Aile şirketini bırakıp yurtdışına gitmek…

Şeref OĞUZ
Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği ile Anadolu panellerindeyiz. Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka; şirketlerimize kurumsallaşmaya dair bilgi desteği sunma amacına vurgu yapıyor ve şirketlerimizin ömrünün uzatmanın yolunun; kurumsallaşmaktan geçtiğini belirtiyor.

Diyarbakır’dayız. Kürsüde; Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Mehmet Kaya var; “8 bin yıllık bu kadim kentte, 50 yıllık şirket bulamıyoruz.” Sadece Diyarbakır’da mı? Trabzon’da, Malatya’da, Balıkesir’de, hatta birkaç örnek dışında İstanbul’da… Kuruyoruz, geliştiriyoruz ama yaşatamıyoruz.

ORTALIK FİRMA ÇÖPLÜKLERİYLE DOLU

Bu paneller serisinde katılımcıların verdikleri örnekler; benzer sancıları çeken şirketlerimiz için kurumsallaşma yolunda ilham verici olabilir. Kuruluş sürecindeki iştahın gelişim sürecinde nasıl yavaşladığı ve daha sonra kurumsallaşmayı doğru dürüst beceremeyip dağılmayı anlatıyorlar.

Kurucuların değerleri, bir sonraki kuşağa aktarılmadıkça şirketin ömrü fazla olamıyor. Üstelik tek tehdit, kurucuların aktarılamayan değerlerinden değil, zamanın değişim dinamiğini yakalayamamaktan da kaynaklanıyor. Özetle Anadolu; “firma çöplükleriyle” dolmuş durumda.

İKİ SORU İKİ CEVAP

Kurumsallaşma benimsenmiş mi?

Evet, kimse kurumsallaşmanın gereksizliğinden söz etmiyor. Ancak sorun şu ki doğru sırada ve doğru dozajda kurumsallaşma konusunda bilgi açığı fazla. TKYD zaten bu açığı kapamak için Anadolu yollarına düştü ve firmaların “nasıl” sorularına cevap oluşturma gayretinde…

Temel sorun nedir peki?

Aslında her kurum, kurucuların değerleri üzerinden ve zamanın ruhuna uygun güncelleme sayesinde kendi kurumsallaşma öyküsünü oluşturmalı… En kurumsal şirketi örnek almak yetmiyor, zira ailenin değerleri, sektörün dinamikleri ve zamanın ruhuna uygun kendi kurumsallaşma öyküsü oluşturmalı. Bu sağlanamayınca, bir firma; kurumsallaşma gayretiyle batabilir veya küçülüp parçalanabilir.

NOT

PAVYONA GİTSE DAHA İYİYDİ

Türkiye’de yeni kurulan şirketlerin %50’si 9 yıla varmadan kapanıyor. Aile şirketlerinin yaklaşık 3’te biri ise ikinci kuşaktan üçüncüsüne geçebiliyor. Gerisi ya parçalanıyor veya el değiştiriyor. Sebep ise kurucuların bir sonraki yönetici nesli eğitememesi veya onlara şirketi devrederken kan bağına fazlaca güvenmeleri, profesyonelliği ihmal etmeleri…

Panellere katılan firma patronlarının çok değerli katkılarından söz etmiştim. Bunlarda birini aktarmak isterim ki zaten bu başlığa da denk düşen bir örnek… Diyor ki patron; “benim oğluma iyi bir eğitim aldırttım, şirketin geleceğini ona bağladım. Ancak oğlum koca aile şirketimizin başına geçmek yerine; ABD’ye küçük bir şirket kurmaya gidiyor.”

Patronun ıstırabını paylaşıyorum. Hele ki şu yakınma cümlesinden; “Pavyona gitseydi daha iyiydi. Aile şirketimizin yarını için dönülmez yere gitmeyi tercih etti…”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Gölgelerin gücü adına 19 Temmuz 2024