Büyüme üçüncü çeyrekte yüzde 5.9, yıllıkta yüzde 4.3

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Türkiye ekonomisi üçüncü çeyrekte yüzde 5.9 büyüdü. İlk üç çeyrek toplamında geçen yılın aynı dönemine göre kaydedilen büyüme böylece yüzde 4.7 oldu.

Son dört çeyrek toplamının önceki dört çeyreğe kıyaslanmasını gösteren yıllık büyüme ise yüzde 4.3 düzeyinde.

Bu yılın büyüme tahmini orta vadeli programda yüzde 4.4 olarak yer alıyor. Bu tahminin tutması için son çeyrekteki büyümenin yüzde 3.8 olması yetecek. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de TRT Haber’de yaptığı açıklamada büyümenin bir miktar yavaşlayacağına işaret etti ve bundan kaygı duymamak gerektiğini vurguladı. Anlaşılıyor ki son çeyrek büyümesi yüzde 4’ün altında gelecek ve ekonomi yönetimi bunu görüyor ve bu düzeyde bir orana hazırlıklı.

Yüzde 5.9 yüksek bir oran

Büyümede üçüncü çeyrek gerçekleşmesine ilişkin tahminler yüzde 5.9’un epeyce altında bulunuyordu. Bu yüzden yüzde 5.9 yüksek bir oran olarak nitelendi. Ancak bu büyümede inşaatın ilk sırada olduğu da dikkat çekmiyor değil.

İnşaattaki büyüme üçüncü çeyrekte bir önceki yılın yüzde 8.1 üstünde geldi. Sanayideki büyüme de yüzde 5.7 oldu.

Üçüncü çeyrekteki büyüme geçen yıla göre finans ve sigorta faaliyetlerinde yüzde 5.1’de, hizmetlerde yüzde 4.3’te, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetlerinde yüzde 2.7’de, diğer hizmet faaliyetlerinde yüzde 2.2’de, bilgi ve iletişim faaliyetlerinde yüzde 1.7’de kaldı.

Tarım küçülmekten adeta kıl payı kurtuldu. Tarımdaki büyüme yalnızca yüzde 0.3 oldu. Mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri ise yüzde 2.5 küçüldü.

En büyük katkı hizmetlerden

Üçüncü çeyrekte en hızlı büyüme inşaatta kaydedilmiş olsa da GSYH’ye katkıda ilk sırada hizmetler bulunuyor.

Hizmetlerdeki yüzde 4.3’lük büyümenin katkısı 1.08 puan, sanayideki yüzde 5.7’lik büyümenin katkısı 1.02 puan oldu. İnşaat, yüzde 8.1 büyümesine rağmen toplamdaki payının görece düşük olmasından ötürü GSYH’ye ancak 0.38 puan katkı verdi.

KKM’deki düşüş sanki hız kesiyor gibi...

Kur korumalı mevduat, doğrudan TL cinsi açılan hesaplarda asgari faiz koşulunun eylül sonunda kaldırılmasıyla birlikte çok büyük bir hızla gerilemeye başlamıştı. KKM, 29 Eylül’den 17 Kasım’a kadar geçen bir buçuk ayda toplam 535 milyar lira azaldı. Haftalık ortalama azalma 76 milyar lira oldu.

Ama 17-24 Kasım haftasına ilişkin son veriler KKM’deki azalmanın sanki hız kesmekte olduğunu gösteriyor. KKM söz konusu haftada 29 milyar lira geriledi ve 24 Kasım itibarıyla 2 trilyon 739 milyar liraya indi.

KKM, zirve yaptığı 18 Ağustos’tan 17 Kasım’a kadar 640 milyar lira azalmıştı. Son haftadaki tutarla birlikte toplam azalma 669 milyarı buldu.

Ancak KKM’deki bu gerileme çok muhtemeldir ki doğrudan TL ile açılan hesaplardan oluştuğu ve bu hesapların toplamdaki payı da tam bilinmemekle birlikte yüzde 40’tan az olduğu için sistemden çıkacak para yavaş yavaş azalacak.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek TRT Haber’deki açıklamasında KKM konusuna da değindi ve belli ki çıkışın yavaşlamakta olduğunun görülmesinden hareketle “KKM’nin azalması noktasında önümüzdeki dönemde ilave adımlar atabiliriz” dedi.

Döviz kurunda belirgin bir artış yaşanmadığı sürece döviz dönüşümlü KKM’nin artık Merkez Bankası’na pek yükü yok. Bu hesaplara uygulanan en düşük faiz yüzde 40, üç aya denk gelen faiz yüzde 10 ve kur artışı da üç ay için yüzde 10’u bulacak gibi görünmüyor.

TL cinsi hesaplarda daha 600 milyar lira gibi bir tutar kaldığı tahmin ediliyor, bu tutar da başlangıçtaki hızda olmasa bile azalmaya devam edecek gibi.

Ama bu eğilime rağmen ekonomi yönetimi KKM kamburundan bir an önce kurtulmak istiyor ve belli ki önümüzdeki dönemde bu yönde bir takım yeni adımlar görebiliriz.

Ne var ki döviz dönüşümlü hesaplar için çok dikkatli karar alma gerekliliği de ortada. TL cinsi KKM’den çıkan çok muhtemeldir ki ağırlıkla mevduata gitmiştir; ancak zaten döviz tasarruf etmeye alışkın olanların hesaplarından oluşan döviz dönüşümlü KKM’yi cazip olmaktan çıkarmak kısa vadede çok olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Yabancı geliyor ama öyle gürül gürül de değil!

Ekonomi yönetimini dinleseniz, yabancıların Türkiye’ye gelmek için birbirleriyle yarıştığını sanırsınız. Ancak Merkez Bankası’nın açıkladığı verilere bakıyoruz; tamam bir giriş var, var olmaya ama öyle söylendiği gibi de değil, yavaş yavaş geliyorlar...

Merkez Bankası dün 17-24 Kasım haftasının verilerini açıkladı. Buna göre söz konusu hafta yabancı yatırımcılar net 214.8 milyon dolarlık hisse senedi almış. Yabancılar 17 Kasım’da biten haftada 119.5 milyon, 10 Kasım’da biten haftada 7.3 milyon, 3 Kasım’da biten haftada da 85.7 milyon dolarlık hisse senedi almıştı. Böyle son bir aydaki net alım 427.2 milyon dolar oldu.

Aynı şekilde son bir ayda devlet iç borçlanma senedi kesin alım tutarında da artış var. Yabancılar, 24 Kasım haftasında 96.8 milyon, 17 Kasım haftasında 4.9 milyon, 10 Kasım haftasında 131 milyon, 3 Kasım haftasında da 27.2 milyon dolarlık olmak üzere son bir ayda toplam 259.9 milyon dolarlık iç borçlanma senedi aldı.

Bu arada 17 Kasım’da biten haftada 1 milyar 57 milyon dolar gibi çok yüklü bir ters repo işlemi yapıldı.

Son bir ayın verileri, en azından önceki dönemlere, hele hele seçim öncesine göre çok iyi. Ama yeterli mi, pek değil...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar