Bugünlerde bize her şey Keynes’i hatırlatıyor

Servet YILDIRIM
Servet YILDIRIM Ekonominin Halleri

İngiltere’de yaşanan ders niteliğindeki son gelişmelerin ardından “Keynes mi? Yoksa Laffer mi?” tartışması başladı.

İngiltere’de Başbakan Truss, Amerikalı iktisatçı Arthur Laffer’in ünlü Laffer eğrisinden hareketle vergi oranlarını indirerek ekonomik büyümeyi hızlandıracağını ümit ederek radikal bir adım attı ancak olmadı. Piyasalar karıştı, en sonunda Truss baskılar ve sert eleştirilere dayanamadı ve istifa etmek zorunda kaldı. Şimdi ekonomistler soruyor: “Acaba Truss Keynes’in izinden gitse daha mı doğru yapardı?”

Aslında ne zaman bir ekonomik kriz ile karşılaşılsa akla hemen John Maynard Keynes gelir. Daha öncede benzer tartışmaları yaşamış; “Acaba Keynes olsaydı, ne yapardı?” diye sormuştuk. Talep yönlü iktisadın sembol ismi Keynes’e göre kısa vadede ekonomik büyümeyi hızlandırmanın yolu düşük gelir gruplarının gelirlerini doğrudan arttırmaktır. Oysa arz yönlü iktisadın önde gelen isimlerinden Laffer’in yaklaşımı vergi indirimleri ile yüksek gelir gruplarının öncelikle rahatlatılmasını, nihai olarak hazinenin gelirlerinin arttırılması ve daha sonra buradan damlama yöntemiyle toplumun diğer kesimlerinin de faydalanmasını öngörüyor.

“Keynes’in izinden gidilmeliydi” diyenlere göre toplumun düşük gelir gruplarına yapılacak doğrudan gelir destekleri ise hem enflasyondan en fazla zarar gören kesimlerin rahatlatılması açısından sosyal yönü güçlü bir adımdır; hem de çok kısa süre içinde ekonomiye canlanma olarak geri dönecek; dolayısıyla daha güçlü bir etki yapacaktır. Çünkü düşük gelir gruplarında yer alan insanlar ellerine geçen ek geliri borsaya ya da fonlara yatırmak ya da döviz almak yerine zaten yüksek enflasyon nedeniyle almakta zorlandıkları temel ihtiyaç maddeleri ve benzeri kalemlere harcayacaklardır.

Dolayısıyla kriz dönemlerinde doğrudan düşük gelirlilerin desteklenmesi kısa vadede sonuç veren bir yaklaşımdır. Krizlerde düşük gelirlileri ve işsizleri desteklemek için “çukur kazdırıp, sonra kazılan çukuru doldurtmak” Keynes’in fikriydi.  Ancak burada püf noktası yüksek enflasyon ortamında bir yandan bu gruplara gelir desteği sağlarken, diğer yandan enflasyonun daha da artmasına izin verilmemesi; aksine süratle aşağı çekilmesi hedeflenmelidir. Aksi takdirde düşük gelir gruplarına bir taraftan destek sağlanırken, yükselmesine göz yumulan enflasyon kanalıyla bu satın alma gücü tekrar geri alınmaktadır. Nominal artışlar olsa da reel olarak gelirler erimektedir.

Keynes öleli 75 yıldan fazla oluyor ama onun küresel ekonomi üzerindeki gölgesi hala devam ediyor. Enflasyonist dönemlerde daraltıcı maliye ve deflasyonist dönemlerde ise genişletici maliye politikasının uygulanması gerektiğini savundu. 1929 krizi sırasında yazdığı ''Eğer bir bankaya 100 pound borcunuz varsa sizin sorununuzdur. Ama borcunuz 1 milyon poundsa o zaman bankanın sorunudur'' sözü daha sonraki krizlerde bankalar batarken çok defa hatırlandı. Ama en çok hatırlanan cümlelerinden birisi, klasik iktisatçıların uzun dönemde tam istihdamı savunmalarına karşı  tarihe geçen "Bana uzun vadede ne olacak diye sorup durmayın. Uzun vade de hepimiz ölmüş olacağız" sözüdür.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar