Kayıp zannettiğimiz hediyeler

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

İş hayatında verimliliği artırmak için insanın kısa molalar vermesinin çok önemli olduğuna inanırım. Bu yüzden her ay dünyanın farklı şehirlerine seyahat etmeye çalışırım.

Son beş günümü İtalya’nın şehirlerinde geçirdim. Roma’nın buram buram tarih kokan kültürünü, Milano’nun en son modayı takip eden insanlarının enerjisini özlemişim.

Venedik’in masalsı dünyasına, otomobillere mahkûm olmuş dünyaya inat denizde geçen huzurlu yaşamlara bir kez daha hayran kaldım.

Tam da düşündüğüm gibi stresten uzak, huzurlu ve yeni ilhamların geleceğini düşlediğim bir tatil yaparken beklenmedik bir olay başıma geldi.

Tatilin ve şehrin büyüsüne kapılmış, Venedik Tren İstasyonu’nda oturmuş bir sonraki trenin gelmesini bekliyordum. Önümden gecen insanların davranışlarını izliyor, notlar alıyordum. Yapacağım konuşmalar için yeni fikirler üretiyordum ki bir an içim geçmiş.

Kafamı yavaşça kaldırıp yanımda duran dizüstü bilgisayarıma çevirdiğimde orada olmadığını fark ettim.

Bir panikle ayağa fırladım. Sağda solada dizüstü bilgisayarı bırakabileceğim yerlere bakmaya başladım. Endişe ile orada bulunan insanlara sordum. Ancak hiç kimsenin haberi yoktu ve görmemişti. Koşar adımlarla istasyonun değişik bölgelerinde bekleyen polislere gittim ve onlara derdimi anlatmaya çalıştım.

Sadece İtalyanca konuşan polisler tüm içtenliğiyle yardım etmeye, benimle dizüstü bilgisayarı aramaya koyuldular. Kameralara bakıldı, etraftaki insanlara soruldu ancak adeta yer yarılıp içine girmişti.

Anladım ki dizüstü bilgisayarım çalınmıştı ve geri gelmeyecekti. Hayatımda daha önce hiç yasamadığım bir tecrübeydi. Tatil keyfini sürerken kâbus yaşamaya başlamıştım…

Son 10 yılda yazdığım yazılar, yaptığım görüşmelere ait notlar, seminerlerde öğrendiğim bilgiler, gelecekte yapacağım projelerin detayları, müşteriler için hazırladığım planlar ve sevdiklerimle çektirdiğim resimlerim bir anda yok olup gitmişti.

Hayata yeniden başlamak!

Geçmişimi kaybetmiş, hayata yeniden başlamak zorundaymış gibi hissettim.

İnsanın böyle durumlarda mantığı devre dişi kalıyor. Zihnimiz olabilecek senaryoların en kötüsünü düşünmeye başlıyor.

Dizüstü bilgisayarı çalanların içindeki bilgileri kullanarak turlu suçları işleyebileceği, bütün müşterilerin benimle çalışmayı bırakabilecekleri gibi olumsuz senaryolar geliyor insanın aklına…

Belirsizlik ve güvende olmadığını hissetmek insanın en büyük korkularının başında gelir. Beynimizde, pek çok farklı görevi yerine getiren çeşitli merkezler var. Korku, Amigdala bölgesinin sorumlu olduğu bir duygu. Bir tehlike durumunda acil durum düğmesi gibi devreye giriyor, düşündüğümüz her şeyi hükümsüz kılıyor ve mantığımızı devre dışı bırakıyor.

Korkuyla karşılaştığımızda iki tercihten birini seçmemiz gerekiyor. Ya korkuyla baş edemeyip paralize oluyoruz ya da buna yenilmeyip korkunun nereden geldiğini anlayıp, üzerine gidip kendimizi geliştirmeyi başarıyoruz. Ben ikinci seçeneği tercih ettim. İlk şoku atlattıktan sonra düşünmeye başladım ve zor anlarda kendime sorduğum soruları aklıma getirdim.

Hayattan notlar

Neden böyle bir şey yaşadım? Bu olaydan ne öğrenebilirim? Hayat bana hangi dersi vermek istiyor? Gelecekte ne yapmalıyım? Ve bir defter satın alarak şu satırları yazmaya başladım:

1- Güzel bir söz vardır: “İnsanlar plan yaptığında Tanrı onlara güler.” Siz muhteşem bir tatil ya da huzurla geçirilebilecek bir zaman planlamış olabilirsiniz. Yeni bir projeyi belirli bir zamanda bitirmek isteyebilirsiniz. Terfi alma hayaliyle çok uzun suredir bekliyor olabilirsiniz. Ne plan yaparsanız yapın hayat sürprizlerle doludur ve bu planları beklenmedik olaylarla bozabilir. Herhangi bir kayıp yaşadığınızda, işler istediğiniz gibi gitmediğinde aklınıza getirmemiz gereken ilk şey hayatı kontrol etmeye çalışmak yerine var olanı kabul etmek olmalıdır.

2- Hayat ‘siyah ya da beyaz’ diyerek yaşanmaz. “Onsuz yapamam” dediğimiz her şeyin onsuz da olabileceğini bilmek gerekir. Her kayıp sonrası zihnimizin ürettiği “Bundan sonra hayat eskisi gibi olmayacak” düşüncesinden sıyrılıp kalbimize kulak vermeliyiz. Her kaybın arkasında önemli bir veya birkaç ders vardır.

3- Hayat bir yıl sonra düşündüğünüzde hatırlamayacağınız şeylere üzülmek için çok kısadır. Ölüm bile unutuluyorken maddi kayıplara üzülmek en azından zaman kaybıdır.

4- İşler istediğimiz gibi gitmediğinde duygularımıza doğru yönü vermenin yolu kendimize yukarıda sorduğum gibi kaliteli sorular sormaktan geçer.

5- Her kara bulutun arkasında bir umut ışığı vardır. Her sorun öyle de ya da böyle çözülür. Duygusal olarak düştüğümüzde ne kadar çabuk ayağa kalkarsak o kadar çabuk yol alırız.

6- Yeni başlangıçlar yeni icatlara gebedir. Yaşadığımız kayıplar o güne kadar belirlediğiniz rutinin dışına çıkmamızı ve yeni yollar keşfetmemizi sağlar.

Kariyer, para, mevki, dizüstü bilgisayar ve sevdiğimiz insanlar… Kaybedilen her ne olursa olsun; bize düşen, kabullenmek, dersler çıkarmak, çabuk ayağa kalkıp yeni maceralara koşmaktır.

Kayıp zannettiklerimiz farkındalığımız yüksekse, öğrenebiliyorsak hayatın bize en büyük hediyesi olabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar