Jackson Hole’un hatırlattıkları

Orkun GÖDEK
Orkun GÖDEK Bakış Açısı

Bu köşede takip ettiğiniz son yazılar genel trendin aksine biraz daha ihtiyat çerçevesinde olmakla birlikte, unutulan gerçekleri de hatırlatma üzerine kuruluydu. Zaten böyle de olması gerekiyor. Herkesin aynı şarkıya aynı notadan girdiği dönemlerde farklılık aramaktan zarar gelmez. Bu arayışta olanlar ilk etapta hoş karşılanmasa da ihtiyat gün sonunda yatırım felsefesinin temelini hatırlatma görevi üstlenir: riskin yönetimi ve portföyleri koruma.

Temmuz ayındaki FOMC toplantısı sonrasında oluşan iyimserlik sürpriz değil. Aralarında bizim de bulunduğumuz meslektaşlarımızın çoğunluğu –yurt dışı piyasalar bölümümüzdeki arkadaşlarımız dahil- Amerikan doları pozisyonlarında kısmen çözülme, ağustos ayı işlemlerinde risk algısının toparlanması ve hisse senetlerine dip fiyatlardan yönelim bekliyordu. Şu an için stratejinin çalıştığı görülüyor. Hikayede bir kez daha en zor kısımdayız: peki, buradan sonrasını kestirmek?

Geçtiğimiz hafta işlemlerinde gelişmelerin tam ortasında bir klasik olan Jackson Hole sempozyumu yer alıyordu. Temmuz’dan bu yana Fed Başkanı Powell’ın ek bir konuşmasını ya da demecini görmediğimiz için Eylül ayı öncelikli olmak üzere, gelecek dönem için satır aralarındaki olası sinyalleri aradık. 8 dakikalık konuşma geçmiş sempozyum mesajlarına kıyasla oldukça kısa, öz ve ana hikayeye odaklanır biçimdeydi. Uzun bir süredir bizim nezdimizde de merkez bankası iletişimi üzerine tartışma ve daha iyisi nasıl olur ekseninde kafa yormalar gerçekleştiği için Powell’ın konuşmasını örneklem olarak almaktan zarar gelmez. Faydası çoktur. Artık modern merkez bankacılığında iletişim daha kısa çerçevede, odak noktası haline gelen konulardan uzaklaşmadan, aksine o kısımlara yönelerek akıllardaki soru işaretlerini ortadan kaldırma biçiminde oluyor. Kurumsal iletişim bireysel iletişimden terazide hep daha ağır basıyor. Önemli mi? Kuşkusuz. Haziranda Fed büyüklüğündeki geminin açık denizdeki hızını artırma ve yönünü kısmen değiştirme noktasında yapılan iletişim hatası ve devamındaki toparlama çabaları bir yana Fed hali hazırda şüphesiz bu işi en iyi yapan merkez bankası konumunda.

Başkan’dan geriye kalanlar ne diye soracak olursak? Öncelikle Fed’in odak noktası enflasyon ve beklentilerini yönetme olarak biçimlenmeye devam ediyor. Burada zerre sapma yok. Temmuz toplantısı sonrasındaki basın açıklamaları ve tutanakların işaret ettiği eksen genel olarak korunuyor. Bu kısım önemli. Zira merkez bankacılığının genel iletişim çerçevesinde aynı cümle ve kelimelerle ilerlemek, kısa vadede birçok kez yönlendirmeyi değiştirmemek, aksine güveni politika adımlarının yanında yalın ve tek parça iletişimle pekiştirmek artık hiç olmadığı kadar önemli ve değerli. Bir diğer örnek ise ECB’den gelebilir. Başkan Lagarde’ın katılmadığı 2022 sempozyumunda temsili önemli isimlerden Schnabel sağladı. Bunca sıkıntılı yapısal sorunlarına rağmen ECB’den yansıyanlar da Fed vari olmaktan uzak değil; resesyon senaryosuna rağmen enflasyon beklentileri öncelikli ve bunun için para politikasının bağımsız çerçevede işlevselliği önemli. Bu arada SNB Başkanı Jordan’ın 16 sayfalık JH konuşmasındaki merkez bankacılığında bağımsızlık ve operasyonel çerçeveyi de içeren konuşmasını değerli bulduğumu ayrıca ve önemle belirtmek isterim. Unutmadan; Schnabel’den gelen açıklamaların ivmesi en az Powell kadar güçlüydü. Buna da kurumsal iletişimin tek parça olması ve bireysel çabaların ötesine taşınması deniyor.

Eylül işlemlerine yönelik düşüncelerimizde henüz değişiklik yok: merkez bankalarına yönelik beklentilerin yeniden gündemi meşgul etmelerini ve volatiliteyi artırmalarını bekliyoruz. Fed’in +50bp ya da +75bp faiz adımını tercih etmesi arasında algı olarak pek fazla bir farklılık yok. Daha kritik mesele, sonrasında takınacağı tutum. Ne gibi? 2023’e yönelik şekillenen faiz indirimi beklentileri canlı kalmaya devam eder mi? Başka? ECB’nin eylül için +75bp ihtimali Avrupa’daki yavaşlamayı ne ölçekte derinleştirir? Ve son olarak; son çeyrekteki kış mevsiminde Avrupa’nın kapısındaki enerji krizi lojistik maliyetlerdeki artıştan üretime ne kadar geniş çapta etki yaratıp bulaşıcılık potansiyeli taşır?

Büyük taarruzun 100.yılı hepimize kutlu, bugünleri görmemizde emeği geçen tüm şehitlerimizin başta Atatürk olmak üzere ruhları şad olsun.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Restorasyon 14 Mayıs 2024
Oyun planı değişimi 23 Nisan 2024
İleriye bakma zamanı 02 Nisan 2024
Pozitif şok 26 Mart 2024
Normalleşmeyi beklerken 27 Şubat 2024