“Başka bir şekilde de iş yapmak mümkün”

Koç Üniversitesi Sosyal Etki Forumu (KUSİF) Yönetici Direktörü Dr. Gonca Ongan, "Türkiye'de farklı ve etkii örnek sosyal girişimler çoğaldıkça sosyal girişimcilik daha iyi anlaşılıyor. Başka bir şekilde de iş yapmanın mümkün olduğu görülüyor. Türkiye kendi sosyal girişimcilik örneklerini yaratıyor, hibrid modeller oluşuyor. Ekosistem de hızla gelişiyor" diyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
“Başka bir şekilde de iş yapmak mümkün”

DİDEM ERYAR ÜNLÜ

Koç Üniversitesi Sosyal Etki Forumu (KUSİF), 2012 yılında Koç Üniversitesi bünyesinde araştırma, eğitim ve işbirliği yoluyla sosyal inovasyonu teşvik etmek için sosyal etki odaklı araştırma ve uygulama merkezi olarak kuruldu.

KUSIF Yönetici Direktörü Dr. Gonca Ongan, KUSIF’in sosyal girişimciliğe özel olarak odaklandığını söylüyor. Bunun nedeni, sosyal girişimcileri Türkiye'deki önemli ve yeni sosyal etki aktörlerinden biri olarak değerlendirmesi. KUSIF bu doğrultuda; ekosistem geliştirme, kapasite geliştirme, sosyal etki ölçümleme ve yönetme, sosyal finansmana erişim ve yatırıma hazır olma konularında çeşitli sosyal girişimcilik projelerine liderlik ediyor ve bu projelere ortak oluyor. KUSİF’in son 3 yıldır odaklandığı konu ise Türkiye Sosyal Girişimcilik Ağı (TSGA) projesi.

Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından fonlanan, Ekim 2018 – Ekim 2020 tarihleri arasında Vehbi Koç Vakfı, KUSIF, Sürdürülebilir Kalkınma için Yenilikçi Çözümler Derneği, Sosyal Inovasyon İnisiyatifi Derneği, Ashoka Türkiye ve İstasyon

TEDÜ ana ortaklığında 15 kurum ile birlikte yürütülen proje, Türkiye’de sosyal girişimcilik ekosistemini görünür kılmayı ve güçlendirmeyi hedefliyor. “TSGA’yı önümüzdeki aylarda üye almaya açıyoruz ve sosyal girişimcilik alanında olan kurumların üye olabileceği kapsayıcı bir ekosistem oluşturmayı hedefliyoruz. Ağın 2000’i aşkın, farklı kurum ve kuruluşlardan üyesi bulunuyor ve bu sayı hızla artıyor” diyen Dr. Gonca Ongan ile Türkiye’de sosyal girişimcilik ekosisteminin gelişimini konuştuk:

Türkiye’de sosyal girişimcinin para kazanması ayıpmış gibi düşünüldü

“Sosyal girişimcilik her ülkenin kendi kültürel, sosyal, ekonomik yapısına göre farklı gelişim sağlıyor. Bu nedenle girişimcilik ekosisteminin baskın olduğu İngiltere’de daha çok girişimcilik dürtüleri ile başlayan ve büyüyen sosyal girişimcilik, İtalya’da daha sivil toplum ve kooperatifçilik üzerinden hayat buluyor, yaygınlaşıyor ve farklı şekillere bürünüyor. Türkiye’de sosyal girişimcilik ilk olarak sivil toplum alanında filizlendi, sahiplenildi ve girişimcilik ekosistemine hızla geçiş yaptı. Bu nedenle uzun zaman sosyal girişimcinin para kazanması ayıpmış gibi düşünüldü. Halbuki, kar odaklı olmadan da bir sosyal girişimin kendisini sürdürmek için gelir elde etmesi çok önemli. Türkiye’de farklı ve etkili örnek sosyal girişimler çoğaldıkça sosyal girişimcilik daha iyi anlaşılıyor. Başka bir şekilde de iş yapmanın mümkün olduğu görülüyor. Türkiye kendi sosyal girişimcilik örneklerini yaratıyor, hibrid modeller oluşuyor. Ekosistem de hızla gelişiyor, destek veren kurumların ve sosyal girişimlerin sayısı katlanıyor. İstanbul ve Ankara’da gelişen ekosistemi, İzmir, Bursa takip ediyor.”

Şirketler sosyal girişimlerin potansiyelini görmeli

“Şirketlerin sosyal girişimlerin potansiyellerini daha iyi görmelerini ve sosyal girişimleri yeni pazarlara erişebilecek, yeni ürünler geliştirebilecek ve bunu da kapsayıcı bir şekilde yapabilecek ortaklar olarak değerlendirmelerini istiyoruz. Bu yaklaşım sosyal girişimlerin hem finansa hem de pazara erişimlerini artıracak. Kamu ise finansa erişim ve yasal çerçevenin oluşmasında önemli bir katalizör olacak. Sosyal girişimciliğin ülkemizde gelişimi için ilgili yasal iyileştirilmelerin yapılması ve yaratıcı, esnek, farklı aşamadaki ve formlardaki sosyal girişimlerin ihtiyacını giderecek finansman modellerinin oluşturulması önemli.”

Sosyal etki yatırımı modelleri oluşturulmalı

Türkiye Sosyal Girişimcilik Ekosistemi Durum Analizi yayınında belirtildiği üzere, katılımcıların yüzde 71’i sosyal girişimlerin finansmana erişemediklerini ve finansal gelişimlerini destekleyecek kurumların olmadığını belirtiyorlar. Türkiye’deki sosyal ekonominin ihtiyaçlarına göre farklı sosyal etki yatırım modellerine ihtiyaç olduğu kesin. Finans sektörünün Türkiye’de çok kuvvetli ve gelişmiş olmasına rağmen, bazı yasal engellerden, teknik bilginin azlığından, potansiyelin farkına varılmadığından ne yazık ki gözle görülür bir ilerleme kaydedilemedi. Finans sektörünün de tek başına hareket etmesi bu alanda zor. Yaratıcı ve etkili sosyal etki yatırımı modelleri oluşturmak için farklı paydaşların mesela, vakıfların, finansman kurumlarının veya belediyelerin, bölgesel, yerel, tematik işbirliği ve ortaklık yapması gerekiyor.”

Kamunun ilgisi ve bilgisi arttı

“Sosyal girişimcilik, yapısı itibari ile birçok bakanlığın alanına girdiği için bakanlıklar nezdinde biraz sahipsiz bir konu olarak kaldı. Mevzuat kaynaklı engeller hala devam ediyor fakat bu durumu iyileştirmeye yönelik çalışmalar da yapılıyor. TSGA olarak Türkiye’de Sosyal Girişimciliğin Hukuki Statüsü: İhtiyaçlar ve Öneriler raporunu, TSGA ortakları ve Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyeleri ve araştırmacıları ile hazırladık. Bu kapsamda kamunun sosyal girişimciliğin önündeki mevzuattan kaynaklanan engelleri kaldırabilmesi için sahanın ihtiyacını, olasılıkları değerlendirip bir öneri getirdik. Bu öneri çerçevesinde politika oluşturucular çalışabilir ve ilerleyebilir diye düşünüyorum.”

Bu alana yatırım yapan bankalar kazançlı çıkacak

“Bankalar uzun zamandır kadın girişimci, genç girişimci, çiftçi gibi gruplara özel finansal ürün, hizmet geliştiriyorlar ve destekler oluşturuyorlar. Fakat sosyal girişimcilik alanında birkaç bankanın destek programı dışında, sahanın ihtiyaçlarını karşılayacak finansal ürün ve hizmet yelpazesi yok. Bu alana erken yatırım yapan, sosyal alandaki kurumlarla işbirliği yapan ve öğrenen bankalar orta ve uzun vadede kazançlı çıkacaklar. Bankaların ürün ve hizmetlerini ve iş modellerini daha kapsayıcı hale getirmeleri için sosyal girişimciler büyük bir potansiyel arz ediyor. Özellikle Türkiye’de gençlerin sosyal girişimciliğe ilgi duyması ve sosyal girişim sayısının hızla artması bankaların ilgisini bu alana daha çok çekecek.”

Sosyal girişimlere pazar erişimi sağlanmalı

“Eğer sosyal girişimlere ürün ve hizmetlerini satacak yeterli pazar erişimi sağlanırsa sosyal girişimlerin büyük bir kısmı kendilerini ekonomik olarak sürdürebilecekler. Bu nedenle sosyal girişimlerin ekonomik sürdürülebilirliğini sağlaması için, pazara erişim gücü ve ölçeklenme açısından özel sektör-sosyal girişim işbirliği daha da önem kazanıyor. Sosyal girişimcilerin pazara erişimini kolaylaştıran bir güzel örnek, kendisi de bir sosyal girişim olan Good4Trust.”