Kalkınma planı mı seçim vaatleri mi?
İki gündür Türkiye’yi etkisi altına alan rakam sağanağı yaşıyoruz. Bir yandan 12’nci beş yıllık kalkınma planı, diğer yandan Meclis’e sunulan 2024 bütçesi… Yetmezmiş gibi bütçe açığı rakamları, TÜİK’ten veri üstüne veri… Bir bakıma sular seller gibi rakam akıyor her yanımızdan. Rakamlara boğulduk gibi.
İyi de bu kadar rakam ile ne anlatılmak istenmiş olabilir sizce? Yine rakam verip bu sağanağa damla ilave etmek istemiyorum. Gördüğüm şudur; adına kalkınma planı denilen vaatler silsilesi, adına bütçe denen “durumu idare edebiliyoruz” itirafı… Güme giden; hayatın çözümsüz acı gerçekleri.
PLAN DEĞİL PİLAV ÜSTÜ AZ DÖNER
Bu ara başlığa bakıp; “amma da abarttın” demeden önce lütfen bir kez daha alıcı gözle bakın ve söyleyin; rakam yağmuru hükümet abartmıyor mu? Efendim beş yıl sonra cari açık sıfırlanacak, turizm uçacak, ihracat patlayacak, fert başına gelir zıplayacak, enflasyon çakılacak… Sahi mi? Sormazlar mı insana? Bundan önceki 11’inci kalkınma planı ne kadar tuttu ki şimdi bize 12’ncisini “mucize kabilinden” anlatıyorsun? Üstelik bunu kalkınma planı mantığıyla değil de seçim beyannamesi vaadi üslubunda sunuyorsun? Sahi, amacınız; gerçeği boğuntuya getirmek mi?
İKİ SORU İKİ CEVAP
Kalkınma Planı aslında ne olmalıydı?
Beş yıllık programları eskiden, DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) hazırlardı. Aralarında Süleyman Demirel, Turgut Özal kalibresinde uzmanların binlerce saat çalışmasıyla hazırlanır ve ülkedeki tüm kesimlere (sanayici, girişimci, kamu, üniversite) yön verirdi. Misal “önümüzdeki 5 yılda dünya nereye gidecek, biz hangi sektörleri destekleyecek ve hangi alanları terk edeceğiz” gibi…
Peki, bu defaki planın temel eksiği nedir?
DPT bugün yok. Önce Kalkınma Bakanlığı şimdi de Plan Bütçe Başkanlığı; “laf olsun torba dolsun” kabilinden, sayfalarca vaat karalamış… İç tutarlığı olmadığı gibi birbiriyle çelişen uçuk hedefler koymuş. Ancak bunların nasıl gerçekleşeceği, hangi kaynak ve önceliklerin gözetildiği yazılmamış. Bu da şunu gösteriyor; Türkiye, ilk 20’den düştü, 23’ü ncü sıraya indi. Bu sözde planla (OVP daha özenliydi) kalıcı kopuşa maruz kalabiliriz.
not
GERÇEĞİ RAKAMLARIN ARDINA SAKLAMAK
Ekrandan rakam bombardımanına maruz kaldık. İşimizi gereği bu rakamları dinlemek zorundaydık. Zira 12’nci beş yıllık kalkınma planı ile acaba bizi 5 yıl içinde nasıl bir yarın bekliyor diye merak ediyorduk. Yetmiyor, gelecek yıl bütçesinde nelere öncelik verildiğini öğrenmek istiyorduk. Fakat gördük ki milyonlar, milyarlar, trilyonlar, yüzdeler uçuşuyor beyanlarda… Saatlerce rakam duyduk, hiçbir anlam taşımayan… Vatandaşın umurunda olmayan… Emeklinin kendi derdi içinde kulağına takılmayan… Çalışanın kaale dahi almadığı… Aslında laf ve rakam kalabalıkları…
Bilgiyi ne zaman kirletirsin? Derdime derman olacak sözün olmadığında… Rakamlarla derdimi meşgul edersin… Vaat yağdırırsın. İnanalım diye rakamları kullanırsın. Müjdeleri sıralarsın da bunları nasıl gerçekleştireceğine, hangi önceliklerle yürüyeceğine yer vermezsin.
Nice yalan, rakamların ardında sunulmuştur. Yalan, kuyruklu yalan ve en ileri düzeyi istatistik…
Ama bu kalkınma planı, tam bir ilkokul aritmetik alıştırma kitabı gibi… Uydur uydur ipe diz kabilinden…