Spor arenasından toplumsal değişime; zirveye koşan kadınlar

Ömer Kart
Ömer Kart Sporun Ruhu

Halit Kıvanç’ın deyimiyle “Parkurların uçan kadını”, Türkiye’nin ilk uluslararası kadın binicisi Melahat Aksel… Yaşamının ileri yıllarında Mualla (Kerestecioğlu) ismini kullanmaya başlayan, Uluslararası arenada kazandığı kupalarla Türk tenisine damga vuran Ludmila Grodetski… Kadınların spora ilgisinin olmadığı şeklindeki basmakalıp düşüncelere karşı çıkan, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın atletlerinden, atletizmin yanı sıra tenis, dağcılık, su sporlarıyla da ilgilenen Mübeccel Argun Tek…

Samsun Ladik Akpınar Köy Enstitülerinin mimarı, gençlik yıllarındaki sporculuk döneminde girdiği tüm yarışlarda birincilik kazanan, Türkiye rekorları kırarak tarihe geçen, ilk kadın Milli Yüzücülerimizden Leyla Asım Turgut… Dönemin genç gazetecisi Hakkı Devrim’in anlatımıyla, “Hızlı sürüş sevgisi otomobil sevgisinin önünde olan”, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın rallicisi, belki de ilk kadın otomobil sürücüsü Samiye Cahit Morkoya… İBB yayınlarından çıkan “Sana bir Hikâye Geliyor” kitabında isimleri geçen bu kadınların Türk sporuna etkilerini, o kahramanların yaşam öykülerini derleyen Sevecen Tunç’un anlatımıyla ifade etmek en doğrusu olur: “Bu sporcular sadece rekortmen birer kadın sporcu değiller. Başardıkları, içinde yaşadıkları zamanın ve toplumların koşulları içinde değerlendirildiğinde, bu kadınlar, cinsiyetle, etnik kimlikle, gelenek kültürle başka hikayelere de ilham veriyorlar…”

Her madalyanın arka planında büyük mücadeleler var

Erkek egemen bir dünyanın daha erkek egemen spor sektöründe, kadın sporcuların kazandığı her madalyanın arka planında görülmeyen, görülse de tam olarak idrak edilemeyen büyük mücadeleler bulunmaktadır. Bu alandaki son gelişmeleri incelediğimiz zaman, geçmiş dönemlerde elde edilen başarıların toplumsal zihniyetimizin evrimine olan katkısını görmek mümkün. Eczacıbaşı Spor Kulübünün tarihini belgeleyen “Bir Spor Efsanesi” kitabı, dönemin idarecilerinin başlangıçta nasıl kadın sporcu bulduklarını ve sonrasındaki gelişmeleri anlatıyor; “Kulübün kurulduğu ilk günlerde kız oyuncu bulmakta güçlük çekilir, aileler kızların okul dışında spor yapmalarını istemezdi. İdarecilerimizden Ayhan Demir kapı kapı dolaşıp yetenekli kızların özellikle uzun boylu olanların yetiştirilebilmesi için ailelerinden izin koparırdı…1960’larda kurulan Eczacıbaşı Bayan Takımlarının, 1980’lerde yurt içi ve yurt dışında elde ettiği başarılı sonuçlardan sonra ailelerin tutumu değişti, anneler kız çocuklarını voleybola yazdırmak için kuyruğa girmeye başladı...” Günümüzde bu sayının katlanarak artması, hem

Kadın Milli Takımlarımızın son dönemlerdeki başarıları, hem de geçmişten gelen bir kadın voleybol kültürünün yerleşmiş olmasıyla ilgilidir.

Eşitlik mücadelesinde önemli bir adım

Son yıllarda kadın sporcuların başarılarındaki artışı görmemek mümkün değil. Kadınlar, voleybol, basketbol, tenis, boks, atletizm, kayak, güreş, jimnastik, okçuluk, yüzme ve diğer birçok branşta erkeklerle aynı sahada boy gösteriyor ve kendi zirvelerine tırmanıyorlar. Bu, kadın sporcuların yeteneklerinin ne kadar çarpıcı olduğunu gösterirken, aynı zamanda cinsiyet eşitliği mücadelesinde önemli bir adımı simgeliyor.

Kadın sporcuların erkeklerle aynı düzeyde tanınma ve maddi destek görmemesi gibi sorunlar, ailelerin kız çocuklarının spor yapmasına bakış açısı, cinsiyet eşitliği konularındaki mücadele tüm dünyada devam ediyor. Bu mücadelenin dönüm noktalarından bir tanesi; veteran erkek tenisçi Bobby Riggs ile dönemin en iyi kadın tenisçilerinden Billie Jean King arasında 1973’te oynanan sansasyonel tenis maçı, tarihe “Cinsiyetlerin Savaşı” (Battle of the Sexes) olarak geçiyor. Kadın ve erkek tenis turnuvalarının bilet satışlarının aynı olmasına rağmen, erkek tenisçilerin kadın tenisçilerden sekiz kat fazla kazanmasını uygun gören yöneticilere dur demek isteyen kadın tenisçi Billy Jean, kendisiyle birlikte tüm kadın meslektaşlarının hakkını savunan, bu uğurda ait olduğu birliğe rest çeken güçlü bir karakter. Kazanan: Sporda cinsiyet ve ücret eşitliği!

Kadınlar spor yönetiminde daha fazla yer almalı

Mücadele devam ediyor fakat hala önemli sorunlarla karşı karşıyayız. ‘Cinsiyetlerin Savaşı’ndan 2019’a geldiğimizde, ABD A Milli Erkek Futbol Takımı’na göre her alanda on binlerce finans/doviz/usd-trl-amerikan-dolari-turk-lirasi" target="_blank" rel="noopener">dolar daha az prim kazandıkları için haklarını aramaya başlayan, resmi olarak ABD Futbol Federasyonu’na dava açan ABD A Milli Kadın futbolcular ile tanışıyoruz. Kazanan: 2022 yılında yapılan uzlaşma sonrası 24 milyon dolara evet diyen ABD Kadın Milli Takımı!

Örneklerden de anlaşılacağı üzere, bu durumu değişmesi için spor endüstrisinin, federasyonların, kulüplerin, sponsorların ve medyanın daha fazla çaba göstermesi, kadın sporcuların başarılarına daha fazla odaklanarak, genç kızlara sporun her alanında başarılı olabilecekleri mesajının verilmesi gerekiyor. Ayrıca, spor dünyasındaki cinsiyet eşitliğinin sadece sporcularla sınırlı olmadığı da unutulmamalı. Gerçek bir eşitlik, sadece sahada değil, tribünlerde, yönetim koltuklarında ve her spor etkinliğinde yaşanmalıdır. Antrenörler, yöneticiler ve hakemler arasında cinsiyet eşitliği önümüzde ciddi bir sorun olarak duruyor. Kadınların spor yönetiminde daha fazla yer almasının, genç kızlara liderlik pozisyonlarında ilham kaynağı olabileceği ve cinsiyet eşitliği konusundaki algıları değiştirebileceği kesin. Bu eşitliğin sağlanması durumunda kazanan sadece Türk sporu değil, toplumun tüm katmanları ve kurumları olacaktır.

Aşağıda isimlerini sıraladığım sporcularımızın her birinin hikayesi ayrı bir yazı konusu olur. Yazıya geçmiş dönemdeki kadın sporcularımızı anarak başladık, günümüzde genç kızlarımıza ilham olan bu kadın sporcularımıza teşekkür ederek bitirelim. Atladığım, unuttuğum isimler lütfen kusura bakmasınlar…

Türk Kadın Milli Takımlarımız, Milli Serbest Dalışcı Şahika Ercümen, Atlantik Okyanusunu tek başına geçen yelkenci Başak Mirelli, Manş Denizini yüzerek geçen Aysu Türkoğlu, Uluslararası şampiyonalarda şampiyonluklar kazanan Milli Kadın boksörlerimiz Hatice Akbaş, Şennur Demir, Buse Naz Çakıroğlu, Busenaz Sürmelili, Buz Pateni Dünya şampiyonu Naz Arıcı, Altın" href="https://www.ekonomim.com/finans/altin" target="_blank" rel="noopener">Altın Madalyalı Milli Paralimpik Yüzücümüz Sümeyye Boyacı, Avrupa şampiyonu Milli Atletimiz Tuğba Danışmaz, Milli Okçumuz Yasemin Cem Anagöz, Olimpiyat altın madalyalı İlk kadın güreşçimiz Yasemin Adar, Milli Tenisçilerimiz Çağla Büyükakcay ve İpek Soylu, Olimpiyatlarda Türkiye’yi temsil eden ilk kadın Milli Artistik Jimnastikçimiz Göksu Üçtaş Şanlı, Milli Tekvandocumuz Nur Tatar, Milli Paralimpik Haltercimiz Nazmiye Muslu Muratlı, Milli Kayakçımız Ceren Reyhan Yıldırım…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar