Enflasyon alım gücünü düşürür, gelir dağılımını bozar

Erhan ASLANOĞLU
Erhan ASLANOĞLU Ekonomi ve Piyasalar

Ekonomi politikalarının en önemli orta vadeli sonuçlarından olan gelir dağılımı ve yoksulluk verileri Türkiye ekonomisi için peş peşe yayınlandı. Her ne kadar verilerin başlığı 2022 istatistikleri olsa da aslında içerik 2021 yılındaki gelişmelere ait.

Gelir dağılımı bozuluyor

Öncelikle gelir dağılımına ait verilerden başlayacak olursak, büyük farklar olmasa da son on yılın en olumsuz verisinin geldiğini görüyoruz. Nüfusun yüzde yirmilik dilimlerinin gelirden aldığı paylara göre hesaplanan Gini katsayısı sıfır ile bir arasında değerler alır. Verinin bir’e doğru gitmesi gelir dağılımında bozulmayı sıfıra doğru yönelmesi ise iyileşmeyi gösterir. 2021 yılı verilerine göre, Türkiye’de Gini katsayısı 0,415 beş ile bozulma eğilimini sürdürüyor. Nüfusun en düşük ve en yüksek yüzde yirmilik dilimlerinin gelirden aldığı paylara baktığımızda da bu tabloyu daha net görebiliyoruz. En düşük gelire sahip yüzde yirmilik dilimin gelirden aldığı pay %6.1’den %6’ya gerilerken en yüksek gelir grubunun aldığı pay % 46,7’den % 48’e çıkmış durumda. Bu verilerin detayında bozulmaya yönelik başka ayrıntılar da bulunmakta. Örneğin 2021 yılında yıllık ortalama hane halkı gelirinin bir önceki yıla göre %28,3 artarak 98.416 TL’ye çıktığını öğreniyoruz. Hatırlayalım, 2021 yılında TÜFE enflasyonu %36’nın üzerinde gerçekleşmişti. Gelir dağılımındaki bozulmayı farklı birçok verilerle de görmek mümkün. Örneğin işgücü ödemelerinin toplam gelirden aldığı pay 2019 yılı birinci çeyrekte %39.2 iken 2022 yılı dördüncü çeyrekte %25.2’ye gelmiş durumda. Enflasyon alım gücünü düşürüyor, gelir dağılımını bozuyor. Enflasyon da asıl yükselişin 2022 yılında gerçekleştiğini düşünecek olursak, muhtemelen gelecek yıl bu zamanlar yayınlanacak olan gelir dağılımı istatistikleri çok daha ciddi bir bozulmaya işaret edecek.

Yoksulluk artıyor

Bir başka veri, yoksullukla ilgili üç yıl aradan sonra yayınlandı ve eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert gelirine göre hesaplanan yoksulluk oranı 2021 yılında artış gösterdi. Medyan gelirin %60’ına göre %21,3’ten %21,6’ya çıktı. Bu çerçevede, Türkiye’de 18 milyondan fazla kişi yoksul görünüyor. Verinin detaylarında bozulmayı gösteren başka ayrıntılar da var. Örneğin, iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek masrafını karşılayabilenlerin oranı 3 yıl içinde yüzde 67,8’den yüzde 58,5 seviyesine gerilemiş. Benzer şekilde, tasarruf edebilenlerden acil ihtiyacını karşılayabileceklerin oranı da yüzde 69,6’dan yüzde 59,6 seviyesine gerilemiş. Bunlar ciddi düşüş oranları ve mikro bazda yoksullaşmanın artış göstergeleri. Gelir dağılımımda olduğu gibi yoksulluk verilerinde de 2022 yılında bozulma muhtemelen daha da artmış olacak.

Bir toplumun ekonomik refah anlamımda nasıl hissettiğini ölçmenin en somut yollarından birisi o ülkenin enflasyon ve işsizlik oranlarını toplayarak hesapladığımız ve sefalet endeksi olarak adlandırdığımız rakamına bakmaktır. Dünyanın belli başlı 50 ülkesinin söz konusu verilerine baktığımızda, Türkiye ekonomisi Arjantin’den sonra maalesef en olumsuz tabloya sahiptir. Örneğin Arjantin’in enflasyon ve işsizlik değerlerinin Toplamı 112 iken Türkiye’de bu oran geçen yıl 76 seviyesinde, son verilere göre ise 54 oranında. Türkiye’ye en yakın örnekler Güney Afrika, Pakistan gibi ülkeler gösterilebilir ve rakamları 35 -40 arasındadır. Gelişmiş dediğimiz bir çok ülkede ise bu oran 5-10 arasında seyretmektedir.

Enflasyon ile mücadele reaktif değil, proaktif olmalı.

Enflasyon maalesef hem doğrudan hem de dolaylı yoldan toplumun refahını son derece olumsuz etkileyen bir faktör konumunda. Enflasyon ile mücadele proaktif bir şekilde sıkı para politikası ve yapısal reformlarla kazanılabilir. Sonuca yönelik reaktif politikalar sonuç vermediği gibi, uzun vadede bütçe dengesizlikleri ve beklenti kanalı gibi unsurlarla sorunu daha da ağırlaştırma potansiyeline sahiptir. Seçim sonrası ekonomide gidişata ilişkin beklentileri oluşturmada en önemli unsurlardan birisi proaktif politikalara mı döneceğiz yoksa reaktif politikalarla devam mı edeceğiz olacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
TL değerli mi? 28 Şubat 2024