Gazeteci Fatih Altaylı tutuklandı!

Cumhurbaşkanına hakaret ve tehdit suçlamasıyla gözaltına alınan Gazeteci Fatih Altaylı, sevk edildiği mahkeme tarafından tutuklandı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Gazeteci Fatih Altaylı tutuklandı!

Cumhurbaşkanına tehdit ve hakaret suçlamasıyla dün akşam saatlerinde gözaltına alınan gazeteci Fatih Altaylı için karar çıktı. Altaylı, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Fatih Altaylı savcılık ifadesinde, "Yaklaşık 3 dakika olan orijinal video, benim açıklama yaptığım ve tarihsel bilgi verdiğim videodur. Diğer, yaklaşık 30 saniyelik kısa olan video ise bu videolardan kesilerek, anlam bütünlüğü bozularak, sanki Cumhurbaşkanını tehdit ediyormuşum algısı yaratmak için kurgulanmış ve kamuoyuna servis edilmiş videodur" ifadelerini kullanmıştı.

Tutuklanmasına karar verildi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'ne yapılan tutuklama talebinde, "Şüphelinin üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, suça dair yasada yazılı cezanın üst haddi dikkate alınarak 5271 sayılı CMK’nın 100. vd. maddeleri uyarınca tutuklanmasına, karar verilmesi kamu adına talep olunur" ifadelerine yer verildi.

Ne olmuştu?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Fatih Altaylı hakkında, 20 Haziran 2025 tarihinde sosyal medya kanallarından paylaştığı programda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef aldığı ve tehdit içerikli sözler yayınladığı iddiasıyla, ‘Cumhurbaşkanını tehdit’ suçundan re’sen soruşturma başlatmıştı.

İstanbul Başsavcılığı'ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Fatih ALTAYLI hakkında kendi ismiyle anılan “Youtube” sosyal medya kanalında 20/06/2025 tarihli yayında Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan tehdit içerikli sözleri nedeniyle Cumhubaşkanını Tehdit (TCK md. 310/2 delaletiyle 106/1) suçundan re’sen soruşturma başlatılmış olup adı geçen şahıs İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne verilen talimat gereği bugün yakalanarak gözaltına alınmıştır."

Ne söylemişti?

Altaylı, "Bu millet, geçmişte padişahını boğmuş bir millettir. Hoşuna gitmediği zaman, istemediği zaman... Boğulan, suikaste kurban giden, ya da intihar ettiği öne sürülen çok sayıda Osmanlı padişahı var" şeklinde konuşmuştu.

Fatih Altaylı'nın savcılıktaki ifadesi şu şekilde:

"Yukarıdaki kimlik bilgileri bana aittir ve doğrudur. Üzerime atılı suçlamayı anladım. Emniyette vermiş olduğum ifadeyi aynen tekrar ederim. @fatihaltayli isimli- rumuzlu youtube hesabı tarafıma aittir, 20/06/2025 tarihinde yapmış olduğumuz yayında Cumhurbaşkanına karşı herhangi bir tehdit veya hakaret maksadım yoktur. Araştırma şirketinin yapmış olduğu anketlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kaydi hayat şartıyla Cumhurbaşkanlığı yapmasına onay verip vermedikleri yönünde araştırma yapılmış, vatandaşların yüzde 70'i de böyle bir anayasa değişikliğine onay vermeyeceklerini söylemiştir. Yapmış olduğumuz bu yayında da, bu konu ile ilgili Türk halkının tanzimattan bu yana oy kullanarak devlet yönetiminde etkin olmayı sevdiğini ve benimsediğini ve herhangi bir kişiye kendi isteği ve denetimi dışında, devlette üst düzey görev yapma iznini peşinen vermekten hoşlanmadığını beyan ettim, Türk halkının kendini yönetenlere karşı her zaman eleştirisel bir tutum takınabildiğini, padişahlar döneminde dahi padişahların eleştirildiğini, tarihe meraklı entelektüel kimliğim ile ifade ettim.

"Tehdit veya tehdit algısı çıkarılacak beyanım yok'

Söylemiş olduğum şeylerin aynıları ya da benzerleri daha önceki tarihlerde, Murat Bardakçı ve Erhan Afyoncu gibi yakın tarihimiz üzerine uzman olan bilim insanları tarafından da defalarca söylenmiştir. Burada kesinlikle Cumhurbaşkanına tehdit veya tehdit algısı çıkarılacak beyanım yoktur. Herhangi bir ima dahi yoktur. Olayın bu şekilde anlar bütünlüğü değiştirilerek saptırıldığını, sadece tarihe bilgi vermeye yönelik beyanlarımın bilinçli bir şekilde Cumhurbaşkanını tehdit ediyormuşum gibi yansıtıldığını görmekteyim. Bu algı bozulmasından ve sözlerimin çarpıtılmasında şahsım sorumlu değildir. Zira sayın savcılık makamına sunmuş olduğum USB içerisinde bulunan suça konu edilen videolar izlendiğinde, yaklaşık 3 dakika olan orijinal video benim açıklama yaptığım ve tarihsel bilgi verdiğim videodur, diğer yaklaşık 30 saniyelik kısa olan video ise bu videoların kesilerek anlam bütünlüğü oluşturulacak şekilde sanki Cumhurbaşkanını tehdit ediyormuşum algısı yaratmak için kurgulanmış ve kamuoyuna sunulmuş videodur. Orijinal olan video izlendiğinde herhangi bir şekilde Cumhurbaşkanını kastederek halk nazarında tehdit vari bir konuşma yapmadığım, konuşmanın tamamen tarihsel olduğu açıkça görülecektir. 45 yıllık meslek hayatım boyunca sayısız televizyon programına katıldım ve köşe yazıları yazdım. Bunların herhangi birisinde bırakın Cumhurbaşkanını herhangi bir vatandaşı dahi tehdit etmişliğim yoktur.

"Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik eleştiri hakkımı kullandım"

Bu suçlamalar ile daha önce herhangi bir adli soruşturma yada kovuşturma dahi geçirmedim. Burada kesinlikle tehdit maksadım yoktur, şahsen tanımış olduğum Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik eleştiri hakkımı kullandım, tehdit benim asla yaptığım bir şey değildir. Ayrıca savcılık sevk evrakında TCK 310/2 maddesi uyarınca suçlandığımı gördüm. Ancak bu suçun oluşabilmesi için fiili bir hareket gerekliliği açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle sadece sözlerimden dolayı, suçun maddi unsurları oluşmamıştır. Bu nedenle hakkımda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesini arz ederim dedi."

"Müvekkilimin TCK 106/2 deki tehdit suçunu da işlememiştir"

Altaylı'nın avukatı Emine Rezzan Aydınoğlu ise savunmasında şu ifadeleri kullandı:

"Müvekkilimin beyanlarına aynen katılıyorum, soruşturmaya konuyu sevk maddesi olarak TCK 310/2 gösterilmiştir, oysa bu maddede Cumhurbaşkanına karşı fiili saldırılardan bahsetmektedir. Fiili saldırı basın yolu ile yapılan sözlü ifadeleri kapsamaz, TCK 310 maddesi Cumhurbaşkanına yönelik suikast "filli saldırıları" cezalandırır, suikast hayata karşı saldırılardır. Hayata karşı olmayan diğer saldırılar, örneğin vücut bütünlüğü, sağlık, cinsel dokunulmazlık veya hareket özgürlüğüne karşı saldırılar, şayet "fiili olarak" yani doğrudan doğruya gerçekleştirilirse "fiili saldırı" niteliğindedir. Basın yolu yapılan sözlü ifadeleri kapsamaz, mağdura karşı doğrudan doğruya fiziki temas amaçlı olarak gerçekleştirilen davranışlardır. Müvekkilimin TCK 106/2 deki tehdit suçunu da işlememiştir, her iki suçunda işlenmemiş olduğundan tutuklanmasına veya adli kontrole yer yoktur, öncelikle serbest bırakılması daha sonra da kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı verilmesini saygılarımla dilerim."

"Söz konusu video Oktay Saral tarafından kesilerek, bir algı yaratmak amacıyla paylaşılmıştır"

Avukat Ömer Teker, söz konusu videonun Cumhurbaşkanı Danışmanı Oktay Saral tarafından kesilerek algı yaratmak amacıyla paylaşıldığını belirtti. Teker, şöyle konuştu:

"Müvekkilimin ve meslektaşımın ifadelerine aynen katılıyorum. Söz konusu video Cumhurbaşkanı danışmanı olduğunu söyleyen Oktay Saral tarafından kesilerek, bir algı yaratmak amacıyla paylaşılmıştır. Ayırca kendisini müvekkilimizi hem tehdit etmiş, hemde açıkça hedef göstermiştir, müvekkilimizin sevk olmuş olduğu TCK 310/2 maddesine dayanarak doğrudan bir suç maddesi gibi değerlendirilmek, maddede tanımlanmayan bir fiile ceza verilmesi anlamına gelir, kıyas ve kanunilik ilkesine aykırıdır, Cumhurbaşkanlığı makamı demokratik toplumlarda en yüksek düzeyde eleştiriye açık makamdır. Bu eleştiriler cezalandırıldığı taktirde demokratik tartışma ortamı, ortadan kaldırılmıştır. Müvekkilimizin videosunun tamamı izlendiğinde tarihsel bir örnekleme yaptığı ortadadır. Herhangi bir suçun oluşmadığı ortadadır, her iki suçunda işlenmemiş olduğundan tutuklanmasına veya adli kontrole yer yoktur, öncelikle serbest bırakılması daha sonra da kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı verilmesini saygılarımla dilerim. Ceza Muhakemesi Kanununun 147'nci maddesinde yazılı hususların yerine getirilmesinden sonra tutanak okunup, ifade veren ile hazır bulunanlar tarafından imza altına alınmıştır."

 

 

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız
Gündem