Gelişmiş ülkeler faizi unuttu

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Ferda Besli

2008 krizinin ekonomik etkilerini yönetebilmek için dünyanın gelişmiş ülkeleri başta FED ve ECB olmak üzere para politikalarında gevşemeye gitti. Politika faizleri düşerken para arzındaki artış ile gelişmiş ülkeler son 15 yılda faizin olmadığı bir ekonomide iş yaptılar. Diyebilirim ki bizler tarafından biraz kıskanarak biraz da kendimizi eleştirerek takip ettik. Bizim şirketler USD ve EUR bazında yüzde 3- yüzde 8 arasında borçlanırken ve faiz karşılama oranı zar zor 2X-3X civarında iken yabancılar bu para bolluğunda ve düşük faizden yararlandılar yüzde 0,5- yüzde 3 ile borçlandılar. Son 10 yılın politika faiz ortalaması ( 2023 hariç) ABD’de yüzde 0,8, Avrupa Birliği’nde ise yüzde -0,2. 2023 yılı faiz artışını da hesaba katarsam ABD için yüzde 1,12, Avrupa Birliği için yüzde 0,6. Gerçekten kıskanılacak seviyede düşük. ECB 2009 yılında yüzde 0,25’e indirdiği faiz oranını 14 Eylül 2022 tarihine kadar yüzde 0,25- yüzde – 0,5 arasında yönetti. FED ise 2008 yılında yüzde 0,25 indirdiği faiz oranını yedi yıl sonra 2015 yılının sonunda yüzde 0,5’e çıkardı. Daha sonra artarak 2028 yılında yüzde 2,5 olan oran tekrar 2019 yılındaki yavaşlama ve pandemi nedeniyle tekrar yüzde 0,25’e indi. Kısaca gelişmiş ülkelerde faiz son 15 yıldır yüzde 1’in altındaydı. Şimdi FED yüzde 5, ECB, UK yüzde 4,25.

Düşük faiz oranı ile toplanan mevduat ticari ve bireysel gayrimenkul, tahvil finansmanında kullanıldı. 23 trilyon dolar olan ABD ticari bankalar aktif toplamı içindeki tahvil ve gayrimenkul payı yüzde 42 civarında. Bu varlıkların gelecekte yaratacağı nakit akışı için kullanılacak yeni faiz oranı (Discount Rate, WACC, Hurdle Rate gibi adlarda tanımlanabilir) bu varlıkların Net Bugünkü Değerini (NPV) azaltacağından defter değeri ile bugünkü değeri arasında fark zarar oluşmasına neden olacaktır. Mark-to-Market yapmasak bile bu assetlerin yeni faiz oranından artan fonlama maliyetleri bankaların faiz maliyetlerinin artmasına neden olacaktır. Geçen haftayı bitirirken bankacılık sektörü endeksleri Avrupa’da ve ABD’de tekrar düştü. Bu nedenle bankacılık sektöründe stabilite için biraz daha zaman alacak görünüyor. Sadece bankalar değil diğer bankacılık dışındaki finans kuruluşlarını da faiz artışları zorlayacak özellikle ellerinde tahvil portföyü yüksek olan kuruluşlar için.

Tabii ki uzun süre bu kadar düşük olan faiz artışının getireceği önemli bir piyasa riski olan “faiz riski” iyi hesaplanamadı. Biz Türkiye’de bu risk için epey ders almıştık daha iyi yönettiğimizi düşünüyorum finans sektörünün. Gelişmiş Ülkelerde Bankacılık sektörü ülkemiz le karşılaştırdığımızda hala hem “to big to fail” hem de leverage. Örneğin 15 Mart 2023 itibariyle ABD ticari bankaların aktif büyüklüğü 23.2 trilyon dolar, öz kaynak 2.2 trilyon dolar ve yüzde 10’un altında öz kaynak payı. İlk üç bankanın aktif büyüklüğü 9 trilyon dolar ve sektör payı yüzde 39 ve öz kaynak büyüklüğü 766 milyar dolar ve sektör payı yüzde 34,8. Türkiye’de bankaların çekirdek sermayesi 31.1.2023 itibariyle 1,398 milyar TL ve 1,767 milyar TL katkı sermaye ile birlikte. SYR çekirdek sermayeye göre yüzde 13,4, katkı sermayeye göre yüzde 17.Kredi, piyasa ve operasyonel risk toplamı 10.4 trilyon TL. 251 milyar TL katkı sermayenin yüzde 75’ine denk gelen 188 milyar TL üç kamu ve dört özel bankamıza aittir.

Sonuç olarak, önemli bir piyasa riski olan “Faiz Riski” uzun süredir çok düşük faiz oranıyla iş yapan gelişmiş ülkelerde ekonomik bir gerileme yaratması muhtemel. 2023 için IMF yüzde 2,7 olan büyüme oranını yüzde 2,9’a revize etmişti ancak tekrar aşağı revize etmesi muhtemel. “Too big to fail” kuralları tekrar gözden geçirilecektir. Bankalar şirketlere göre daha fazla leverage durumdalar. Azalan portföy getirileri, bankalar başta olmak üzere düşen hisseler, kripto para platformlarının regülatörlerle yaşadıkları sorunlar tüketici güvenini azaltacak global talep yavaşlayacaktır. Öte yandan bankacılık sektörümüzü güçlü tutabilmek için menkul kıymet tesis kuralları gevşetilmelidir.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vizyon tuzağı 19 Nisan 2024