Dilara Yıldız için İstanbul Barosu'nda tören: Sözün bittiği yerdeyiz
Hakkında uzaklaştırma kararı olan eski nişanlısı tarafından öldürülen Avukat Dilara Yıldız için, kayıtlı olduğu İstanbul Barosu önünde tören düzenlendi. "Gerçekten sözün bittiği yerdeyiz" diyen İstanbul Barosu Başkanı Durakoğlu, kadın cinayetlerinin önlenmesi adına hukukçular olarak ne yapılması gerekiyorsa yapmaya sonuna kadar devam edeceklerini söyledi.
İstanbul Tuzla'da hakkında uzaklaştırma kararı olan eski nişanlısı Oktay Dönmez tarafından öldürülen 29 yaşındaki Avukat Dilara Yıldız için Taksim’de bulunan İstanbul Barosu önünde tören düzenlendi. Dilara Yıldız'ın cenazesi saat 12.00'de İstiklal Caddesi'ndeki baro binası önüne getirildi. Törene Dilara Yıldız'ın annesi Elvan Yıldız, kız kardeşi Merve Yıldız, İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu ve meslektaşlarının yanı sıra, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve CHP Mersin Milletvekili avukat Ali Mahir Başarır da katıldı. Törenin ardından Dilara Yıldız'ın cenazesi toprağa verilmek üzere Samsun'un Bafra ilçesine gönderildi.
Dilara Yıldız’ın annesi Elvan Yıldız zorlukla ayakta durduğu tören sırasında mikrofon uzatan gazetecilere, "Benim çocuğum hiç yerine öldü. Çok ceza almasını istiyorum, oradan çıkmamasını istiyorum. Acım büyük. Acımla birlikte öfkem de çok büyük. Yavrumu boş yere öldürdü cani. Gerekli cezayı alsın, hiç dışarıya çıkmamasını istiyorum, ömür boyu dışarı çıkmasın istiyorum. Kızımı tehdit ediyordu" açıklamasını yaptı.
Avukat Dilara Yıldız için düzenlenen törende konuşan İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu ise şunları söyledi:
Gerçekten sözün bittiği yerdeyiz bugün. Bu cinayet şimdiye kadar işlenen cinayetlerden çok farklı. Bu ölüm çok farklı şimdiye kadar olanlardan. Bize, emniyete, dünyaya herkese bir şeyler anlatması gereken bir cinayetle karşı karşıyayız bugün. Bizim açımızdan değerlendirdiğimizde avukatlar olarak bu ülkenin bütün avukatları olarak, bütün barolar olarak yaptığımız bir mücadelede bir kurşun yedik biz.
"Bundan hepimiz ders almalıyız"
Bu kez kurşunu biz yedik. Dilara da olmak üzere pek çok meslektaşımızın uzun yıllardan bu yana sadece ve yalnız kadın cinayetlerini önlemek adına yaptıkları mücadeleler, verdikleri emekler bu uğurda girdikleri davalar ve o davalarda verdikleri emekler o kadar değerliydi ki şimdi bizi vurdu bu. Bundan hepimiz ders almalıyız. Evet biz ders almalıyız. Ama göz göre göre gelen bir cinayetten söz ediyoruz.
Polisin yanında işlenen bir cinayetten söz ediyoruz. Meslektaşımızın kendi yerini, adresini bile verebildiği bir ortamda işlenen bir cinayetten söz ediyoruz. Güvenlik güçleri bundan mutlaka ders almalı. Kadın cinayetlerine ilişkin önlemeye yönelik olarak alınan önlemler sadece ve yalnız demek ki şimdiye kadar yapılanlardan ibaret olmamalı. Bunu anlatabilmeliyiz kendimize. Böyle bir tablo karşısında, üzerlerinde üniformayla gelen polisleri gördüğü anda ateş etmiş olmasının bize öğreteceği çok şey olmalı gerçekten. Bütün bunları bir ders olarak almalıyız ve her şeye belki de yeniden başlamamız gereken bir dönemdeyiz.
Toplumsal cinsiyet eşitliğini artık özümsemeliyiz. Bunun başka çaresi yok. Onun için İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılmasıyla ilgili tepki vermiştik. İstanbul Sözleşmesi bu anlamda gelecek nesillere ilişkin eğitimi, oraya kaynak aktarılmasını bütün bu pek çok evreyi işaret ediyorduk. Kaldırıldığı zamandan itibaren ortaya çıkan cinayetlerin bir cesaret verdiği gerçeğini görmemiz gerekiyor artık. Belki şimdi Dilara burada yatmayacaktı. Olsaydı bütün bunlar, Dilara burada yatmayacaktı işte. Yapamadıklarımız dolayısıyla olmayanlar dolayısıyla bugün bu noktaya geldik. Bu cinayet o nedenle ötekilerden farklı. Bu ölüm bizi belki başka ölümlerden 29 yaşındaki bir kardeşimizin ölümü, başka ölümlerden, genç ölümlerinden farklı olarak, daha çok üzüyorsa, gerçekten de almamız gereken derslerle ilgili bütün bunlar.
Buradan bütün Türkiye'ye haykırıyorum: Biz mücadelemize sonuna kadar devam edeceğiz. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayana kadar barolar olarak bu ülkenin baroları olarak bu mücadeleye sonuna kadar devam edeceğiz. Kadın cinayetlerinin önlenmesi adına hukukçular olarak, avukatlar olarak ne yapılması gerekiyorsa onu sonuna kadar yapmaya devam edeceğiz.
"Bu ölüm bizi daha kararlı hale getirecek"
Bu ölüm bizi biraz daha kararlı hale getirecek. Bu ölüm biraz daha bizi daha çok uğraşmamız gerektiği bir noktaya sürükleyecek. Ve ama bu uğurda hiçbir mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. Sonuna kadar da bu mücadeleyi devam ettireceğiz. Hepimizin başı sağ olsun. Özellikle ateş düştüğü yeri yakıyor. Bunu biliyorum. Ama hepinizin bilmesini istiyorum ki bugün ateş İstanbul Barosu'na da düştü. O bizim ailemizin bir parçasıydı. O mücadelenin bir parçasıydı. Ve biz yedik kurşunu. Ateşin düştüğü yer burası. Ateşin düştüğü yerdeyiz. Allah'tan rahmet diliyorum. Söylenecek başka bir şey yok. Mekânı cennet olsun diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun.”
TBB Başkanı Sağkan'dan çağrı
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Ramiz Erinç Sağkan, Yıldız'ın saldırıda hayatını kaybetmesiyle ilgili açıklama yaptı.
Dönemin Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin öldürülmesi ve iki polisin şehit edilmesine ilişkin dava dolaysıyla kente gelen Sağkan, Diyarbakır Adliyesi önünde yaptığı açıklamada, eski nişanlısı tarafından öldürülen meslektaşları Yıldız'ın 6 sefer savcılık şikayetini olduğunu ve işlem yapılmadığını söyledi.
"Türkiye'de yıllardır kadınların yaşam hakkı ihlallerinden bir örneği maalesef dün çok acı şekilde bir meslektaşımız nezdinde vuku buldu. 6 şikayet, sonuç alamıyor, 'öldürüleceğim, tehdit ediliyorum, bu tehditler çok ciddi.' diyor, fakat önlem alınmıyor. Öldürülmemesi için yasal merciler maalesef ki hiçbir şey yapmıyorlar." ifadelerini kullanan Sağkan, en sonunda bir uzaklaştırma kararı verildiğini belirtti.
Sağkan, şöyle devam etti:
"Ancak o karara rağmen bu şahıs elini kolunu sallayarak avukat meslektaşımızın evine, öğrendiğimiz kadarıyla bir çilingir marifetiyle giriyor. O çilingir dahi sormuyor, 'Bu ev kimindir, ben burayı niye açıyorum.' demiyor. Maalesef böyle bir olayla karşı karşıyayız. Bize kimse bunun bir adli vaka olduğuna inandıramaz. Kadın cinayetleri politiktir ve maalesef bir gecede çıktığımız İstanbul Sözleşmesi bu söylemimizin doğruluğunun en açık göstergesi olmuştur. Bugün gelinen noktada bir meslektaşımızın hunharca katledilmesi yasal mercilerin gerekli önlemleri almaması, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmış olması, 6284'ün etkin şekilde uygulanmamasıdır."
Bir kadın olarak avukat Yıldız'ın yapabileceği her şeyi yaptığını, adli mercilere sığındığını aktaran Sağkan, "Buna rağmen maalesef ki katledilmiştir. Artık buradan tüm ilgililere son kez çağrıda bulunuyoruz. Gelin bu yanlıştan geri dönün. Danıştay'a çağrıda bulunuyoruz, verdiğiniz karar kadınların yaşam hakkıyla ilgilidir. Siyasal iktidara tekrar çağrıda bulunuyoruz, İstanbul Sözleşmesinden dönme kararından gelin vazgeçin. Ne kadar ağır sonuçları olduğunu maalesef ki çok acı tecrübelerle yaşıyoruz." ifadelerini kullandı.
Türkiye'de barolar ve sivil toplum örgütlerinin bulunduğunu anlatan Sağkan, kadınların insan hakları mücadelesini sonuna kadar sürdürmeye devam edeceklerini kaydetti.
Sağkan, avukat Yıldız'ı öldüren zanlının yargılanmasının da peşini bırakmayacaklarını sözlerine ekledi.
İzmir'de basın açıklaması
İzmir Adliyesi önünde toplanan avukatlar, İstanbul'da öldürülen Yıldız için basın açıklaması yaptı.
Avukatlar adına basın açıklamasını İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Elçin Kılınçer Ot yaptı. Açıklama şöyle:
"Duydunuz değil mi? Yasaların eksiksiz uygulanmasını, önleyici koruyucu tedbirlerin alınmasını, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldıracak politikaların uygulanmasını sağlamayanlar; dün bir kadını daha öldürdü. Öğrendiniz değil mi? Katledilen kişi bir kadın, bir avukat, bir insandı. Eski nişanlısı tarafından, kendisini güvende sandığı kamuya açık bir alanda, polislerin olay yerine intikal etmesinden sonra, silahla katledildi. Biliyorsunuz değil mi? Şimdi, yetkili ağızlardan taziyeler dile getirilecek, failin mutlaka cezalandırılacağına ilişkin alışkın olduğumuz sözler uçuşacak ortalıkta. Meslektaşımız Av. Dilara Yıldız ise bir daha kimseye sarılamayacak, yarını olmayacak. Yalnızca kadın olduğu için ve birine 'İstemiyorum' dediği için elinden alındı tüm hayatı, umutları, sevdaları, gelecek hayalleri. Sevdiği hiçbir şeyi yapamayacak artık. İstese de dünyayı dolaşamayacak, kendine ait bir hayat kuramayacak, koklayamayacak bir çiçeği artık. Yarına bir gelecek değil, kadın cinayeti sonucu öldürülmesinin derin üzüntüsü ve öfkesini bırakacak yalnızca.
"Silahı tutan el onlarındı"
Dilara Yıldız'ı katil bir eski nişanlı öldürmedi yalnızca. İkiyüzlü politikaların, cinsiyetçi söylemlerin sahipleri tetiği doğrudan çekmedilerse de silahı tutan el onlarındı, ülkemizde kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin bu kadar kolay işlenmesine yol açan zihniyetin sahipleri, samimi ve etkin bir mücadeleden kaçanlar, bir gecede İstanbul Sözleşmesi'nden imza çekenler, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldıracak politikaları uygulamayanlar, kadınların yaşam hakkını koruma görevini yerine getirmeyen tüm yetkililer silahı tutan ele hayat veren bedenlerdi. Bu nedenle, Dilara Yıldız’ın kanı onların da ellerine bulaştı. Yalnız Dilara’nın değil, bir istatistik verisi yapmaya, rakamlardan ibaret kılmaya, unutturmaya çalıştıkları, tüm eril şiddet kurbanı kadınların kanı bulaştı ellerine.
"Eril şiddeti durdurun"
İzmir Barosu avukatları olarak eski nişanlısı tarafından katledilen meslektaşımız Dilara Yıldız'ı çok büyük bir üzüntü ile anıyor, olayın takipçisi olacağımız ve failin/faillerin cezasız kalmasına izin vermeyeceğimizi tüm kamuoyu ile paylaşıyoruz. Cinayeti işleyen failler kadar; kadın cinayetlerine sebep olan, kadınların koruyacak yasaların uygulanmasına engel olan, bu yasaları sürekli tartışmaya açan herkesin bu cinayetlerden sorumlu olduğu bilinciyle bir kez daha yetkililere sesleniyoruz: Eril şiddeti durdurun." (ANKA-AA)