Alacak Takas Sistemi (Credit Clearance System)

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Rıdvan Çabukel

Alacak Takas Sistemi (ATS), Takasbank’ın yaptığı gibi birçok taraflı bir mahsuplaşma sistemidir. Para politikasının etkinliğini artırır. Paranın verimli kullanımını sağlar ve ilave 50 milyar dolarlık kaynak oluşturur. İdeal olarak TCMB, EFT sistemi gibi ATS olarak kurmalıdır. Borsada günlük 50 milyar TL işlem gerçekleşir ve Takasbank'ta bunun için 2 milyar TL para transferi yapılır. Böylece Borsadaki işlemler için Takasbank para talebini azaltır. Türkiye'de günlük 400 milyar TL tutarında "TL olarak" para transferi (EFT ve havale) yapıldığını, bunun %85'inin döviz, borsa ve faizde spekülatif işlemler için kullanıldığını, TCMB'nin piyasaya swap ve repo yoluyla verdiği 1 trilyon tutarındaki fonlamanın sadece %15'inin taraflar (firmalar, kamu ve bireyler) arasındaki reel işlemler için kullanıldığını ve piyasada bu tarafların birbirine olan stok borç tutarının 3 trilyon TL olduğunu ve bunların 500 milyar TL'sinin vadesinin geçtiğini tahmin ediyoruz. 2021 yılı için oluşturduğumuz tahmini 80 trilyon para trafiğine FİG-1’de yer verilmiştir. 

Türkiye’deki TL cinsinden tahmini EFT/havale trafiği (Trilyon TL)

ATS'nin çok taraflı mahsup işlemi şu şekilde çalışır. Bir kişinin borcu karşı tarafın alacağıdır. A'nın B'ye 100 TL borcu ve B'nin A'ya 120 TL borcu varsa, pratik olarak taraflar cari hesap mahsuplaşması yaparak sadece 20 TL ödemek suretiyle borçlarını kapatırlar. Bu ilişkiye C'nin dahil olması halinde sonucun pek değişmemesi gerekir. A'nın B'ye 100 TL, B'nin C'ye 120 TL ve C'nin A'ya 130 TL borcu olması halinde, bütün taraflar borcunu ödemek için bankadan kredi veya işletme sermayesi kullanmak zorunda kalır. Diğer bir ifadeyle, 350 TL'lik kredi talebi oluşur ve ekonomideki kredi faizleri yükselir. ATS bu borçları kayıt altına alınmasını ve zincirdeki bütün taraflardan 100 TL'yi temizleme sürecini patent altına almıştır. ATS, A'nın B'ye olan borcu sıfır, B'nin C'ye olan borcu 20 TL ve C'nin A'ya olan borcunun 30 TL olmasını sağlamaktadır. Piyasada taraflar (firmalar, kamu ve bireyler) arasındaki 3 trilyon TL tutarındaki borçların 500 milyar TL'nin vadesinin geçtiğini tahmin ediyoruz. Yani bütün taraflar bu borcu ödemek için döviz bozmak, kendi nakitleri kullanmak veya kredi çekmek suretiyle doğrudan veya dolaylı %30 düzeyinde bir faiz maliyetine katlanması gerekir. Ancak taraflar bunu yapmak yerine mümkün olduğunca ödemeyi geciktirmektedir. Borç stokundaki ağ ekonomide "credit crunch"a neden olmaktadır. Yani bütün tarafların domino etkisiyle temerrüde düşmesine neden olmaktadır. TBB verilerine göre Eylül 2021 itibariyle bankalardaki 1 sınıf haricindeki kredilerin tutarı 550 milyar TL civarındadır. İcra Dairelerindeki icra ve iflas dosyalarının sayısı artış trendini sürdürmektedir ve 24 milyona yaklaşmıştır.

Borç stokunun ağı

Piyasada vadesi gelen 500 milyar TL tutarındaki reel işlemlerin 300 milyar TL'si için bankalardan kredi talebi oluştuğunu varsayalım. Bunun için bankaların sunduğu kredi miktarı yaklaşık 25 milyar TL'dir. Şöyle ki, bankaların 1.5 trilyon TL tutarındaki kısa vadeli kredilerinin ortalama vadesinin 90 gün olduğu ve sisteme yeni bir para girişi olmadığı varsayımı ile kredi arzı yaklaşık 25 milyar TL eder. 300 milyar TL kredi talebi karşısında arz edilen kredi tutarı 25 milyar TL olmaktadır. Stiglitz bunu "credit rationing" olarak tanımlar. Bu durum piyasa faizlerinin yükselmesindeki temel nedendir. 500 milyar TL tutarındaki borç stokuna günlük 40 milyar TL eklendiğini tahmin ediyoruz. TCMB para politikası, piyasada vadesi gelen 500 milyar TL tutarındaki reel işlemlerin zamanında ödenmesine ve 3 trilyon TL tutarındaki stok borcun temizlenmesine odaklanmalıdır. Bu borçların ödenmesi için 150 milyar TL Reeskont Kredisi yoluyla ATS’yi kullanarak sıfır faizli "Ticaret Teşvik Kredisi" vermesi sorunu önemli ölçüde çözecektir. ATS ile 3 trilyon TL borç stokunun 750 milyar TL'sinin mahsuplaştırılabileceğini tahmin ediyoruz. Böylece hükümetin istediği yaklaşık 50 milyar dolar tutarındaki kaynak sıfır faizli olarak oluşturulacaktır. Bu kredi politik olarak faiz düşürme çabasına destek verilmiş olacaktır. Böylece 1.5 trilyon TL tutarındaki kısa vadeli banka kredilerinin, uzun vadeli krediye dönüşmesi mümkün olacaktır. TCMB'nin repo ve swap yoluyla verdiği 1 trilyon TL'yi azaltması yoluyla TL'nin spekülatif işlemlerde kullanılmasını sınırlandırılacaktır. Ekonomik büyümenin sürdürülmesi için piyasaya düşük faizden bol likidite verilmesi döviz ve faiz spekülasyonunu artırmakta, döviz kurunun ve enflasyonun yükselmesine neden olmakta ve Kur Korumalı Mevduatın (KKM) kamuya maliyetini artmaktadır. Kredi talebinin düşmesi bankaların karlılığını azaltır mı sorusu akla gelir. Hayır, azaltmaz. Bütün işletmeler gibi bankalar da özkaynak karlılığına (ROE) odaklanır. Geçen 10 yılda ROE enflasyonun altında kalmıştır ve bankalar kar dağıtımı yapamamaktadır. Özellikle yabancı bankalar bu süreçte çok zarar etmiştir. ATS ile halen 550 milyar TL tutarındaki 2. sınıf ve üzeri kredinin tutarı azalış trendine girecektir. ATS'nin amacı vadesi gelen borcun zamanında ödenmesini teşvik etmektir. Böylece bankaların karşılık maliyetleri azalacaktır. Bankaların sermayelerinin güçlenmesi, Basel kuralları gereği daha az sermaye bulundurması ve sermaye karlılığının artması mümkün olacaktır. Daha da ötesi bankaların İçsel Derecelendirme (IRB) ve Riske Maruz Değer (RMD) yöntemlerini kullanmaları mümkün olacaktır. Bu da bankaların sermaye yükümlülüğünü daha da düşürecektir. ATS ile yılda 5 trilyon TL tutarında bir çözümleme yapılması öngörülmektedir. Bu tutar üzerinden aracı kurumların yaptığı gibi firmalardan binde 5 (yüzde 0.5) komisyon ücreti alınabilir. Bu da yaklaşık 25 milyar TL komisyon geliri eder. Bunun bankalar arasında paylaştırılması halinde bankaların kredi ve likidite riski almadan ve bu işlemler için sermaye bulundurmadan komisyon geliri elde etmesi sağlanır. Bu da bankaların karlılığını artırır. 2021 yılında halka açık aracı kurumların özkaynak karlılığına baktığımızda %40'ın üzerindedir. Bankaların ise %15'tir. F/K oranları aracı kurumların 7 civarındaki iken bankaların 3’tür. ATS kısa vadeli krediler açısından bankaları aracı kurumlar gibi işlem yapmasına imkan vermektedir. Yani bir "broker" gibi risk almadan işlemlere aracılık etmesini ve "market maker" gibi TCMB’den temin ettiği sıfır faizli fon ile piyasaya likidite sağlamasını mümkün kılmaktadır. Aracı kurumlar hissenin alınması veya satılması için müşterilerden talimat almaktadırlar. Benzer şekilde, bankalar da ATS'nin ihtiyaç duyduğu tarafların ödemek istedikleri borçlara ilişkin talimatları alacaklardır. TCMB 150 milyar TL'yi reeskont kredisi yoluylda doğrudan 3 trilyon TL tutarındaki borcu ödenmesine yardımcı olmak suretiyle reel ekonomiyi desteklemek için kullanabilir. Bu borçların ödeme talimatlarını bankalar firmalardan alırlar ve ihracat kredisinde olduğu gibi TCMB kaynaklarının kullandırımını sağlarlar. Böylece, ekonomiye sıfır faizli "Ticaret Teşvik Kredisi" yoluyla 50 milyar dolar tutarında kaynak girişi sağlanacaktır. Faizler üzerindeki baskı azalacak ve piyasa faizleri normal seviyeye inecektir. Halen düşük olan politika faizinin yükseltilmesine gerek kalmayacaktır. TCMB'nin piyasaya verdiği 1 milyar TL tutarındaki likiditenin azaltılması halinde dövize olan talep ve enflasyon üzerindeki baskı azalacaktır. Piyasaya verilen TL azaldığı ve arzın kalacağına ilişkin beklenti oluştuğu için dolar ve Euro talebi azalacaktır. TCMB’nin bünyesinde EFT sistemine benzer şekilde ATS’nin kurulur. Firmaların ödemek istedikleri borçlarına ilişkin ödeme talimatlarını bankaları aracılığıyla ATS’ye girilmesi, TCMB tarafından “Reeskont Kredisi” yoluyla firmaların borçlarının ödenmesi için “Faizsiz Ticaret Teşvik Kredisi” verilmesi ve ATS algoritmalarını kullanarak borçların temizlenmesi gerekir. TCMB merkezli sıfır toplamlı zincirler yoluyla para anında Merkez Bankasına döner. (Ek-3) Banka1 “prime müşteriye” (A) kredi verir ve sorunlu müşterilerden (C) tahsilat yapar. Diğer müşteriler (B1, B2, B3…) de alacaklarını tahsil eder ve borcunu öder. 

TCMB merkezli sıfır toplamlı zincir

İskonto zincirinde ise, banka “prime müşteriye” (L) kredi verir ve maliyetin önemli kısmına nakit talep eden (O) katlanır. (Ek-4) Diğer müşteriler ise (M ve N) alacaklarını tahsil eder ve borcunu öder. Böylece TCMB piyasanın ihtiyaç duyduğu kadar likiditeyi karşılar ve spekülasyon yapılmasına mahal vermez. Patent içinde tanımlanmış çeşitlendirme zinciri ve kamu zinciri ile bu yapı daha da güçlendirilebilir. 

TCMB merkezli iskonto zinciri

Sonuç, olarak ATS’yi COVID Aşısı ve Google Map gibi sistemik bir sorunu çözen bir yöntem olarak görmek gerekir. TCMB’nin bu yöntemi kullanması reel ekonomiyi desteklemek için sıfır faizli kredi vermesini, 50 milyar dolar tutarında kaynak oluşturmasını, para talebini azalarak faizler üzerinde baskının azalmasını ve para politikasında esnekliğe sahip olmasını mümkün kılacaktır. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vizyon tuzağı 19 Nisan 2024
Lityum arzı 16 Nisan 2024