Bilişim yatırımı: Gelir gider dengesini yakalamak

Kerem ÖZDEMİR
Kerem ÖZDEMİR KEREM İLE İŞİN ASLI

Bilişim yatırımlarında CAPEX-OPEX tercihi yerini, bilişim yatırımları ile iş sonuçlarının hizalanmasına bırakıyor. Bu, Türkiye için daha önemli bir tartışma.        

Hizalanma sözcüğünü bir süredir çok seviyorum; İngilizce’de buna align deniyor.      

Biz bu hizalanmanın eksikliğini geçmişte “eli işte gözü oynaşta” gibi deyimlerle ifade ederdik. Zeki Alasya-Metin Akpınar filmlerinin birinde, “Bir gözü ‘kalk gidelim’ diyor; öbürü ‘… otur yerine’” diye bir ifade hatırlıyorum. Üç nokta, ayıp sayılan bir ifadeye işaret ediyor.

İnsanların ve şirketlerin doyması zorlaşacak

Bu kavramın iş dünyasındaki yansıması, yüksek enflasyon- yüksek faiz döneminde bir kez daha yaşayacağımız gibi Türkiye’deki holdinglerin ve şirketlerin finansal yatırımlarından elde ettikleri gelirlerin yani faiz gelirlerinin faaliyet kârlarını yakalaması ya da üzerine çıkması olacak. Geçmişte de bu yaşandı. Aynı durum çalışanların ve kredi kullananların bir nevi varlık vergisi ile karşılaşması anlamına gelecek; tabii, bu günlük çalışma ile elden edilen varlıkları da kapsayacak. Daha açık söylemek gerekirse, insanların ve şirketlerin karınlarını doyurması zorlaşacak.          

Pandemi ve deprem felaketi sonrasında varlık vergisi konulmasını öneren akademisyenler ve diğer kişiler, dile getirdikleri çözümün ne sonuçlar vereceğini bu dönemde test edip utanabilirler. Ben farklı bir şeyi gözlemlemek istiyorum: Örneğin, yüzde 5 ila 8 kâr marjı ile çalışan bir şirketin, yeni faiz oranlarında işini yapmak yerine parasını faizde tutmayı ne kadar isteyeceği?            

Bankacılığın ve özellikle yatırım bankacılığının bundan nasıl etkileneceği ayrı bir konu. Silicon Valley Bank’in (SVB), geçmişte Demirbank’ta yaşanana benzer bir biçimde batışı, bu konuda zihin açıcı bir örnek. Adındaki Silicon Valley ifadesine karşın banka, girişimleri fonlamak yerine ya da bunun yanında getirisini uygun bulduğu ABD hazine bonolarına yatırmış ve likiditesini azaltmış. Bunun da mantıklı bir nedeni var: Mevduat sahiplerine faiz ödeyebilmek için yatırıma dönüştüremediğiniz paranızı bir yerde değerlendirmeniz gerekiyor. Startup’ların değerleri, yüzde 1 ila 10’una yapılan yatırımlarla uçuşa geçerken bankanın bu getiriyi realize edecek bir çıkış ya da exit olmadığı bir ortamda bu tercihi yapması son derece doğal ama –bizde olduğu gibi- faizler artınca bu tercih, sadece ABD’de 175 milyar doları yöneten bankayı batırdı.         

Türkiye’ye dönersek, bayramdaki konaklama tercihinin açık büfenin silip süpürülmeye çalışıldığı her şey dahil otellerden, arkadaş yazlıklarında tatile dönülmesinin SVB’deki mevduat sahiplerinin paralarını çekmelerinden farkı olmadığını görüyoruz. Bu, bütün gelişmelerin üzerine, talebin azalmasına bağlı bir fiyat artışı baskısını getiriyor ve işleri daha da zorlaştırıyor. Bütün bu gelişmeler yaşanırken sorunu, ülkemizi elden çıkarmadan çözebilmek için, HPE Aruba Networking Satıştan Sorumlu Orta Avrupa Başkan Yardımcısı Lars Hartmann ile sohbetimize değinmeye devam edeyim.           

Karma ekonomi modeli gibi

Pandeminin ardından işleri büyüyen şirketler için, artan bilgi işlem maliyetlerinin katlanılabilir olduğunu söyleyen Hartmann, günümüzde bu maliyeti iş hacmi ile hizalamanın önem kazandığını söylüyor. Bir diğer önemli nokta olan yetenek yönetimi, eksikliği ciddi biçimde hissedilen, bilişimden anlayan insan kaynağını yetiştirmek. Şirketlerin bu iki ihtiyacını karşılamak, şu anda değer yaratan konular. HPE Aruba’nın adreslediği bu iki alanı bizim de ülke olarak dikkate almamız ve bir karma modelle çözüm üretmemiz gerekiyor.          

Çözüme, gelişmişliği yükselterek ulaşılabilir

Hartmann, “İşler daha karmaşık hale geliyor. Artık sadece bir anahtar ve erişim noktası söz konusu değil. Bir toplantı salonunun kapısının üzerindeki ad, kapı kilitleri, sıcaklık ya da hava kalitesi ile ilgili sensörleri yönetme işi var. Emtialaşmış olan ilk alanı HPE’ye terk etmek, şirketlerin kendi insan kaynaklarını bu uygulama alanında kullanmasına olanak tanıyor” diyor.   Bu, net bir karma ekonomi modeli ve önümüzdeki dönemde daha üst düzeyde çok önemli bir çözüm oluşturabilir.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar