Japon kale futbol maçı ve rekabet analizi
Herkesin tek başına olduğu Japon kale futbolda da ittifak kuruluyordu
Kadıköy’de sadece birkaç tane özel otomobil bulunan 1970’li yıllarda Japon kale futbol oynardık. Niye bu adı verdiğimizi bilmiyorum; herhalde herkesin kendi küçük kalesi olduğu ve bu tür şeyler “Japon Malı” olarak adlandırıldığı içindi. Otomobil sayısından da emin değilim; belki daha fazla otomobil vardı ama bizim Arnavut kaldırımı sokaklarımıza girip amortisörlerini eskitmek istemiyorlardı. Bu belirsizlikler içinde, Japon kale maç oynarken düşman yaratmama stratejisinin oyunu kazanmanın formülü olduğunu çok kesin olarak hatırlıyorum.
Bu strateji net olmakla birlikte sonrası oldukça karmaşıktı. Çok gol atarsan düşman yaratıyordun. Çok gol yersen de seni kolay lokma gördükleri için hedef alıyorlardı. Herkese gol atarsan herkes sana gol atmaya çalışıyordu. Liste böyle uzuyordu ancak oyunun çarpıcı yanı herkes sürekli kalesini koruma öncelikli hareket ettiği ve fırsatını bulduğunda gol atmaya çalıştığı için hem defansif hem ofansif yetenekler gelişiyordu. Çünkü kazanmak için gol yememek gerektiği gibi gol atmadan kazanmak da mümkün değildi. Bu oyunun geliştirdiği bir yetenek de rakip analizini iyi yapmaktı. Yani kazanmak için asıl olarak kimi geride bırakman gerektiğini bilmeliydin.
Benim ayrıcalıklı bir durumum vardı. Daha önce de belirttiğim gibi babam devlet memuru olduğundan ülkedeki siyasi kriz bağlantılı ekonomik krizden daha az etkilenen bir pozisyondaydık.
Mülkiyet ve rekabet gücü birbirinden farklı
Bu nedenle oynadığımız topu annesine aldırabilen bendim. Bir nevi yenilmezdim çünkü ben küsüp gidersem oyun biterdi. Cumhurbaşkanlığı seçimindeki adaylardan birinin “top bende, ben oynamazsam topumu alırım” demesi, diğerinin de “beni seçerseniz, hepimizin topu olacak” demesi, bana o dönemi hatırlatıyor. Ancak asıl rekabet bu konuda değildi.
Türkiye’de otomobil satışları artıp sokaklarda dolaşan araç sayısı yükselince, kapı önlerine park eden ve yoldan geçen otomobiller nedeniyle sokakta top oynamak imkansız hale geldi. Top arabanın altına kaçınca ya da yoldan geçen bir otomobilin altına sıkışıp sürüklendikten sonra patlayınca yaşanan sıkıntı ve acemi sürücülerin çarptıkları çocukların haberlerinin evden top oynama izni almayı güçleştirmesi, Japon kale futbolu bitirdi.
Rekabet ve çokça konuşmaktan hoşlanılan sürdürülebilirliğin böyle bir boyutu var. Topunuz olduğu zaman bile sahayı kaybedip oynayamaz hale gelebiliyorsunuz. Günümüzde bunu en iyi anlamamızı sağlayan, en ciddi rakibi olarak insanların evden çıkmamasına neden olan Netflix’i gören Uber. Bizim sokakta top oynadığımız yaklaşık 50 yıl öncesi ile bugün arasında rekabet konusunda temel bir değişim yok.
Sistemleri babalar belirler
Bu köşeye “işin aslı” adını vermemin amacı, kimsenin bilmediği bazı rakamlar ya da içgörüler ile bir şeyi idrak etmenizi sağlamak değildi. Hakikate ulaşmak gibi bir amaç güdüyordum. Bu, beni annemin aldığı topla sokakta favori oyuncu olmam kadar babamın futbol hikayesini de anlatmaya zorluyor. Bir gün sohbet açılınca babam, “Biz kitap alacağız diye babamdan para alır; o parayla top alır boş arsada oynardık. Sonra annem elinde oklava ile gelip bizi eve sokar ve ders çalışmaya zorlardı” diye anlattı. Bu hemen aile içinde “çocuklara kötü örnek olmak” suçlamasıyla mahkum edildi.
Ama daha kötüsü vardı. Dershanemizde babamın öğrencisi olan üniversiteli profesyonel futbol oyuncuları düzenlediğimiz bir piknikte yasak olmasına karşın sıradan insanlarla top oynadılar. İçlerinden birinin babama, “Hocam, saklatlanma riski olduğu için bizim dışarıda top oynanamız yasak. Lütfen kimseye söylemeyin” dediğini hatırlıyorum. Sakatlık yaratmamaya azami özen gösterilen muazzam eğlenceli bir maç olmuştu ve kimse daha sonra bu maçtan bahsetmemişti çünkü babam onların hocasıydı ve söz vermişti.
Bu sistem içinde yetişen herkes kendi alanında değerli ve birbiri için değer yaratan bireyler oldu. Bu nedenle seçim yaparken şirketler için kurumsal tarihçelerine; insanlar için babalarının tarihçelerine bakmanın gerekli olduğunu düşünüyorum. Yoksa hayatınız boyunca takım olamadan Japon kale oynayıp durursunuz.