıcı iki ekonomi olduğuna dikkat çeken Eitam DÜNYA’ya yaptığı açıklamada, “Bölgedeki politik istikrarsızlık göz önüne alındığında İsrail Türkiye’nin körfez ülkelerine ihracatında kapı görevi görüyor. 9 milyon nüfusu olan İsrail’in 100 milyar dolar tutarındaki toplam ithalatı Türkiye’nin ithalatının üçte birine denk geliyor. Türkiye’nin bu ithalattaki payıysa sadece yüzde 3. Bu oran Türkiye büyüklüğünde bir ülke için oldukça küçük” dedi. Eitam’a göre, Türk altpayı şirketleri İsrail’in büyük projelerinde önemli rol alabilir, İsrailli şirketler de de buradaki büyük projelere dahil olabilir. Ülkenin resmi havayolu şirketi El Al’ın Türkiye ile kargo uçuşlarını başlatmasını da değerlendiren Eitam “El Al’ın kararı iki ülke arasındaki ticaret hacminin büyümesinin bir yansıması. Karar Türk yetkililerle ortaklaşa olarak alındı” diye konuştu. Politik anlaşmazlıklara da değinen Eitam, Ankara’daki maslahatgüzarın mevkidaşıyla görüşmeleri sürdürdüğüne, ancak üst düzey politik toplantıların gerçekleşmediğine dikkat çekti.