At koşar baht kazanır

Ömer Kart
Ömer Kart Sporun Ruhu

 Yemek yediğimiz restoranın önünden renkli kıyafetleriyle geçen jokeyler atlarını bir sonraki yarışa ısındırmaya başlamıştı. Tribünler birazdan dolacak, yarışın başlamasıyla deniz ve çim kokusu birbirine karışacaktı fakat yarış başlayamıyordu bir türlü. Atlardan biri huzursuzluk yapıyor, başlama kutusuna girmek istemiyordu. Yarışı merakla bekleyen kalabalığın arasından biri kalktı, eliyle sus işareti yaptı ve yavaşça bütün tribünü susturdu. Sessizliği hisseden at sakinleşip başlama noktasına girince herkes gülümsemeye başladı. Yarışın temposu arttıkça tribünlerden tekrar bir uğultu yükseliyor, sonlara doğru uğultu daha da artıyor, atların fi niş çizgisini geçmesiyle heyecan bitiyor, kalabalık görevini yerine getirmenin huzuruyla dağılıyordu. Hiçbir şey anlamamıştım ama 3-4 dakikalığına tüm dünya durmuş gibiydi. Masadaki arkadaşlarıma kim kazandı diye sordum;

Bold Pilot dediler…           

Bold Pilot’un hayatını anlatan “Bizim İçin Şampiyon” filminden de anlaşılacağı üzere at yarışı sadece bir bahis konusu olmaktan çok daha farklı bir konu. Yarışlarının spor olup olmadığı ciddi bir tartışma konusu olmakla beraber, yarışan atlara saygıdan bütün tribünlerin aynı anda sustuğu, ciddi bir ekonominin döndüğü, önemli tarihsel geçmişe sahip olan bir organizasyonu sadece “kumar tutkusuyla” anlatmak da pek mümkün değil…

At biniciliği ve at yarışları, tarih boyunca pek çok kültürde önemli bir yer tutmuştur. Önümüzdeki iki yazıda, at biniciliği ve at yarışlarının tarihsel arka planından başlayarak, Türkiye’deki durumuna ve bahis ekonomisine kadar geniş bir perspektiften bahsedeceğim.              

At yarışları ve Veliefendi Hipodromu

Osmanlı’da ilk at yarışının, Orhan Bey’in Bursa’yı alışından sonra yapıldığı iddia edilmektedir. 17. yüzyılda Edirne’de ve İstanbul’daki Yıldız Köşkü bahçesinde, 19. yüzyılda ise Veli Efendi’nin topraklarında (bugün Veliefendi Hipodromu) at yarışları yapılırdı. 1800’lü yılların ortalarına doğru İzmir ve İstanbul da koşulan at yarışlarının kurumsal bir kimlik kazanması, Osmanlının son, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk dönemlerine denk gelir. 1913 yılında Enver Paşa’nın da desteklemesi sonucunda Sipahi Ocağı Binicilik Kulübü kurulur. Veliefendi’nin yarış yeri olarak seçilmesi de işte bu döneme rastlar. 1911’de İstanbul’da at yarışı düzenlenebilecek bir arazi tespit edilmesinin istenmesiyle, Almanlardan oluşan bilim kurulu yarışlar için Veliefendi Çayırı’nı uygun görür ve hipodrom inşa edilir. 

Türkiye’de popüler bir etkinlik olan at yarışlarının en önemli merkezi Veliefendi Hipodromu’dur ve talihsiz kısa bir ara haricinde (31 Temmuz 1949’da at yarışlarına hile karıştırıldığı gerekçesiyle seyirciler tribünleri yakar ve yarışlara bir süre ara verilir) günümüze kadar bu önemini korumuştur. 7600 kişilik tribün kapasitesine sahip, 596 dönüm arazi üzerine kurulan Hipodromun içinde Yarış Atları Hastanesi, Apranti Eğitim Merkezi, Müze ve Sergi Salonu, piknik alanları ve engelli çocukların tedavisinde destekleyici bir rol oynayan bir Atla Terapi Merkezi bulunmaktadır.           

Uzun seneler yarış düzenleme ve bahis toplama kanunlarını belirleyen Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yetkilerinin 2017’de Türkiye Varlık Fonuna aktarılmasıyla oluşan belirsizlik, Ekim 2023’de çözüldü; Türkiye Varlık Fonu at yarışları organize etme ve bu yarışlara bahis kabul etme konusunda Türkiye Jokey Kulübü’nü 10 yıl için yetkilendirdiği açıkladı. Bu haber, yarışları ve bahisleri düzenlerken çok basit bir değişiklik için bile talimatlara takılan, kanunlarda düzenleme yapılmasını bekleyen TJK için önemli ve pozitif bir haber olarak karşılandı.       

