Eskinin ve günümüzün masalları

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ

Eskilerden bir masal

Yıllar önce yeni elbiselere aşırı derecede düşkün bir Kral varmış. Öyle ki, bütün parasını giyime harcarmış. Ne tiyatro ne de av onu ilgilendirmiş; bu aktiviteleri yeni elbiselerini göstermek için bir fırsat olarak görürmüş. Günün her saatinde farklı elbise giyermiş. Başka krallar ve imparatorlar için “Meclisinde oturuyor” denirken bu Kral “Gardrobunda oturuyor” diye anılırmış

Başkentte günler böyle mutlu biçimde geçerken saraya her gün yabancılar gelir gidermiş. Bir gün saraya kendilerini dokumacı olarak tanıtan iki düzenbaz gelmiş. En güzel renklerde, en süslü desenli kumaş dokumayı bildiklerini ifade etmişler. Dokuyacakları kumaşın sıradan bir kumaş olmayacağını belirtmişler. “Bu kumaşı bulunduğu makamı dolduramayan veya aptal insanlar göremeyecek” demişler.

Kral şöyle düşünmüş: “Müthiş bir kumaş olmalı. Eğer böyle bir kumaştan elbisem olursa hem hükümetimdeki bulunduğu makama uygun olmayan kişileri ayıklarım, hem de akıllıları ve aptalları ayırt ederim. Böyle bir kumaş benim için vakit geçirmeden dokunmalı.” İşi hemen başlatmak için bu iki düzenbaz dokumacıya yüklü miktarda para vermiş.

İki sözde dokumacı, iki dokuma tezgahını koyup görünmez kumaşlarını dokumaya başlamışlar; daha doğrusu dokuyormuş gibi yapmaya.  Dokudukları kumaşta kullanmak için değerli ipekli kumaşlar ve altın iplikler istemişler. Gelen malzemenin hepsini zulaya, torbalarına atmışlar. Gece gündüz “mış” gibi yapıp, tezgahların konduğu odadan çıkmamışlar. Kral, “görünmez kumaşı” görememe riskini göze almayıp önce en yaşlı bakanını yollamış dokumacıların yanına. Yaşlı bakan da bulunduğu koltuğu doldurmadığı hükmünü yemek riskini göze alamamış. Bu nedenle, görünmez kumaşı en ince desenlerine kadar görmüş gibi öve öve bitirememiş. Kral ikinci bir görevliyi dokunan kumaşa bakmak için yollamış. O da koltuğunu korumak ve aptal görünmemek için olmayan kumaşı görüyorum demiş. Sonunda Kral da dokunmakta olan kumaşı görmeye gitmiş. Ve doğaldır ki, görememiş “Yok” kumaşı. Ama oturduğu koltuğu hak etmediğini ya da aptal olduğunu gösterir diye sesini çıkarmamış.

Ve sonunda düzenbaz dokumacılar yok kumaşı dokumayı bitirmişler. Odalarının ışığı sabah kadar yanık kalmış. Güya bütün gece oturup hayali elbiseyi dikmişler. Sabah da Kral’ı soyup hayali elbiseyi giydirmişler, daha doğrusu miş gibi yapmışlar. Kral, hazır olunca başkentin sokaklarında dolaşmaya başlamış. Günlerdir Kral’ın elbisesini merak eden halk da aptal görünmemek için olmayan elbisenin değişik bölümlerine övgüler yağdırmış. Sonunda bir küçük çocuk haykırmış “Kral çıplak”.  Çocuğun babası “Bu masumun sesine kulak verin” demiş. Kulaktan kulağa dalga dalga fısıldanmış “Kral çıplak”. Sonunda tüm halk haykırmış “Kral çıplak”. Kral halka hak vermiş, çok üzülmüş.  Ama yürüyüşün devam etmesi gerektiğini düşünmüş ve yürümeye devam etmiş. Mabeyinciler de sanki olmayan elbisenin olmayan kuyruğunu güçlükle taşıyormuş gibi Kral’a eşlik etmişler.

Bugünün masalları

Yukarıdaki meşhur masal, Hans Christian Andersen’e ait. Andersen, Danimarkalı bir yazar. Yazarın yirmi kadar gezi kitabı, elliye yakın tiyatro oyunu ve altı romanı var. Ancak şöhretini halk masallarından yararlanarak yazmış olduğu masalları ile yapmış. Eserleri 125 yabancı dile çevrilmiş.  Unesco'nun dünya çeviri bibliyografyasına göre dünyanın eserleri en çok dile çevrilen sekizinci yazarıdır.

Andersen, 1805-1875 yılları arasında yaşamış. Acaba günümüzde yaşasaydı, bu masal nasıl olurdu, masalda neler değişirdi diye düşündüm.

Günümüz dünyasında da saraylar yine var ama içinde oturanlara imparator ya da kral denmiyor. Şimdinin kralları ve imparatorlarının merakları elbise değil ama daha pahalı şeyler; saraylar, arabalar, uçaklar. Masaldaki düzenbaz sadece iki dokumacı idi ve saraya dışarıdan gelmişti. Şimdinin kralları ise saraylarına bir dokumacı ordusu ile geliyorlar.  Bu kez görünmez elbiseler kral için değil, halk için dikiliyor. Andersen’in masalında Kral elbiseler için kendi parasını harcıyordu. Bugünkü görünmez elbiseler için ise halk çok büyük bedeller ödüyor. Masalda halk aptal görünmemek için görmediği elbiseyi gördüm diyerek övüyordu. Şimdi ise halk, yok elbiseyi gördüğünü sanıyor. “Kral çıplak” diyen çocuğa masalda bir şey olmadı. Ama günümüzde “Halkl neden çıplak” diyenler kendilerini cezaevlerinin çıplak duvarları arasında bulabiliyorlar. Ve bugünün kralları vatandaşlarına sürekli masallar okuyor.

Andersen’in masalları hep bir masal olarak kalacak. Ama bugün ülkelerde gerçekten yaşananlar bir masal gibi nesilden nesile ibretlik ders olarak aktarılacak.        

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Bir banka ve yalnızlık 09 Temmuz 2024
Bir hatır meselesi 02 Temmuz 2024
Bir yolculuk 21 Mayıs 2024
Bir insanlık borcu 30 Nisan 2024