“Swap ve borsada açığa satış kanalları ‘kontrollü’ açılmalı”

Ekonomi Masası’nda konuşan A1 Capital Genel Müdür Yardımcısı Üzeyir Doğan, piyasanın artık normalleşmesi gerektiğini belirterek, “Bunun için swap kanalları ve borsada açığa satışın önü kontrollü olarak açılmalı” dedi.  

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
“Swap ve borsada açığa satış kanalları ‘kontrollü’ açılmalı”

İlhan DUMAN

 

Nasıl Bir Ekonomi TV’nin Ekonomi Masası programının bugünkü konukları A1 Capital Genel Müdür Yardımcısı Üzeyir Doğan, Habertürk yazarı Abdurrahman Yıldırım ve Yatırım Finansman Strateji ve Yatırım Danışmanlığı Yönetmeni Vahap Taştan oldu. EKONOMİ Gazetesi Yayın Danışma Kurulu Üyesi Servet Yıldırım ve gazeteci Berfin Çipa’nın sorularını yanıtlayan uzmanlar Merkez Bankası’nın enflasyon raporunu ve piyasayı değerlendirdi.  

 

“Artık piyasa açısından en önemli kavram normalleşmek” diyen Üzeyir Doğan, burada piyasa açısından önemli kalemlerden bir tanesinin yurt dışı swap kanalının açılması olduğunu belirtti  İkinci konunun da Borsa İstanbul tarafında açığa satış ve ödünç piyasası olduğunu dile getiren Doğan, “Buralara da tekrar işlerlik kazandırılması lazım. Elbette bu kanallar, ‘bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler’ mantığıyla değil, kontrollü bir şekilde açılmalı” diye konuştu.  

 

Yurt dışı swap kanalı açılmasının bankacılık sektörü için olumlu olacağını ifade eden Vahap Taştan da “Fakat ben bunun kademeli bir şekilde açılması taraftarıyım. Bir anda bütün kapıların açılması volatilite yaratacaktır” uyarısında bulundu.  

 

Abdurrahman Yıldırım da Merkez Bankası’nın yılsonu için yüzde 38 tahmin güncellemesini iddialı ve iyimser bulduğunu ifade ederek, bununla birlikte üst bant olan yüzde 42’nin tutturulabileceğini söyledi.  

 

A1 CAPITAL GENEL MÜDÜR YARDIMCISI ÜZEYİR DOĞAN 

 

Enflasyon Raporu’nda piyasa fiyatlamasını değiştirecek bir marjinal değişiklik yok 

 

CDS’lerin pandemi öncesindeki seviyeye gelmesinde, bana kalırsa S&P’nin not artışının ve Merkez Bankası rezervlerindeki iyileşmenin etkisi oldukça yüksek. Elbette enflasyon raporunda enflasyonla mücadele konusunda kararlı duruşun devam ettiriliyor olması da burayı destekliyor. Merkez Bankası’nın politikalarının risk primindeki düşüşte etkili olduğunu söylemek mümkün. Dün enflasyon raporu sunumunda yıl sonu tahmini yüzde 38’e çıktı. Ama bana kalırsa bakılacak yer orası değil. Üst bant burada daha önemli. Beklenti aralığının üst bandı yüzde 42 ve bu seviye korunuyor. Politikaların da buna göre biraz daha sıkılaşabileceğini düşünüyorum.  

 

Dünkü karar sonrası piyasa reaksiyonuna baktığımızda önce biraz aşağı yönlü hareket görmüştük piyasada. Sonrasında bir tepki hareketi gördük ama bunun doğrudan enflasyon raporuyla ilişkili olduğunu da düşünmüyorum açıkçası. Bir hareketlilik var piyasamızda gün içinde geriye doğru çekilmeler oluyor ama gün sonunda bir şekilde bu geriye çekilmeler telafi ediliyor. Yani çok fazla aşağı düşmek istemeyen, yani düzeltme hareketini gerçekleştirmek istemeyen bir piyasa görüntümüz var. Bu da “Acaba yukarı yönlü sert harekete hazırlık mı var?” gibi bir soru işareti oluşturuyor bende. Bu nedenle de 10.130 önemli bir destek bizim açımızdan BİST 100 tarafında. Bunun altına inmediği sürece, piyasada daha güçlü bir yukarı yönlü hareketin hazırlığı olabilir gibi geliyor. Yukarı yönlü bir hareket bekliyoruz açıkçası. Genel hatlarıyla enflasyon raporu sunumunda çok marjinal, piyasa fiyatlamasını değiştirecek bir değişiklik de olduğu kanaatinde değilim. Dediğim gibi benim baktığım taraf orda üst bant. Enflasyonun yıl sonunda şekillenmesini beklediğimiz yer de o üst banda yakın yerler. Orada önemli bir değişim olmadığı müddetçe ben Merkez Bankası’nın genel projeksiyonda da çok büyük değişimler olacağı kanaatinde değilim açıkçası. 

 

Piyasa artık normale dönmeli 

Öte yandan artık piyasa açısından en önemli kavram normalleşmek. Merkez Bankası’nın, menkul kıymet tesisini kaldırdığını gördük. KKM’yi ve kredi büyümesini yavaşlatmayı düzenlemek için getirdiği bir uygulamaydı. İhtiyaç kalmadı bir süredir ve dolayısıyla kalktı. Buna benzer diğer kısıtlamaların da yavaş yavaş kalkıp piyasanın normale dönmesi lazım. Burada piyasa açısından önemli kalemlerden bir tanesi yurt dışı swap hattının açılması. Yani yabancının TL’ye erişim imkanı artırılmalı ki TL varlıklara da ilgi gösterebilirsin. Geçmişte TL ile ile dönüp döviz almışlardı ama şu anki konjonktürde çok büyük bir döviz tercihi olacağı kanaatinde değilim. Elbette kontrollü gitmek gerekiyor ama bir adım atmakta da fayda var. İkinci konu da Borsa İstanbul tarafında açığa satış ve ödünç piyasası. Buralara da tekrar işlerlik kazandırılması lazım. Daha önce biz 15 Temmuz sürecinde belli hisselerde bunların yasaklandığını görmüştük. En son da 6 Şubat depreminden sonra tüm hisselerde açığa satış uygulamalarını kaldırmıştık. Gerçekten olağanüstü dönemlerdi bunlar ve olağanüstü tedbirler gerektiriyordu. Ama bir normalleşme var. Fiyatların daha sağlıklı oluşabilmesi için, likiditenin artabilmesi alım-satım yönlü pozisyonların alınabilmesi adına swap piyasasıyla beraber borsada açığa satış yasağının da en azından belli mertebede kaldırılması, ödünç piyasasının tekrar çalıştırılması, yani piyasanın normal dinamiklerine dönmesini sağlamak önümüzdeki dönemde bence en önemli hedef olmalı. Burada da elbette bir seferde her şeyi açıp, “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” mantığıyla değil, kontrollü bir şekilde adım atılması gerekir.  

 

HABERTÜRK YAZARI ABDURRAHMAN YILDIRIM  

 

Net rezervde 34 milyar dolarlık artış, Merkez Bankası’nı rahatlatır 

 

Merkez Bankası’nın dünkü toplantısında çok net mesajlar ve bilgiler çıktı. Merkez Bankası, martta 5 puan artışla yüzde 50’ye çıkarmıştı politika faizini. O artırımın çok işe yaradığını görüyoruz. O tarihten bu yana Merkez Bankası’nın swaplar hariç net rezervi 34 milyar dolar artmış. Bu hakikaten çok büyük bir rakam. Merkez Bankası’nı önemli ölçüde rahatlatacak bir rakam. Bu sırada, en azından birkaç hafta, gelişmekte olan piyasalara sermaye akımlarının terse döndüğünü yani çıkış olduğunu görüyoruz. Buna karşılık Türkiye'ye de sermaye girişleri var. Yani Türkiye dünyadan da pozitif şekilde ayrışmış durumda. Ortaya konulan sermaye akım tablosuyla bunu da gördük. 

 

Toplantıda “gereken neyse bunu yapılacaktır” şeklinde bir kararlılık vurgusu vardı. Ortaya, yıl ortasından itibaren düşecek olan bir enflasyon görünümü konuldu. Mayıs ve haziran aylarında yüzde 3’ün altında, 3’üncü çeyrekte aylık bazda yüzde 2,5’lik, yılın son çeyreğinde de yüzde 1,5 ve altında bir enflasyon tahmin ediliyor. Bu çerçevede yıllık enflasyonun yıl sonunda 38’le yılı bitireceği tahmin ediliyor. 2 puanlık artış yapılmış ama bu yılın ilk 4 ayındaki yüksek enflasyon gerçekleşmeleri ile meydana gelmiş. 

Geçen toplantıda Cevdet Akçay, oksimoron ifadesini kullanmıştı ve bu tartışılmıştı. Bu kelimeyi “iddialı olmak” anlamında kullanmıştı. Şimdi de “endişe sektöründeyiz” diye bir ifade kullandı. Önceki toplantıda kullandığı oksimoron ifadesinin siyasi tartışmalara da yol açtığını düşününce Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, aslında bu endişe sektöründeyiz deyiminin yurtdışındaki merkez bankaları tarafından da enflasyonun yüksek seyrettiği dönemler için ihtiyatlı tutumu ifade etmek amacıyla kullanıldığını ve bunu ifade ettiğini söyleyerek bir açıklık getirdi. Dolayısıyla bu ifade de literatürümüze aslında geçmiş oldu. Bunun dışında, bu ay doğalgaz fiyatlarının normal düzeyde hesaplanması dönemi yeniden başlayacak. bunun enflasyonu artırıcı etkisi 0,7 puan olarak hesaplanmış. Bu da açıklandı.  

 

Düşük miktarlı mevduat sahipleri, enflasyon karşısında hep zararda 

 

Bir de mevduat faizleri arasında yüksek miktarlı olanlara yüksek faiz, düşük miktarlı olanlara düşük faiz uygulaması var. Bu bilinen bir şey zaten ama Merkez Bankası da her hafta mevduat faizlerinin ortalamasını açıklıyor. Bu ortalamalarla bankaya giden düşük ve orta düzeydeki mevduat sahipleri düşük faizle karşılaşıyor ve tepki gösteriyor doğal olarak. Dolayısıyla buna açıklık getirdi. Merkez bankası yapmış olduğu bir kutu açıklamasıyla beraber. Oradaki fark, milyon lira ve üzerindeki büyük mevduatlara uygulanan faizle beraber ortalama faiz yukarıda görünüyor. Dolayısıyla küçük mevduat sahipleri düşük faiz alıyor. 

 

Bir de geleceğe yönelik olarak faiz reel faiz hesabı yapılır. Bu da doğru, ama bir gerçek de var. Geleceğe yönelik yapılan reel faiz hesapları iyileşmeyi gösteriyor. Hakikaten bir reel faiz var gibi. Yani sınırda. Ama gerçekleşmeye de bakıyoruz. Mevduat sahipleri hep zararda reel anlamda. Beklenen enflasyondan daha düşük bir enflasyon gerçekleşmemiş. Hep daha yukarıda bir enflasyon gerçekleşmiş olmalı ki şimdiye kadar mevduat sahipleri hep aldanmış, hep umduklarından daha büyük zarara uğramışlar ya da umdukları reel faizi elde edememişler, negatif faiz elde ediyorlar. Baktığımız zaman 2019 yılı hariç son 6 yılda mevduat sahipleri sürekli zarar ediyor reel anlamda. Şu anda TL’ye büyük bir yönelme var. Kabul, ama gerçekleşecek olan enflasyona göre bu hesabı yaptığımızda da “ne kadar reel olmuş, ne kadar olmamış” göreceğiz. Ben yıllık birleşik olarak hesaplanan faizlerin çok da reel olmayacağını tahmin ediyorum. Yani sadece 3 aylık vadede ya da 3 aya kadar olan vadede bir reellik söz konusu olabilir. O da çok geçici bir süreyle... Bir süre sonra bu faizler düşerse o zaman bir yıl boyunca insanlar, o yüksek ya da bileşik olarak görülen faizi alamazlar. Ve gerçekleşen reel faiz hakikaten enflasyonun altında kalır ve enflasyona karşı yenilmiş olurlar. Mevduat sahiplerinin sürekli olarak uğradıkları durum da bu zaten.  

 

Enflasyon yüzde 42 civarında gerçekleşebilir 

 

Bununla birlikte yüzde 36’dan yüzde 38’e revize edilen yılsonu tahmini iddialı ve iyimser. Bu tahminin gerçekleşebilmesi için ücret artışlarının yapılmaması, sıkı maliye politikası ve yapısal reformların gündeme getirilmesi ve yapılmaya başlanması gerekir. Yani maliye politikası, gelirler politikası ve reformlar olur ise bu tahmin gerçekleşebilir. Bu olmaz diye bir şey yok, ama bu da ekonomide sert bir inişi gündeme getirebilir. Ekonomide yavaşlama değil, belki sıfıra doğru inen bir büyümeyi görebiliriz. Bunu da göze aldıklarını sanmıyorum açıkçası. Göze alınsa bile siyasi otorite de bir aşamada devreye girer. Buna izin vermez diye düşünüyorum. Dolayısıyla yüzde 38 bana göre de iddialı ama yüzde 42 olan üst puan tutturulabilir. Piyasa katılımlar anketinde de zaten beklenen enflasyon yüzde 44 civarında. Dolayısıyla üst bant civarında bir yerde gerçekleşebilir yılsonu enflasyonu.   

 

YATIRIM FİNANSMAN STRATEJİ VE YATIRIM DANIŞMANLIĞI YÖNETMENİ VAHAP TAŞTAN: 

 

Yılsonu tahminin piyasa beklentisine yakınlaşması olumlu 

 

Merkez Bankası dünkü toplantısında enflasyon beklentisini biraz daha piyasalara yakınsadı ama hala piyasanın biraz daha altında. Piyasaya göre biraz daha iyimser bir yıl sonu tahmini var. Enflasyondaki yukarı yönlü reizeyi prestij kaybı olarak değerlendirmiyorum. Piyasaya yakınsaması, olumlu bir adım olarak karşımıza çıkıyor. 

Bununla birlikte 2 konu var: Birincisi Türkiye'de para arzının büyüme hızı halen çok yüksek. Yüzde 50’lerin üzerinde bir para arzı büyümesi var. Türkiye'deki mevduatlara ve piyasada dönen toplam paraya baktığımda, bu paranın toplam hacmi yıldan yıla çok yüksek oranda büyüyor. Bu da aslında enflasyonu yukarı götüren etkenlerden biri. Yani sadece paranın fiyatı dediğimiz faizi yukarı çekmek yetmiyor. O piyasadaki parayı da biraz çekmek gerekiyor. Biz buna teknik anlamda sterilizasyon diyoruz. Merkez Bankası bu yönde adımlar atıyor tabii ki ama bir taraftan döviz rezervleri yukarı giderken bir taraftan piyasadaki fazla parayı da çekmesi gerekiyor. Merkez Bankası’nın fonlamasına baktığımda da aslında istenen düzeyler yavaş yavaş geliyor. Piyasayı çok daha fonlamak istemeyen, hatta piyasadan borç alan bir Merkez Bankası görüntüsü ortaya çıkarsa, “Piyasadan bir miktar para çekiliyor ve bu da enflasyonda beklentilerin yönetilmesinde olumlu” diyebiliriz. Dünkü sözlü yönlendirmeler de uzun zamandır görmediğimiz, görmek istediğimiz türden yönlendirmelerdi. 

 

Son 1 ayda 500 milyon doların üzerinde yabancı girişi var 

 

Hâlâ eksikler var. Çünkü enflasyon sadece para politikasıyla çözülecek bir sorun değil. Önümüzdeki hafta özellikle maliye politikasında yeni adımlar atılabileceği beklentisi var. Ben şimdilik biraz daha harcama kalemlerinde kesinti bekliyorum. Ekstra bir vergi beklentisi içerisinde değilim. Çünkü pandemi sonrasında gelir dağılımında bir adaletsizlik ortaya çıktı. Ancak, neticeye baktığımda şu anda Merkez Bankası’nın aldığı reaksiyona piyasa tepkisi olumlu. Genel olarak yabancı ilgisi iyi. Son bir ayda 500 milyon doların üzerinde bir yabancı girişi var. Ben geçen haftayı biraz daha böyle zayıf bekliyordum yabancı girişi açısından ama dün gelen Merkez Bankası rakamı oldukça iyi. Bu aralar yabancı girişi olacağı görünüyor. Bu da BİST’i orta uzun vadede destekleyecek.  

 

Hızlı giren sıcak paranın hızlı çıkma riski de var  

 

Bununla birlikte kısa vadede hacim biraz zayıfladı. Sanki bir düzeltme olabilir gibi geliyor ki orada da benim için 9.850’ler kritik destek noktası. Orta vadede de sıcak para girişini, çok hızlı olması nedeniyle biraz riskli buluyorum. Çünkü 1997 yılına dönüp baktığımızda gelişen ülkelere çok büyük, çok hızlı para girişleri benzer şekilde çok hızlı para çıkışlarını da beraberinde getirdi. O yüzden daha stabil, daha sakin bir para girişi ve çok hızlı olmayan reaksiyonların alınması biraz daha faydalı olacaktır Türkiye ekonomisi için.  

Dün Amerika'da işte istihdam verileri geldi. İşsizlik maaşı başvuruları sürpriz bir şekilde yüksek geldi. Bunun yaratmış olduğu bir iyimserlik var Amerika’da. Bu noktada da işte Amerika endeksleri iyi kapattı. Faizler biraz geriliyor. Dolayısıyla dışarıda da ılımlı bir hava var. Bugün dengeli bir piyasa görüntüsü bizi karşılayabilir. Tabii gelen finansallar var. Ereğli'nin ve Vakıfbank’ın finansalları geldi. O taraf ta BİST’i destekleyebilecek noktada. Kısa vadede 9.850’ler veya daha sert bir hareketle 9.450’ler seviyesinde bir düzeltme olursa, bu noktada BİST kendi hikayesine muhtemelen devam edecektir. İlk çeyrek finansallarından sonra da muhtemelen analistler BİST’e yönelik beklentilerini bence revize edeceklerdir.  

 

Menkul kıymet tesisinin kaldırılması bir noktada çok istenmeyen regülasyonun da ortadan kalkmasını beraberinde getirdi ve bu bankacılık sektörü için olumlu. Ama bunun bir süredir fiyatlara girdiğini, zaten menkul kıymet tesisine ilişkin alınan önlemlerin öncesinde hafifletildiğini ve bunun kaldırılması yönelik de bir beklenti olduğunu hatırlatayım. Ayrıca bankacılık sektörü yılbaşından bu yana yüzde 55 yükselmiş bankacılık endeksi. Sınai taraf biraz geride kalmış. Bunun etkisiyle bankacılık tarafında olumluyuz ama sanki buradan yavaş yavaş bir rotasyonla bankalardan sanayi sektörüne doğru bir geçiş çok şaşırtıcı olmaz. Bu bankaların gerileyecek bankalar çok pahalı anlamını taşımıyor. Bankalar biraz önden gitti, önden gitmesini gerektirecek bazı makul gerekçeler vardı. Ama bu ara sanki sınai tarafı BİST’i yukarı götürme konusunda biraz daha öne çıkacak gibi duruyor.  

 

Bir şey daha ekleyeyim. Birincisi CDS’in gerilemesi bankacılık sektörü için olumlu. Yabancı yatırımcı ilk başta bankalara, likiditeye giriş yapmak istiyor. Bir diğer konu da şu anda yurt içinde swap maliyetleri çok yüksek. Yurt dışı swap kanalı açılırsa, bankacılık sektörü için de yine olumlu olacaktır. Fakat ben bunun kademeli bir şekilde açılması taraftarıyım. Bir anda bütün kapıların açılması bence biraz volatilite yaratacaktır. Kademeli olarak yurtdışı swap kanallarının açılması, global bankaların hem öz kaynak kârlılığını yukarı çekecek hem de kâr ve faiz makasını biraz daha açacak. Bu da yine bankaları destekleyebilecek bir görüntü ortaya koyabilir."