Amerikan Prometheus (III)

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ

Harvard

Çok sıcak bir bahar günü Robert, arkadaşı Wyman’ın odasına girer. “Bu ne dayanılmaz sıcak. Bütün öğleden sonramı yatağıma uzanarak ve “Dynamical Theory of Gases” okuyarak geçirdim. Böyle bir havada başka ne yapabilir ki insan?”

Burası Harvard Üniversitesi’nde bir yurt odasıdır. Robert ise, sıkıntılı bir günde en iyi yapılacak şeyi, ders kitabı okumak olarak gören  Robert Opennheimerdır. Wyman da onun arkadaşı Jeffries Wyman.  Atom bombası babası olarak bilinen J.Robert Opennheimer’ın hayat hikayesini aktarmaya devam ediyorum.

Seçkin Ethical Culture Society’nin okulunu üstün başarı ile bitiren Robert, Harvard’a burs kazanarak kabul edilmiş. Ancak Robert “Ben bu para olmadan da idare edebilirim” deyip bursu almamış. Bunun üzerine Üniversite kendisine Galileo’nun ilk yazdıklarından bir cilt hediye etmiş.

Harvard, yüksek kalite beyinlerin harman olduğu bir yer. Ama Robert her girdiği sınıfta herkesi geçerek zekası ve birikimi ile en önde olmuş. Normal olarak dört yılda biten okulu, kafasına koyduğu biçimde üç yılda bitirmiş. Her dönem maksimum alabileceği altı ders almış. Ayrıca 2-3 dersi de derse yazılmadan dinlemiş. Ve okulu Dekan Listesi’nde üstün başarı ile bitirmiş.

Robert Opennheimer’ın çok arkadaşı olmamış Harvard’ta da.  Fredercik Bernheim de Robert’ın okulundan gelmiş. Tıp öncesi (Pre-medical) okuyormuş. İkinci sınıfa geçince aynı binada iki bitişik oda kiralayarak kalmaya başlamışlar. Bernheim bu şekilde Opennheimer’ı daha yakından tanıma fırsatı elde etmiş. Şöyle demiş onun hakkında “Geceleri odasına kitlenir çalışırdı. “Bir gün bir büyük fizikçi olarak ortaya çıkacağını biliyordum. Benim ise amacım, bir şekilde Harvard’ı bitirmekti.” Ama bunu söyleyen Berheim’ın tıp konusunda araştırmacı olmasında Robert’ın büyük etkisi olmuş.

Bir arkadaşımın Harvard’ta matematik okumuş oğluna sormuştum: Harvard nasıl bir okul? O da şöyle cevaplamıştı. “Seni bir büyük odaya koyuyorlar. Bir tarafaki pencereden problemi ve kitapları veriyorlar. Diğer pencereden cevapları istiyorlar.” Robert’ın  böyle bir okulda çok değerli hocaları olmuş. Fizik konusundaki danışman hocası (tutor),  ilerde Nobel alacak bir bilim adamı “Percy Bridgman” imiş.  Karşılıklı olarak birbirlerini sevmişler. Bridgman onu laboratuvara vermiş. Uygulamalı işler Robert’in sevdiği bir uğraş olmamış. El becerileri yönüyle beceriksiz biri imiş. Laboratuvara  her girişinde galvanometreyi yenilemek zorunda kalırlarmış. Ama yaptığı deneylerden bir makale yayınlayabilecek kadar güzel sonuçlar da çıkmış.

J. Robert Opennheimer Harvard’tan derecesini kimya dalında almış. Ama özellikle termodinamik dersini aldıktan sonra gönlünde yatan arslanın fizik olduğunu, alan seçiminde yanlışlık yaptığını anlamış. Mezuniyet sonrası Harvard bir araştırma bursu önermiş, ama o yıllarda fizik araştırmalarının merkezi Cambridge imiş. Örneğin, İngiltere’de bu işin piri, 1911 yılında bir nükleer atom modeli geliştirmiş olan  Ernest Rutherford varmış. Fizik hocası Percy Bridgman’dan tavsiye mektubu almış. Kabul edileceğinden son derece eminmiş. Ancak yine New Mexico’da yaptığı bol ata binmeli tatilden dönüşte kabul edilmediğini öğrenince şok olmuş. Ruthford kabul etmemiş ama başvuruyu  Cavendish Laboratory direktörü J.J Thomson’a. iletmiş.Thomson, altmış dokuz yaşında 1905 yılında fizikte Nobel kazanmış bir bilim adamıdır. Thomson, Robert’ın başvurusunu kabul etmiş.

Cambridge

J. Robert Opennheimer’ın İngiltere’ye geldiği yıl 1925, fizik dünyasında heyecanlı şeylerin olduğu yıllara rastlıyor. Avrupalı fizikçiler Niels Bohr, Werner Heisenberg ve diğerleri “Quantum Physics) diye bir teori geliştirmektedirler. Robert şaşkındır; “Amerika’da ben ne kuantum mekaniğini gördüm ne de elektron dönüsünü (Electron spin)” demektedir.  Harvard’taki en seçkin 30 kişi arasına girmiş biri olarak büyük hayal kırıklığı yaşamaktadır. Bir de buna laboratuvardaki beceriksizliği eklenince bunalımı artar. Laboratuvar çalışmalarından kopar ve işin teorisine dalar; seminerlere katılma ve bilimsel fizik dergilerini okumaya verir kendini.

Opennheimer’ın  Cambridge’te geçirdiği süre sıkıntılı olmuştur. Bir tarafta laboratuvar çalışmalarındaki beceriksizliğinin, öbür yanda bilgi eksikliğinin verdiği sıkıntı. Psikolojik rahatsızlığın içine düşmüştür. Onunla ilgili tüm biyografilerde sık sık anılan skandal olaylara yol açar.  Bunlardan birisi hocasına zarar verme girişimidir. Fizikçi Patrick Blackett onun danışman hocası (tutor) olmuş. Blackett, 1948 yılında Nobel alacak ölçüde başarılı birisidir. Robert, onu sevmiş. Ancak Blackett ise Robert’ı sevmediği, başarılı olmadığı bir alana zorlamış; daha fazla laboratuvar çalışması yapmasını istemiş. Ancak hoca durumdan haberdar değilmiş. İpler gerilmiş ve Robert olmayacak bir şey yapmış. Yetersizlik ve kıskançlıkla kirlenen ruhu onu hocasının masasına zehirli  bir elma koymaya kadar götürmüş. Hoca elmayı yememiş, ona bir şey olmamış ama üniversite yönetimi olaydan haberdar olmuş.O sırada Robert’ın annesi ve babası da Cambridge’te oğullarını ziyarete gelmişler. Baba, büyük uğraş vererek olayın adli makamlara ulaşmasını ve Robert’ın okuldan uzaklaştırılmasını önlemiş. Ancak Robert bir psikiyatristle düzenli seanslar yapmak zorunda kalmış.

Opennheimer’ın yaşadığı bunalım döneminde yaptığı ikinci büyük saçmalık, arkadaşını boğmağa kalkmasıdır. Harvard’tan arkadaşı Franciss Fergusson,  Rhodes Scholar’ı olarak iki yıldır Oxford’tadır. Paris’te buluşurlar. Fergusson, arkadaşının bunalımda olduğunu fark eder. Onu oyalamak, dikkatini başka şeylere çekmek ister. Tanıştığı ve evlenme teklifini kabul eden kız arkadaşını anlatmaya başlar. Robert çok sinirlenir ve bir kemer ile onun üstüne atılır. Fergusson yana çekilmeyi başarır. Robert yere düşer ve ağlamaya başlar. Bu boğma teşebbüsüne rağmen, Fergusson arkadaşı Robert’tan desteğini çekmez. Bir gün onun bu depresyondan çıkacağına imanı tamdır.

Orhan Pamuk’un Yeni Hayat kitabında şöyle bir deyiş vardır:”Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.” Üç arkadaşı ile birlikte Robert 1926 mart ayı ortasında Korsika’ya kısa bir tatile giderler. Robert burada Marcel Proust’un “Kayıp zamanın izinde” kitabını okur. Belki Korsika’nın doğası, belki bu kitap ile Robert uzun süren ergenlik çağına veda eder, bunalımdan çıkar, yaşamı değişir.

Cambridge, Opennheimer için güzel anıları yaratmamıştır. Ancak bir sonraki dönüm noktasına geçişi sağlamıştır; Alman fizikçi Max Born ile tanışmıştır. Kendisi Almanya’da Göttingen Üniversitesi’nde Teorik Fizik Enstitüsü Direktörüdür.Yirmi iki yaşındaki bir Amerikalı gencin Heisenberg and Schrödinger’in son makalelerinde ortaya attıkları teorik problemlerle uğraşması onu etkilemiştir. Onu doktora çalışması için Göttingen Üniversitesine davet eder. J.Robert Opennheimer, Born’un davetini kabul eder.

Bu şekilde J. Robert Opennheimer onu atom bombası yapımına götürecek yolda ilk adımı atmıştır.

           

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Bir banka ve yalnızlık 09 Temmuz 2024
Bir hatır meselesi 02 Temmuz 2024
Bir yolculuk 21 Mayıs 2024
Bir insanlık borcu 30 Nisan 2024