Asıl sorun faizin ulaştığı değil enflasyonun geldiği düzeydir 

Servet YILDIRIM
Servet YILDIRIM Ekonominin Halleri

Merkez Bankası’nın yeni yönetimi hükümete yakın kesimlerden “faiz lobisine boyun eğdiler” eleştirisi geleceğini bilerek kritik bir süreci başlattı. Son üç toplantıda toplam 16.5 puanlık faiz artışı yaptı. Atılan adımlardan sonra oluşan yüzde 25 politika faizi ile dünyanın en yüksek faizi sıralamasında 4’üncülüğe yükseldik. Bizden daha yüksek faizi olan sadece Zimbabwe, Arjantin ve Venezuela var. Acı bir durum ama asıl üzülmemiz gereken faizin ulaştığı seviyeden çok enflasyonun geldiği düzeydir. 

Dünyada enflasyonu bizden daha yüksek olan maalesef sadece Sudan, Surinam, Zimbabwe, Lübnan, Venezuela, Suriye ve Arjantin var. Bu ülkelerden Suriye ve Sudan savaş halinde bulunuyor. Lübnan krizle ve Venezuela ise yaptırımlarla boğuşuyor. Kısacası; bizim sorunumuz faizlerin geldiği seviye değil, enflasyonun ulaştığı boyuttur. Enflasyonun buralara çıkmasına ve Türkiye’nin sorunlu ülkeler arasında yer almasına göz yumulduktan sonra faizi dert etmek çok anlamlı değil.

Türkiye 2021 ortasında “Faiz indirilirse enflasyon da geriler” başlıklı bir deneye başladı. Merkez Bankası baş aktörlerden biri olarak bu deneye katılarak elini kolunu politik olarak bağladı, kendisini sürdürülmesi imkansız olan bir pozisyona hapsetti. Yükselen enflasyona karşı faiz gibi elindeki en güçlü aracı kullanamadı. Oysa enflasyon hedeflemesi yapan merkez bankalarının bozulan enflasyon görünümü karşısında verecekleri ilk reaksiyon faizi arttırmak ve para politikasını sıkmak olurdu.

Deneyin ilk günlerindeki “Bırakalım, kur nereye giderse gitsin. Biz faizi kontrol edelim” yaklaşımının işe yaramadığı fark edildi edilmesine ama macunu tüpten çıkardıktan sonra tekrar içine sokmak mümkün olmadı. Biz bu maceraya atıldığımızda politika faizi yüzde 19’du; enflasyon da yine aşağı yukarı aynı seviyelerdeydi. Dolar kuru ise 9 liranın hemen altındaydı. Ekonomi büyüyordu, cari açık kontrol altındaydı. Sonrasını biliyorsunuz.

Açıklamalardan anlaşılan o ki; Merkez Bankası’nın yeni yönetimi sorunun farkında. Diyorlar ki:

--Yakın döneme ilişkin göstergeler enflasyonun ana eğiliminde yükselişin sürdüğüne işaret etmektedir.

--Bu gelişmede yurt içi talepteki güçlü seyir, ücret ve kur kaynaklı maliyet yönlü baskılar, hizmet enflasyonundaki katılık ve vergi düzenlemeleri belirleyici olmaktadır.

--Bu unsurlara ek olarak, akaryakıt fiyatlarındaki yükselişin de etkisiyle enflasyon beklentilerinde ve fiyatlama davranışlarında öngörülenin üzerindeki bozulma, enflasyonun yıl sonunda Enflasyon Raporu’ndaki tahmin aralığının üst sınırına yakın seyredeceğine işaret etmektedir.

Yine açıklamalarından görüldüğü kadarıyla çözümün de farkındalar:

-- Kurul, dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması, fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için parasal sıkılaştırma sürecinin devamına karar vermiştir.

--Politika faizi, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirlenecektir. Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırma gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirilecektir.

-- Kurul, mevcut mikro ve makroihtiyati çerçeveyi, piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleştirmektedir.

--Türk lirası mevduat payının artırılmasına yönelik düzenlemeler parasal aktarım mekanizmasını güçlendirecektir. Kurul, faiz artırımının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almaya devam edecektir. 

 

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çare “Mali Kural” 16 Mayıs 2024