"Adalete inancın olduğu ülkeler, dünyaya liderlik eder"

DÜNYA Gazetesi ile Daha İyi Yargı Derneği işbirliğiyle yapılan “Ekonomi ve Hukuk Buluşmaları” toplantısının yedincisi Hatay’da gerçekleşti. Türkiye ekonomisinin gelişmesi ve kalkınması ile hukuk sistemi arasındaki bağlantının ortaya konduğu toplantıda hukuk, ‘herkesin aynı tadı alabildiği bir su’ya benzetildi, Hatay’ın ciddi şekilde etkilendiği Suriyeli sığınmacılar sorunu da gündeme getirildi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
"Adalete inancın olduğu ülkeler, dünyaya liderlik eder"

Eray ŞEN

DÜNYA Gazetesi ve Daha İyi Yargı Derneği’nin birlikte düzenlediği “Ekonomi ve Hukuk Buluşmaları” toplantısı kapsamındaki Hatay toplantısı; iş ve hukuk dünyasından isimlerin katılımıyla yapıldı. Antakya EXPO Fuar Alanı’ndaki konferans salonunda düzenlenen toplantıda, iş dünyasının hukuktan beklentileri konuşuldu. Ulusal Güven ve Refah İçin A’dan Z’ye Türk Yargı Reformu konusunun anlatıldığı toplantıda, daha iyi bir yargı sisteminin, ekonomik gelişme ve ülke kalkınmasına yapacağı katkılar dile getirildi. Bir sınır ili olan Hatay’ın yakından hissettiği Suriyeli sığınmacılara da değinilen etkinlikte, sorunun çözümüne yönelik Göç ve Entegrasyon Bakanlığı kurulması önerildi.

DÜNYA Gazetesi Üst Yöneticisi Hakan Güldağ, Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Av. Mehmet Gün, Antakya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Hikmet Çinçin, Doğu Akdeniz Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (DASİFED) Başkanı Gülay Gül, Hatay Barosu Başkanı Cihat Açıkalın, Daha İyi Yargı Derneği Yönetim Kurulu Üyesi İş İnsanı Faruk Ekinci’nin yargı-ekonomi ilişkisini farklı pencerelerden ele aldığı etkinlikte; Daha İyi Yargı Derneği Genel Sekreteri Meral Tuğçe Özbilen de derneğin kuruluş amacı ve yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi.

“YARGIYI İYİLEŞTİRMEK ÜZERE YENİLİKÇİ ÇÖZÜMLER GELİŞTİRİYORUZ”

MERAL TUĞÇE ÖZBİLEN/ DAHA İYİ YARGI DERNEĞİ GENEL SEKRETERİ

Siyaseten tarafsız bir düşünce kuruluşu olan derneğimizin 100’ü aşkın üyesi var. Üyelerimiz mesleğinde ileri gelen hukukçular, akademisyenler, iş insanları ve fikir önderlerinden oluşuyor. Hukukun üstünlüğünü, yargıyı ilerletmek yoluyla çalışmalar yürütüyoruz. Çalışmalarımızın en kapsamlısı “Türkiye’nin Orta Demokrasi Sorunları ve Çözüm Yolu – Yargı, Hesapverirlik ve Temsilde Adalet” isimli kitabımız. TÜRKONFED’in önerisi üzerine Dernek Başkanımız Av. Mehmet Gün’ün üyelerimizin desteğiyle kaleme aldığı bu kitabı, İngilizce olarak da yayınladık. Yargıyı iyileştirmek üzere yenilikçi çözüm önerileri geliştirdik. Dokuz ana başlık altındaki bu önerilimizi de “A’dan Z’ye Türk Reformu” adıyla kitaplaştırdık.

“GÖÇ VE ENTEGRASYON BAKANLIĞI KURULMALI”

HİKMET ÇETİN/ATSO BAŞKANI

İş mahkemelerine konu olan işçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıklar, maalesef işçi lehine pozitif ayrımcılık yapılarak ele alınmakta. Bu kısmen de olsa haklılık taşır ama işverene karşı kantarın topuzu kaçmış durumda. İşveren, haklılığını ne kadar ispat etmeye çalışsa da yüzde 90-95 oranında haksız oluyor. Bu da yatırım ortamının düzeltilmesi gibi konularda haksız bir duruma sebebiyet veriyor. Bunun dışında Türkiye’nin gündemi olarak mülteciler konusuna değinmek istiyorum. Göç ve entegrasyonla ilgili hiçbir ciddi çalışma yok. Bütün siyasi partiler son günlerde bu konuda görüş beyan ediyor fakat maalesef ciddi bir planlama, çözüm önerileri yok, ç çok sığ şekilde tartışılıyor. Siyaset kurumu bu işe popüler yaklaşıyor, Türkiye’nin esen rüzgarına göre söylemler geliştiriyor. Hatay’da bir buçuk milyon nüfusumuz, 500 bin de Suriyeli göçmen bulunuyor. 10 yaşında göç etmiş bir Suriyeli şu anda 21 yaşında ve ciddi bir eğitim imkanına kavuşturulamamış, ne ana dili Arapça’yı öğrenebilmiş ne de Türkçe’yi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu işle yüzleşmek zorunda. Bu problem acilen tek çatı altında etüt edilmeli ve yönetilmeli. Göç ve Entegrasyon Bakanlığı kurmak zorunluluğumuz var.

“HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ OLSAYDI, BU EKONOMİK POLİTİKA DEVAM EDEBİLİR MİYDİ?”

FARUK EKİNCİ/DAHA İYİ YARGI DERNEĞİ YÖNETİM KURULU ÜYESİ

Ekonominin gücü, hukukun üstünlüğüne ve temelinde yargının bu görevi etkin olarak yerine getirip getirmediğine doğrudan bağlıdır. 2018’de döviz kurları aniden zıpladı, ekonominin finansmanında ani bir duruş oldu. O zaman başlayan sorunları çözmek için hala uğraşıyoruz. Eylül 2021’de 8 lira civarında olan döviz kuru bugün 16 liraya tırmanmış vaziyette. Paramız değerinin yarısını yitirdi. Türkiye’de evrensel kurallara aykırı olarak 2013 yılından beri ‘faiz neden, enflasyon sonuçtur’ politikası uygulanıyor. Bu politika, ekonomide yaşadığımız dibe çöküşün ana nedeni olduğu halde, hala uygulanmasına devam edilme nedeni anlaşılır gibi değil. Sorarım size; eğer ülkede hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı olsaydı, bu politika uygulanmaya devam edilebilir miydi?

“DÜNYANIN İLK 10 EKONOMİSİ ARASINA GİRMİŞ OLMAYI ÇOK ÖNEMSİYORUZ”

HAKAN GÜLDAĞ/DÜNYA GAZETESİ ÜST YÖNETİCİSİ

DÜNYA Gazetesi olarak ekonomik büyümeyi, gelişmeyi yakinen takip ediyoruz ve tarafsız, objektif haberlerle aktarmaya çalışıyoruz. Ama iş Türkiye’nin büyümesine, gelişmesine geldiği zaman, orada tarafsız değiliz, tabii ki Türkiye’nin büyümesinden yanayız. Türkiye’nin dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girmesi, bizi son derece ilgilendiriyor. Bir noktayı vurgulamakta fayda var; hukuk sadece ekonominin parçası değil, büyük bir toplumsal yapının parçası, biz gazete olarak daha ekonomiye odaklı bir yapıyız ama sonuç olarak şunu görüyoruz; ekonomik büyüme sonuç olarak bir hacim. Bizim asıl derdimiz, hedefimiz sadece ekonomik hacmi büyütmemiz, sayıların büyümesi değil, sadece kalkınma da değil. Temiz suya, güzel yollara ulaşmak, iyi telefon hizmeti almak, bütün bunlar önemli ama bize göre tek başına yeterli değil. Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmiş olmayı, kalkınmış olmayı çok önemsiyoruz ama dünya vatandaşlarına ‘nerede yaşamak istersin’ diye sorulduğunda, bu konuda da Türkiye’nin ilk 10 içerisine girdiği, Türkiye cevabının verildiği bir ülkede yaşamak istiyoruz.

“SAĞLAM BİR HUKUK SİSTEMİ YOKSA YATIRIMCI GELMEZ”

GÜLAY GÜL/DASİFED BAŞKANI

İş dünyasında en önemli sıkıntılardan birisi iş ahlakıdır. Hukuk ve adaletin olmadığı yerde ilk kaybolan iş ahlakıdır. Türkiye’de maalesef iş ahlakı yönünden çok ciddi deformasyonlar yaşanıyor. Bu da adaletin yeterince tesis edilmemesinden kaynaklanıyor. Ülkemizde aşılması gereken ciddi yargı sorunları var. Dünyada insanlar sistemi güvenir. Yatırımcı sisteme güveni hissedemeyince yatırıma girmiyor ve bu durum ekonomik büyümeyi zayıflatıyor. Sağlam bir hukuk sisteminin olmadığı yerde hiçbir yatırımcı güvenerek yatırım yapmaz. Yurt dışından gelen insanlar ilk etapta ülkenin hukuk yapısına bakar. Adil bir yargılama var mı, burada kazandığı paranın yurt dışına çıkışını sağlayabilecek mi, mallarına herhangi bir müsadere olacak mı, bütün bunlara dikkat eder. Yargıda en önemli sorunların başında yargılamaların uzunluğu geliyor. Benim şahsen 2014 yılında başlayan bir alacak davam, bugün halen devam ediyor. Bir alacak davasının 2022’ye kadar taşınmış olması o işletmeye büyük zarar verir.

“HUKUK SUYA BENZER; RENKSİZ, TATSIZ, KOKUSUZ OLMALI”

AV. CİHAT AÇIKALIN/HATAY BAROSU BAŞKANI

Ben hukuku suya benzetirim; renksiz, tatsız, kokusuz olmalıdır. Her içende aynı etkiyi uyandırmalıdır. Siz suya tatlandırıcılar, renklendiriciler eklerseniz, suyu su olmaktan çıkarırsınız. Temel problemimiz budur. Öncelikle doğru bir hukuk tarifinde buluşabilmeliyiz. Bunun yapabilmenin yolu da doğru yaşam tarifinden, önyargısız toplumdan geçer. Mülteci konusunu da sosyoloji üzerinden ele almak lazım. Bence Türkiye’de tek konuşmayan kesim sosyologlar. Eğer, sosyologlar sürece dahil olsaydı, siyasetçiler biraz frene basardı. Mülteci konusunda iktidarın da muhalefetin de kullandığı dili sağlıklı bulmuyorum. Mültecilerin de geldikleri ülkenin kurallarına uymama konusunda bir dirençleri var. Bu sorunun nedenine bakıldığında sadece savaştan kaçış değil, ekonomik nedenlerin de olduğunu görebiliyoruz. Dolayısıyla bu nedenlerin iyi araştırılıp çözüm yollarının ona göre bulunması lazım.

"ULUSAL GÜVEN VE REFAH İÇİN A’DAN Z’YE TÜRK YARGI REFORMU’NDA 9 ÖNERİMİZ VAR"

AV. MEHMET GÜN DAHA İYİ YARGI DERNEĞİ BAŞKANI

Ülkemiz, güneyindeki doğal kaynak zengini komşu ülkelerden güvenlik, ekonomi ve hukuk konularında fersah fersah ileridedir. Güneyimizdeki ülkelerden insanların ülkemize göç etmesinin temel sebebi işte bu önemli farklılıktır. Ülkemize gelen göçmenlerin önemli bir kısmının hayatları pahasına Avrupa ülkelerine gitmeye çalışması, aynı zamanda Türkiye’nin gitmesi gereken yöne de işaret etmektedir. Zira hukukun üstünlüğünü sağlayarak temel insan hak ve özgürlüklerini koruyup geliştiren, daha ileri yargıya, daha ileri demokrasiye sahip özgürlükçü ülkeler, hem uluslararası rekabette hem de halkın refahını artırmada hem de halkın güvenliğini sağlamakta diğerlerinden çok çok ilerideler. Hukukun üstünlüğü seviyesinin ve adalet inancının yüksek olduğu bu ülkeler eğitimde, bilimde, teknikte ve bunlara paralel olarak ekonomik ve askeri alanlarda açık ara önde gitmekte ve dünyaya liderlik etmekteler.

Gelişmiş bir yargının varlığı, çağdaşları ile aynı seviyelerde hizmet verebilmesi ile mümkün. Fakat, yargı, ülkemizde hukukun üstünlüğünü sağlamak için gerekli kapasiteye sahip değil. Derneğimiz Türk yargısının temel sorunlarına bu nitelikleri kazandırma gayesi ile 10 seneden fazla bir süredir çalışmaktadır. Bu süredeki birikimlerini dokuz ana başlıkta yenilikçi çözüm önerileri geliştirmiş, “A’dan Z’ye Türk Yargı Reformu” ismi ile kitap halinde yayınlayarak uluslararası alanda ve Türkiye’de tartışmaya açmıştır. Önerdiğimiz reformlar özetle şunlar:

  1. Hakimler Savcılar Kurulu’nu, toplumun tüm kesimlerini temsil eden, hiç bir kişi, grup veya koalisyonun etki edemeyeceği, tam bağımsız hale dönüştürerek, kaliteli yargı hizmeti üretimine odaklanan düzenleyici bir kurum olarak Adalet Yüksek Kurumu oluşturmak.
  2. Yargının idaresiyle ilgili her türlü karar ve işlemi etkin yargısal denetime açıp, bu amaçla yargı konularında uzmanlaşmış Adalet Yüksek Mahkemesi oluşturmak.
  3. Anayasa Mahkemesi’nin daire sayısını 3’e çıkarmak, üye sayısını 15’den 30’a yükseltmek, seç imlerini kamuoyunun katılımına açık şeffaf ve yargı denetime tabi tutarak kapasitesini artırmak ve siyaseten tarafsızlığını geliştirmek.
  4. Hukuk mesleklerinin her biri için, yönetimleri sadece meslek mensupları tarafından seçilen, tam bağımsız yargısal meslek kuruluşları oluşturmak.
  5. Yargı görevlerine kabul ve atamalarında tam liyakati sağlamak; yargı üst organlarına, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay üyeliklerine adaylık ve atamalarda kamuoyunu dahil ederek tam şeffaflığı, seçme ve atama kararlarını gerekçeli açık oya tabi tutup bütün aşamaları yargı denetimine tabi kılarak tam hesap verirliği sağlamak.
  6. Ahi geleneğinin özüne uygun olarak yeknesak hukuk meslekleri kariyer planı oluşturmak ve insan kaynaklarını ihtiyaca uygun olarak geliştirip liyakat esaslı olarak değerlendirmek.
  7. Yargı hizmet birimlerini, mahkemeleri ve insan kaynaklarını 26 kalkınma bölgesi bazında optimum şekilde dağıtmak, uzmanlıkları merkezlerde yoğunlaştırırken hizmeti halkın ayağına götürmek.
  8. Uyuşmazlıkları erken aşamada tespit ederek yargının iş yükünü önceden kestirmek, yargı kaynaklarını ileriye yönelik planlamak, modern uyuşmazlık yönetim usulleri ve dava öncesi dürüst ifşa ve ibraz kurallarıyla sulh ve uzlaşmayı teşvik etmek, davaları en geç üç-dört ay içinde sonlandırmak.
  9. Herkese karşı hukukun üstünlüğü için kamu görevlilerinin suçlarında idari amirlerinin ve kendi kuruluşlarının soruşturma izni vermesi şartını kaldırmak.