Fed kararları ve piyasalar

Erhan ASLANOĞLU
Erhan ASLANOĞLU Ekonomi ve Piyasalar

Piyasalar açısından bu haftanın en önemli gündemi merkez bankalarının toplantıları diyebiliriz. Küresel ekonomide 2022 yılına ilişkin en önemli riskler neler diye sorulduğunda öne çıkan başlıklar enflasyon, Fed, pandemi ve jeopolitik gelişmeler görünüyor. İlk iki başlık açısından bugün Fed’in vereceği sinyaller önemli olacak.

Bir önceki toplantıda Powell’ın yeniden seçilip seçilmeyeceği belli değildi. Artık belli ve bu netleştikten sonra Powell’dan çok daha şahince açıklamalar gelmeye başladı. Enflasyonun geçici değil, beklenenden uzun ve yüksek olacağına dair bir vurgu görmeye başladık. Gelen veriler büyüme ve enflasyon konusunda tereddüt yaşayan Powell ve diğer kurul üyelerini muhtemelen enflasyon tehlikesinin daha yakın olduğuna ikna etmiş durumda. Yavaşlasa bile bu yıl yüzde 5,5, gelecek yıl yüzde 3,5 büyümeye aday bir ABD ekonomisi var. Fed’in Eylül ayında bu yıl için işsizlik beklentisi yüzde 4,8 idi. İşsizlik şu anda yüzde 4,2. Ve muhtemelen yüzde 3,5 seviyelerine doğru gerileyecek. Bu kadar hızlı düşüşün bir nedeni işgücü piyasasında daralma fakat pek geriye de dönecek gibi görünmüyor. Bu durum ücretlere de baskı yapmaya devam edecek. Son 40 yılın en yüksek TÜFE rakamına (%6,8) ve enerji ile gıda hariç çekirdek enflasyonuna (%4,2) yaklaşmış ABD ekonomisinde, Fed’den sıkılaşma sinyalleri alacağız. Tahvil alımının sonlandırılması Haziran’dan Mart –Nisan aylarına çekilebilir. Arkasından da faiz arttırımları gelecek. ABD’nin 2 yıllık tahvil faizleri 0,70’ler civarında ve 0,25’lik 3 faiz arttırımını fiyatlıyor.

Fed’in yüzde 6’lara çıkmış enflasyonu yüzde 2 hedefine kısa vadede yaklaştırması çok zor. Bu nedenle Fed’’in enflasyon hedefini bir süreliğine yüzde 3’e yükseltme ihtimali olduğunu düşünüyorum. Böyle bir değişim ekonomiyi hırpalayacak daha güçlü parasal sıkılaşmanın da önüne geçebilir. ABD’deki getiri eğrisi Fed’i de rahatsız edebilecek bir eğilim gösteriyor. Kısa vadeli faizler artarken uzun vadeli faizler yatay ya da geriliyor. Örneğin, 10 yıllık faizler yüzde 1,4 civarında. 2 yıllık faizler yüzde 0,70, yılıbaşında 0 civarındaydı. İkisi arasındaki fark azalıyor. Aynı durum 5 ve 2 yıllık faizlerde de var. Getiri eğrisi yataylaşıyor. Bunun anlamı, piyasalar kısa vadede enflasyonda bir artış bekliyor ama bunun çok kalıcı olmayacağını düşünüyor. Buna karşın, uzun vadede büyüme ile ilgili sorun görüyor. Bu stagflayon değil ama önce enflasyon sonra büyüme sorunu anlamına geliyor. Bu algı değişmeden Fed’den aşırı şahin bir politika gelişimi beklememek gerekiyor. Gelecek yıl faizi arttırımı ikide kalabilir. Eğer ABD uzun vadeli faizleri artış eğilimine girerse Fed muhtemelen daha şahin bir tutum sergileyecektir.  

Her iki senaryoda da gelişmekte olan ülkelere yönelik risk iştahı düşük kalacaktır. Birinci senaryo, yani ABD getiri eğrisinin yataylaşması, büyümeye ilişkin kaygı sadece ABD ekonomisi için değil küresel ekonomi ve Türkiye ekonomisi için de sorun var anlamına geliyor. Risk iştahı düşük seyredecektir. İkinci senaryo daha öne çıkar ve uzun vadeli faizler de artmaya başlar, getiri eğrisi dikleşirse gelişmekte olan ülkelere sermaye hareketleri konusunda yine artan sorun anlamına gelecektir. Her durumda Fed’den gelecek mesajların TCMB’nin işini kolaylaştırması zor ama muhtemelen ilk senaryoya uygun piyasanın tahmininden biraz daha az şahin bir Fed kararı karşımıza çıkabilir. Özellikle gelecek yıl büyümenin görece güçlü kalması beklendiği için, küresel finansal piyasalar içerisinde yine en pozitif tarafta kalmaya aday hisse senetleri olacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
TL değerli mi? 28 Şubat 2024