Maden ve metalle kalkınma için ne yapmalı?
KPMG’nin Ufuktaki Sürdürülebilirlik raporu sektörün sürüdürülebilirlik odağını ortaya koyarken Mega Metal’in ileri teknoloji ile yaptıkları dikkat çekiyor.
KPMG’nin araştırmasına göre, maden fiyatları için orta vadede iyimser tahmin yapan şirketler, yeni teknolojilerin ve üretim süreçlerinin geliştirilmesi için yatırımlarını büyük oranda artırıyor. Ankete katılan yöneticilerin yüzde 43'e yakını, büyük endüstriyel modernizasyonun önünü açacak olan üretim ve maden işleme süreçlerine ait yatırımlara hız vereceklerini söylüyor. Ankete katılan şirketlerin yarısından fazlası, gelecek iki yıl içinde önlerindeki en büyük iş fırsatını, mevcut operasyonel yapının teknolojik yatırımlarla dönüştürülmesi olarak görürken yüzde 47'si ise satın almalar ve elden çıkarmalar yoluyla dönüşümü hedeflediklerini belirtiyor.
Rapora yansıyan olumlu havada, son birkaç yılı etkileyen COVID-19 pandemisi, tedarik zincirindeki ciddi aksaklıklar, Rusya-Ukrayna savaşı ve elektrikli araç batarya malzemelerine yönelik talepteki artış gibi önemli değişimler etkili. Bu dört etkenden üçü olumsuz olsa da, işleri hızlandırmak açısından yararlı oldukları açık. Raporda karşımıza çıkan “çalkantılı yatırım ortamı” ifadesi ise, temkinli değerlendirme yapmaya yönelten bir ifade.
Raporu kuru kuru servis etmemek için size Mega Metal’in yaptıklarından ve hedeflerinden oluşan bir sos hazırladım. NASA ve Tesla’nın tedarikçisi Mega Metal, Avrupa’nın en büyük nitelikli ve yüksek teknolojili bakır tel tedarikçilerinden biri. Türkiye’de ve ABD’de yeni üretim, teknoloji, kapasitesi ve ürün gamı yatırımı planlayan Mega Metal’in bir diğer yatırım alanı da karbon emisyonlarını azaltmayı hedefliyor. Üç yıl içinde 50 milyon dolarlık yatırıma hazırlanan şirketin attığı adımlar arasında bakır telin yanına gümüşü eklemesi dikkat çekici.
Gümüş, 19’uncu ve 20’nci yüzyılda standart olarak kabul edilen ve daha sonra Almanya’nın yerine altın standardını kabul etmesiyle başlayan süreçte, finansal dengeler üzerinde varlığı ve yokluğu ile etkili olan bir maden. 21’nci yüzyılda bu madenin insanlık tarihi üzerinde nasıl bir etki yaratabileceğine bakmak gerekiyor ve Mega Metal bu konuda iyi bir rehber olabilir.
Sağlık sektörü gümüş tele ihtiyaç duyuyor
Mega Metal Yönetim Kurulu Başkanı Cüneyt Turgut, “Gümüş kaplamalı tellerin kullanım alanı farklı, biz sahip olduğumuz teknolojiyle bu ürünü tüm sektörlerin ihtiyaç duyduğu nitelikle üretebiliyoruz. Örneğin gümüş teller, son yıllarda büyük bir teknolojik dönüşüm geçiren sağlık sektörünün çok temel bir ihtiyacı ve Türkiye’de bizim dışımızda bir üretici yok. Avrupa’da da iki tane şirket var ancak onların da uzun vadede sektördeki konumlarında endişe verici ivmelenmeler söz konusu olabilir” diyor.
Yıllık 48 bin ton üretim kapasitesine ulaşan Mega Metal, Kayseri’deki tesislerinde ürettikleri bakır telin üzerine gümüş kaplı teli eklerken bir sonraki hedefi nikel kaplamalı teller olarak ortaya koyuyor. Gümüş kaplamalı tel, yüksek sıcaklığa dayanıklı olma şeklindeki teknik özelliği ile dikkat çekerken nikel kaplamalı teller için piyasa dinamiği daha etkili. Turgut, “Nikel kaplamalı teller, ABD pazarı için büyük bir potansiyele sahip. Bu pazardaki örgütlenmemizi tamamladığımızda üretime başlayacağız” diyor.
Karbon salımını azaltmak eşdeğer önemde
2004’te kurulan Mega Metal, elektrik, elektronik, iletişim, enerji üretimi ve dağıtımı, elektroteknik, yenilenebilir enerji, ev aletleri, savunma ve otomotiv endüstrisinde kullanılan yüksek teknolojili elektrolitik bakır tel üretiminden nitelikli ve yüksek teknolojili bakır, nikel ve gümüş tel üretimine ilerlerken dikkat etmesi gereken tek alan kendi işi değil. NASA ve Tesla’nın yanı sıra Airbus ile Samsung gibi oyunculara da tedarik sağlayan Mega Metal, uluslararası piyasalarda rekabetçi kalmak ve Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın getireceği yeni pazar koşullarına hazırlanmak amacıyla yeni üretim tesisi ile birlikte iki ayrı güneş santrali projesi de yürütüyor.
Kayseri’deki fabrikasının çatısına 6 MW’lik güneş enerjisi santrali (GES) kuran Mega Metal, Şereflikoçhisar’da 12 MW’lik GES daha kuruyor. Turgut, “Bu sayede özellikle Avrupa’ya yaptığımız ihracatta özel bir avantaj elde edeceğiz” diyor. Bu, bir önceki yazımda başlattığım Café de Paris sos tartışmasına önemli bir katkı.