Köfte ekmekten, sürdürülebilir sportif organizasyonlara...

Ömer Kart
Ömer Kart Sporun Ruhu

Sevgili Didem Eryar Ünlü‘ye sportif konularla ilgili ne yazmamı istersin diye sorduğum zaman, ilk aklına gelen sporda sürdürülebilirlik oldu ve bana Birleşmiş Milletler Sürdürülebilirlik Amaçları sayfasına bakmamı önerdi. 17 tane amacın içinde hiç “spor” kelimesinin geçmiyor olmasına oldukça şaşırdığımı itiraf etmem gerekir.

Düşünsenize, Sağlık ve Kaliteli Yaşam Amacı’nın alt başlıklarında bile “Spor” yok!

İş dünyasının yakından takip ettiği sürdürülebilirlik konusu, spor sektöründe süreklilik anlamından öteye geçmiyor. Biraz araştırma yaptığınız zaman, çeşitli kurumların, yöneticilerin, akademisyenlerin konuya özel ilgi gösterdiğini görebilirsiniz fakat spor sektöründe sürdürülebilirlik; “istikrarlı şampiyonluk” anlamına geliyor dersek, pek de yanlış bir çıkarım olmaz diye düşünüyorum. Spor etkinlikleri, genellikle büyük kalabalıkları bir araya topladığı için, çevresel etkileri de beraberinde getiriyor. Bu etkileri en aza indirmek adına, spor organizasyonlarının ve tesislerinin sürdürülebilirlik ilkelerine odaklanarak, enerji verimliliği, atık yönetimi, su tasarrufu ve çevre dostu malzemelerin kullanımı gibi faktörleri ön plana çıkartarak spor tesislerini çevre dostu hale getirmeleri gerekiyor. Spor sektöründeki paydaşların, sürdürülebilir kalkınma amaçlarının önemini sindirmesi kısa vadede pek kolay gözükmüyor.

Durumu biraz daha net anlatabilmek için bir somut örnekle devem etmek istiyorum: Atatürk Olimpiyat Stadyumu. Türkiye’nin spor mirası ve sürdürülebilirlik çabalarının simgesi olması amacıyla 150 milyon dolara inşa edilen bu kompleks, 31 Temmuz 2002 tarihinde Olimpiakos ve Galatasaray arasında oynanan futbol maçıyla açıldı. Bu tarihi açılış günü; çevre yolların inşa edilememesi sebebiyle oluşan yoğun trafik, kaldırımları kapatan yüzlerce seyyar satıcı, arabalarını yolun ortasına park edip stada yürüyerek ulaşmaya çalışan taraftarlar, maç sonunda stadyumdan evlerine ancak ertesi sabah ulaşabilen binlerce sporseverin görüntüleriyle tarihi bir skandala dönüştü.

2004 yılında UEFA Stat ve Güvenlik Komitesi tarafından beş yıldızlı stadyumlar listesine alınan Stadyum aynı zamanda Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından birinci sınıf atletizm sahası olarak kabul edildi. 2021 UEFA Şampiyonlar ligine ev sahipliği yapması için planlanan yenileme çalışmalarıyla atletizm pisti kaldırıldı, stadın çimleri yenilendi. Futbol, atletizm ve diğer olimpik spor etkinliklerinin organize edilmesi için tasarlanmış, yapıldığı günden bugüne sadece 300 civarında spor müsabakasına ev sahipliği yapabilmiş Atatürk Olimpiyat Stadyumu, bugün artık sadece bir futbol stadyumu.

Peki gerçekte nedir sporda sürdürülebilirlik? Sporun sürdürülebilirliği, spor etkinliklerinin ve spor endüstrisinin doğal çevre, sosyal dengeler ve ekonomik kaynaklarla uyum içinde var olma yeteneğidir diye özetlenebilir. Bu genel özeti biraz daha detaylandırmak istersek; sporda örgütsel sürdürülebilirlik, bireysel sürdürülebilirlik, sosyal sürdürülebilirlik, ekonomik sürdürülebilirlik, spora katılımın desteklenmesi ve çevresel sürdürülebilirlik gibi alt başlıklar vererek detaylandırabiliriz. Bu boyutlar, her biri ayrı bir yazının konusu olmak üzere, sporun sürdürülebilir gelişimine katkı sağlamak için önemli unsurlar olarak tanımlanabilir.

Bütün bu değişimlerin daha net anlaşılabilmesi için, sporcuların da bu değişimde öncü rol oynaması gerekiyor. Nasıl? Mesela, sürdürülebilir materyallerden üretilen spor ekipmanları tercih edip, spor giyiminde geri dönüştürülebilir malzemeler kullanılmasını teşvik edebilirler. Kişisel yaşamlarında çevre dostu alışkanlıkları benimseyebilir ve çevre bilinci ve sürdürülebilirlik konusunda farkındalık yaratıp, hayranlarıyla birlikte büyük bir toplumsal etki yaratabilirler.

Geçtiğimiz hafta, “Osman Solakoğlu Basketbolla Topluma Hizmet Ödülü“nü alan EnerjiSA Üretim konuya ciddiyetle yaklaşan ender kurumlardan bir tanesi. Kurumsal İletişim Müdürü Enes Battal, Güler Legacy ile düzenledikleri basketbol kamplarında sporun birleştirici gücünü sosyal sorumluluk bilinciyle pekiştirdiklerini ifade etti. Enerjisa Üretim ve Güler Legacy, 2019 yılından bu yana “Enerjimiz Basketbol” sloganı ile Türkiye’nin farklı illerinde gerçekleştirdikleri basketbol kamplarıyla 2 binden fazla çocuğun gelişimine ve basketbol ile tanışmasına katkı sağlamış. Çanakkale, Balıkesir, Aydın, Muğla, Adana ve Kahramanmaraş şehirlerinde hayata geçirilen toplam on üç kampta, 15 yaş grubu öğrencilere temel basketbol eğitiminin yanı sıra yenilenebilir enerji ve sürdürülebilirlik hakkında temel bilgiler verilerek farkındalık oluşturulmuş. Belki de aralarından geleceğin, çevre bilinci yüksek, yıldız sporcuları çıkar!

Sonuç olarak, sporun sürdürülebilirlikle entegre edilmesi, sadece çevre, toplum ve ekonomi için değil, aynı zamanda sporun kendisi için de bir kazanç olacak. Unutmayalım ki, spor sadece bir rekabet arenası değil, aynı zamanda bir değişim aracı ve ilham kaynağı. Sporun sınırları olmayan bir potansiyeli var ve bu potansiyelin sürdürebilirlik yolculuğunda liderlik yapması, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak adına atılan önemli bir adım olacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar