Çare “Mali Kural”

Servet YILDIRIM
Servet YILDIRIM Ekonominin Halleri

Bekleniyordu, sürpriz olmadı. “Kamuda tasarruf ve verimlilik paketi” geçen hafta açıklandı. Kamuda tasarruf, bütçede harcama disiplini ve kamu yatırımları başlıkları altında bazı önlemler sıralandı. Bunların yaratacağı bir tasarruf olacaktır ama Türkiye’nin şu anda devam eden bütçe açığı meselesini çözmeye yeterli olmayacaktır. Türkiye’nin çözüm için daha farklı adımlar atması gerekiyor. Bunlardan birisi de “Mali Kural” olabilir.

Mali Kural yabancısı olduğumuz bir kavram değil. Türkiye mali kuralı 2009-2010 yıllarında çok tartışmıştı. Hatta bazı somut adımlar da atılmıştı ama çalışmalar sonuçsuz kalmıştı.

Mali kuralın mantığına göre işlerin iyi gittiği yıllarda tasarruf edilecek; kötü gittiğinde ise bu tasarruflar sayesinde harcamalar artırılabilecekti. Mali Kural, mali politikalara uzun vadede öngörülebilirlik kazandırmayı ve mali disiplini kalıcı hale getirmeyi amaçlıyordu.

Mali Kural çalışmalarının yapıldığı günlerde Türkiye “sa = - 0.33 (a (t-1) - 1) - 0.33 (b - 5)” gibi bir formül ile tanıştı.

Öyle göründüğü kadar karmaşık bir formül değildi aslında. Formüldeki sa genel yönetim açığının gayri safi yurt içi hasılaya oranında yapılacak uyarlama; a (t-1) bir önceki yılın genel yönetim açığı/gayri safi yurt içi hasıla oranı, b ise reel gayri safi yurt içi hasıla artış hızı. Üç tane ana oran belirlenmişti. Bütçe açığının GSYH’ye oranı yüzde 1 olacak ve büyüme hızı yüzde 5 olarak öngörülecekti. Bir de yüzde 0.33’lük yani 1/3’lük bir katsayı vardı. Eğer sapma varsa ertesi yıl üçte bir oranında uyarlama yapılacaktı. Yani kendi içinde esnekliği olan bir kuraldı.

Türkiye bu çalışma döneminde bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 1’de tutulduğu ve GSYH’nın ise yüzde 5 arttığı bir ekonomiyi ve bunu sürekli kılmayı konuşuyordu.

Konu toplumun değişik kesimlerinde tartışılmış ve destek de alınmıştı. Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nda son şekli verilmiş ve bir yıllık bir çalışmanın ardından 2010 yılı Mayıs ayı itibariyle yasalaşması için TBMM'ye gönderilmeye hazır hale gelmişti. Hatta Meclis’e sevk edilmesi için düğmeye de basılmıştı. Ancak bir anda beklenmeyen bir gelişme oldu; “Meclis takvimi çok sıkışık. Gündem yoğun. Tasarı yeni yasama dönemine kalsın” denildi ve bir daha ses soluk çıkmadı.

Eğer Mali Kural o zaman kabul edilseydi Türkiye’de işler daha farklı olabilirdi. Mali kural ekonomi için güçlü bir çıpa olacaktı. Mali kuralın hükümetlerin seçim ekonomisi uygulamasını oldukça zorlaştıracaktı. Bundan dolayı siyasetçiyi ürküttü ve mali kuralın önü kesildi. Eğer mali kural o zaman rafa kaldırılmayıp Meclis’ten geçirilmiş olsaydı, Türkiye ekonomisi bugün çok daha farklı ve güçlü bir noktada olabilirdi. Önemli bir fırsat kaçtı. Bugün ise tasarruf tedbirleri ve harcama disiplini ile GSYH’nın yüzde 7-8’lerine doğru giden bir açığı kontrol altına almaya çalışıyoruz.

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar