Özel: Cumhurbaşkanlığını Çankaya Köşkü’ne taşıyacağız

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarına tepki gösteren CHP'li Özel, "Külliyenin kapısına kilit vuracaklarmış diyor. Biz öyle bir şey demiyoruz. Biz Cumhurbaşkanlığı’nı layık olduğu yere, Çankaya Köşkü’ne taşıyacağız, külliyeyi bilimin, üniversitelerin, TÜBİTAK’ın, kamunun emrine sunacağız diyoruz. Bin 400 odalı o devasa yer kapısına kilit vurulur mu?" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Özel: Cumhurbaşkanlığını Çankaya Köşkü’ne taşıyacağız

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi.

Özel konuşmasında şunları kaydetti:

“Dün AKP’nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan hem grup toplantısında hem de TRT yayınında konuştu. Altı siyasi partinin hazırladığı 244 sayfalık ‘Ortak Politikalar Metnine’ ciddi şekilde bu metnin Erdoğan’ın kimyasını bozduğunu, kendisini rahatsız ettiğini ve böylesine büyük mutabakatın Türkiye siyasi tarihinde şimdiye kadar altı partinin bir araya gelerek vardıkları böyle büyük mutabakatın kendisini son derece rahatsız ettiğini hepimiz gözlemledik. Bütün Türkiye gözlemledi.

Yaptığı grup toplantısının neredeyse tamamını bu metne ayırdı. Kendisi en iyi bildikleri şeyi yapmaya çalıştı. Dezenformasyon yaptı. Yanıltmaya çalıştı ve bu metne karşı, yılların birikiminin, ayların emeğiyle baskıya dönüşmüş, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına dokuz ana başlık, 75 alt balık ve 2 bin 300 somut vaadi orta koyduğumuz bu metne karşı son çareye ama en iyi bildikleri şeye, yalana sarıldı. Yaptığı iş, bu metni okuyan herkesin bu kadar da olmaz artık dediği bir şey. Ama Recep Tayyip Erdoğan bir şeye güveniyor; beni bütün televizyonlar canlı veriyor. Ben bu yalanı söylerim ve aksini ispatlasalar da birçok kişi inanmaz. İnanlar yanıma kar kalır. Beni dinleyip başkasını duymayanlar yanıma kâr kalır.

Şehir hastaneleri

Diyor ki şehir hastanelerini kapatacaklarmış. Hepiniz okudunuz, oradaydınız. Şehir hastanelerini kapatacağız diyor muyuz? Hayır. Aksine şunu söylüyoruz. Şehir hastaneleri yaşasın diye kapatılan hastaneleri açacağız diyoruz. Şehir hastaneleri devam edecek. Adı şehir hastanesi olan şehrin dışında yeni bir hastane yapmayacağız diyoruz. Yeni hastaneleri ihtiyaca uygun olarak hastaya en yakın yerde en uygun şekilde yapacağız diyoruz. Sen Bursa’ya şehir hastanesi yapıyorsun, Bursa’nın merkezinden şehir hastanesine gidip taksi ile 150 TL.

Külliyenin kapısına kilit vuracaklarmış diyor. Biz öyle bir şey demiyoruz. Biz Cumhurbaşkanlığı’nı layık olduğu yere, Çankaya Köşkü’ne taşıyacağız, külliyeyi bilimin, üniversitelerin, TÜBİTAK’ın, kamunun emrine sunacağız diyoruz. Bin 400 odalı o devasa yer kapısına kilit vurulur mu? Ama Cumhurbaşkanı bir sarayda olmayacak, orası bilimin, gençlerin, yarınların sarayı olacak. Yoksa külliyeyi niye kapatalım. O kadar para… Ne yaptınız onu. Emine Hanım’ın bileziklerini bozdurup yaptırmadın ki sen orayı. Hepimizin parası ile yaptırdın. Ama Cumhurbaşkanı öyle bir israf sarayında durmayacak Çankaya Köşkü’nde çalışacak. Orayı kamu, en doğru şekilde kullanacak.

“Tank palet fabrikasını kamulaştıracağız”

Arifiye’yi, tank palet fabrikasını diyor, orayı satacaklarmış diyor. Ne satması, kamulaştıracağız. Senin verdiğin kişilerin elinden alıp, Katarlıların elinden alıp bunu ordumuza geri vereceğiz diyoruz. Satacaklar diyor. Böyle bir yalan olmaz.

Diyor ki ‘bunlar belediyelere, yerel yönetimlere özerklik vereceklermiş.’ Bakın, elimde AKP’nin kurucu genel başkanısınız siz, benim elimde de parti programınız var. Bu parti programının 54’üncü sayfasında yerel yönetim başlığı var. Diyorsunuz ki ‘Avrupa yerel yönetimler özerklik şartına uygun olarak anayasal sistemimize yerel yönetim hakkının dahil edilmesi sağlanacaktır.’ Bakın bizi suçladığını, kendi partisinin üzerinde ambleminin de olduğu parti programında bu yazıyor. Sen daha ne konuşuyorsun.

Sinan Ateş cinayeti

Bugün AKP Genel Başkanı, artık milletin bunların umudu kalmadı, bizim hiçbir zaman olmadı, MHP Genel Başkanı ile görüşecek. Ne görüşürlerse görüşsünler, ittifakın iç işleyişine karışmıyoruz. Ama Tayyip Bey’den bir ricamız olabilir. Millet için bir ricamız var kendimiz için değil. Sinan Ateş’in ailesi için bir ricamız var. Size sunulan bir MİT raporu var. Orada cinayetin bütün ayrıntıları, ilişkileri, failleri ve azmettiricileri var. O rapordan bir nüsha Sayın Bahçeli’ye verin. Sinan Ateş’in evlatları için verin. Biz ailenin talebine uygun olarak 40’ı çıkmadan bu konuya ilişkin bildiklerimizi, bilinenleri söylemiyoruz. 40’ına da 10 gün kaldı.

Ekonomi eleştirisi

Erdoğan, dün çıktı, faizi daha da düşüreceğiz dedi. Çünkü benim inancım, enflasyon sonuçtur, faiz sebeptir dedi. Faiz düşünce enflasyon çıkacak ve tekrar etti. Bu benim konum dedi. ‘Benim alanım ekonomi’ dedi. ‘Neticesi ortada’ dedi. Evet ortada. İki grafiğimiz var. Bakın, bu faiz, Erdoğan, buraya kadar karışmıyordu. Daha doğrusu enflasyon ile faiz birlikte gidiyorlardı. Bütün dünyanın ekonomistlerinin yaptığı gibi fiyat istikrarı için, enflasyonu dizginlemek için faiz silahı kullanılıyordu. Bu dedi ki bir tek ben biliyorum, düşürün faizleri. O andan itibaren enflasyonun durumu.

Halen almış eline 1946 ekmek karnesi diyor. Ya ekmek karnesi, bu ülke girerse perişan olacağı bir İkinci Dünya Savaşı’na girmemesi lazım. Ama her ihtimale karşı ordunun karnını tok tutmak lazım. Siz kısıtlı, kıt kanaat yetinin ama caydırıcı ordu, orada dursun, bu Anadolu işgal olmasın diye yapılmış bir iş. İsmet Paşa’ya (Türkiye Cumhuriyeti’nin İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü) sordular onu, ‘şekersiz kaldık’ dedi çocuklar. İsmet Paşa dedi ki ‘ben şekersiz bıraktım ama babasız bırakmadım.’ Daha bunu anlayamamış. Peki senin dönemin? Gece yarıları benzin kuyruğu, boşuna umut verdiğin EYT’lilerin SGK önündeki kuyruğu, İş-Kur’un önünde işsizler ordusu kuyruğu, ucuz ekmek, yağ kuyruğu… Bir ümit kuyruğu. Sonunda dön dolaş kuyruklu yalanlarla milletin kafasını karıştırarak iktidara tutunmaya çalışan bir Erdoğan ile karşı karşıyayız.

EYT düzenlemesi

Kurt yediği ayazı unutmazmış. EYT’liler unutmaz. Bay Kemal EYT’liler için konuşurken sen karşı çıkarken onlar ne hisseti, çocukları, eşleri ne hissetti biliyor bunu EYT’liler. Bugün geldiğinde hala EYT ile dalga geçiyorlar. Nasıl? 7 ay önce makas değiştirdi. İlk kez EYT olabilir dediler. 7 aydır sallıyorlar. Ocak ayına 2023’e girmeden çözeceğiz dediler, bakın şubat ayına geldik. Bir hesapları var. Mümkün olduğu kadar geç. İki, utanmadan diyorlar ki seçime en yakın zamanda maaş alsınlar ki paranın sıcaklığı ile oy kullansınlar. 21 yıldır ayazda bıraktığı, iliğini, kemiğini dondurduklarına paranın sıcağı ile bana oy at, bu sana seçim rüşveti diyorlar. Bu noktadayız. Ben bütün vatandaşlarımızın bu yaklaşımı, insaflarına teslim ediyorum.

Şimdi emeklilikte prime takılanlar çıktı karşımıza. Sigortalı olduğu yıla göre 5 bin 975 güne kadar bir kademelendirme… Bir mağduriyet. Emekli olacak kişi 975 gün daha prim isteyecek ya da çalıştıracak onu. 3 yıla yakın. Bir hesap var. Bir uzman diyor ki 2 buçuk milyon kişi bekleniyordu, bu haliyle 500 bin kişi olabiliyor diyor. Bu etki analizlerini görmek isteriz. Yoksa üstüne ver 60, 100 bin TL… Bunu nereden bulacak insanlar. Bu sefer iş bul çalış. Yaş dolmuş, prim dolmamış. Emeklilikte prime takılanlar

“Anayasa Mahkemesi seçiminden önce tweet ile müdahale”

Hülle yoluyla önce HSK’dan Yargıtay’a, Yargıtay’da bir dosya okumadan, bir imza atmadan iki ay sonra Anayasa Mahkemesi’ne gönderilen Fidan, saray tarafından Anayasa Mahkemesi’nin başına kayyum atanmak istendi. İki yıllık Anayasa Mahkemesi üyesi, sarayın hülle ile getirdiğini herkes biliyor. Yargıtay üyeleri arasından seçilecek ya onu Yargıtay’a koyup iki ay sonra Anayasa Mahkemesi’ne seçtirdiler. Şimdi de Anayasa Mahkemesi’nin başına… Bunu görünce Zühtü Arslan ve rahatsızlık yaratınca Anayasa Mahkemesi’nde bir yıllığına da olsa aday olmayı tercih etmiş. Ve seçimi aldı. Cumhur İttifakı’nın adayı Anayasa Mahkemesi’ne kayyum olamadı. Sabahleyin Zühtü Arslan’ın adaylığına karşı MHP’li Feti Yıldız, şahsiyetine bir şey demem siyasetin Ceyar’ı adam. Nerede bir kötülük var onun ağzından duyuyoruz. Anayasa Mahkemesi seçiminden önce tweet ile müdahale ne demek ya. Olacak iş değil. Hemşeri derneğinin seçimlerinde bunlar yapılmaz.” (ANKA)