Günümüzde at yarışçılığı toplam 10 hipodrom, yıl içinde düzenlenen 5 binin üzerinde yarış ve bu yarışlar sayesinde elde edilen bahis geliri ile önemli bir endüstri haline gelmiştir. Düzenlenen yarışlardan elde edilen bahis gelirin bir kısmı ikramiye olarak dağıtılırken, ağırlıklı tutar safk an yarış atlarının yetiştirilmesi, at ırklarının ıslahı ve hayvancılığın desteklenmesi için kullanılıyor. 2019 yılında dünya çapında at yarışlarından en çok bahis geliri elde eden ülkeler sıralamasında Türkiye, toplamda 1.042.096.000 avro bahis cirosu ile, onuncu sırada yer almaktaydı (1).

Zamanında yoğun ilgiye sahip olan at yarışları, bugün artık yıllık 500-600 milyon doları aşmayan cirosuyla (2) spor bahisleri ve piyango oyunlarının çok gerisine düşerek sadece yüzde 5 pazar payına sahip. At yarışının yeni nesillere anlatılamaması ve at yarışları bahislerinin spor bahisleri oynanan elektronik bayilerden kaldırılması bu gerilemenin en önemli nedenleri olarak görülüyor.           

At yarışı sektörü, geniş bir istihdam, çeşitli iş olanakları ile farklı beceri, kazanç ve sosyal statüye sahip bireyler için önemli bir geçim kaynağıdır. Jokeylerden antrenörlere, seyislerden at sahiplerine, yetiştiricilerden yarış organizasyon ekibine kadar geniş bir profesyonel çevre, bu endüstrinin temel taşlarını oluşturmaktadır. Yarış atı yetiştiriciliği alanındaki faaliyetler ise sadece bu sektördeki iş gücüne doğrudan katkıda bulunmakla kalmayıp, aynı zamanda tarım, tekstil, veterinerlik ve taşımacılık gibi çeşitli alanlarda da ekonomik faydalar sağlamaktadır. Saman ve yemden ilaçlara, koşum takımlarından binicilik ekipmanlarına kadar pek çok ürün ve hizmetin tedarik zinciri içinde yer alan sektörler, at yarışı endüstrisinin sunduğu geniş kapsamlı ekonomik etkilerden yararlanmaktadır.  

 Ozan Şişli’nin yazısında belirttiği gibi (3); at yarışında cironun büyümeyip gerilemeye başlaması sadece bahis sever için değil at sahipleri ve bu sektörden geçinen farklı kesimler için de çok kötü bir durum oluşturdu. Kazanan atın birincilik ödülü enflasyon karşısında eriyip, çok masraflı bir iş olan at sahipliğinin maliyeti arttıkça, bu işe gönül verenler ekonomik problemler yaşamaya ve bu sektördeki varlıklarını sorgulamaya başladılar.

Sonuç olarak, at biniciliği ve at yarışları, tarihsel bir mirasın modern zamanlara taşınmış hali olarak hem sportif hem de kültürel açıdan önemli bir yere sahiptir. Veliefendi Hipodromu, bu kültür ve geleneklerin sergilendiği bir sahne olarak ön plana çıkmakta, Türkiye Jokey Kulübü ve Atlı Spor Kulübü gibi kuruluşlar da sektörün sağlıklı bir şekilde gelişimine katkıda bulunmaktadır. Bahis ekonomisi, sektörün finansal motorunu oluştururken, etik bir yaklaşımın önemi hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir. Zorluklarla dolu bir parkurda, azim ve tutkuyla dolu bir yolculuk bize biniciliğin ve at yarışlarının sadece bir spor olmadığını, aynı zamanda bir tutku ve gelecek nesillere bırakılacak değerli bir hediye olduğunu göstermektedir.           

(1) Ünlüoğlu, Merve. At Yarışı Endüstrisinin Türkiye Ekonomisine Katkıları Üzerine Bir Değerlendirme. Article in Turkish Studies - Social Sciences, Aralık 2022. (2&3) Şişli, Ozan. At Yarışında Tarihi Dönemeç. Linkedin, Kasım 2023.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar