Merkez bankası bankacılığı ve bağımsızlığı

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Prof. Dr. Havva TUNÇ

Merkez bankaları uyguladıkları politikalarda, düzenlemelerde bağımsız olup özellikle devletin izlediği para ve maliye politikaları bağlamında para ve finans piyasasının istikrarını sağlayacak para, kambiyo ve kur politikalarını belirler ve izlerler. Merkez bankaları para politikasını belirlerlerken çeşitli parasal araçlar kullanırlar. Merkez bankasının bağımsızlığı ülkelerin ekonomik yapılarına ve gelişmişlik düzeylerine göre farklılık göstermektedir, bu farklılık sadece araç bağımsızlığı olabileceği gibi araç ve amaç bağımsızlığı birlikte olabilmektedir. Merkez bankaları araç ve/veya amaç bağımsızlığını, yönetim ve politika belirlenmesinde kullanırlar.

Diğer taraftan küresel piyasalarda, merkez bankalarının bağımsızlık konusunda farklılığın temel nedeni, kurumsal yapı, işleyiş ve sisteminden kaynaklanmaktadır. Önemli olan para ve finans piyasasının istikrarını sağlamakla görevli merkez bankasının yapılanması ve işleyişi, politikacıların denetim ve kontrol alanı dışında olmalı ve bu durum yasal olarak düzenlenmelidir. Aksi takdirde küresel piyasalara entegre olmuş ekonomiler için bu durum büyük bir risk olup bıçak sırtı dengeyi zorlar.

Merkez bankasının işleyişinde bağımsızlık esas olması itibarıyla, merkez bankası yöneticilerinin davranışı kamu yararı ilkesine dayanır. Bu ilkeye göre, “politikacılar kısa vadeli politik çıkar güdüsüyle hareket ederler. Buna karşılık bürokratlar uzun vadeli kamusal yararları gözetirler.”

Daha açıkça ifade edilirse, merkez bankaları uyguladıkları para politikasını kısa vadeli çıkar hesaplarına göre değil uzun vadeli kamusal yarar ve araçlar çerçevesinde yürütmelidirler. Ancak merkez bankaların bağımsızlık uygulaması ülkelerin ekonomik yapılarına, gelişmişlik düzeylerine ve amaçlarına göre farklılık göstermektedir.

Günümüz ekonomilerinde para arzı sa­dece devletin piyasaya sürdüğü kâğıt paradan oluşmamaktadır. Bankacılık sistemi de para yaratmaktadır ve ekono­mik olayları büyük ölçekte etkilemekte­dir. Merkez bankası bir taraftan mev­duat sahiplerinin zarar görmelerini ön­lemek diğer taraftan para politikası aracı olarak bankacılık sisteminin, yasal rezerv oranları gibi, düzenlemeler yapmaktadır. Ban­kalar, yatırılan mevduatın yasal rezervler dışında kalan kısmını kredi olarak, kredi talebinde bulunan­lara kullandırmaktadır.

Para piyasasında dolanımda bulunan paralar (madeni + kâğıt para) ve banka­larda tutulan rezervler parasal tabanı oluşturmaktadır. Ve kişiler sahip oldukla­rı paralarını bankaya yatırarak para arzının genişlemesine katkıda bulunurlar. Ban­kadaki mevduat, bankaların kredi ya­ratma yoluyla para çarpanı vasıtasıyla büyüyerek piyasadaki para arzını ge­nişletir.

Diğer taraftan merkez bankası parasal tabanı kontrol eder; şöyle ki dolanımdaki parayı emisyon yoluyla rezervlerinden, rezerv oranlarındaki artış ya da azalışlarla, belirler. Bankaların gerek kendi bünyelerinde gerekse merkez bankası nezdinde ayır­dıkları karşılıklar; oranlar dâhilinde, pa­rasal tabanı belirler ve bu oranların art­ması parasal tabanın daralmasına, azalması ise parasal tabanın genişle­mesine neden olur.

Merkez bankasının analitik bilançosuna bakarak o ülkedeki para arzı ile ilgili iz­lenen para politikasının ne olduğu anlaşılır. Merkez bankasının analitik bilançosunun pasifinde yer alan toplam döviz yükümlülükleri ki bu merkez ban­kasının yabancı para cinsinden borcu­nun gösterir. Merkez bankasının ak­tifi ise dış varlıklar ve iç varlıklardan iba­ret olup pasifin fonlamasında kullanılır. Merkez bankası parası, parasal taban ve kamu mevdu­atından oluşur. Bankaların merkez bankasında bulun­durmaları gereken mevduat karşılıklarını merkez bankası belirler ve karşılık oranlarındaki değişim, parasal tabanı etkiler.

Merkez bankası piyasaya doğrudan emisyonda bulunarak ve rezerv oranlarını, gerek merkez bankası nezrin­de gerekse bankalarının kendi bünyele­rindeki, değiştirerek para arzını tayin eder. Rezerv olarak belirttiğimiz karşılık­ların bir kısmı ihtiyat olarak ayrılıyorsa bunların bir kısmı nakit olarak tutulur bir kısmı da hazine bonosu, devlet tahvili olarak ad­landırılan menkul olarak ayrılır. Merkez bankası ticari bankalara verdiği kredilerle de parasal tabanı etkilemek­tedir. Bankalar nakit ihtiyaçlarını gider­mek için merkez bankasından kredi alırlar. Bu kredi alma işleminde ellerin­deki senet ve tahvilleri merkez bankası­na reeskont ettirir veya bir teminat karşılığı doğrudan borçlanırlar. Merkez bankasının uyguladığı reeskont faizi de parasal tabanı belirler diğer bir değişle reeskont faiz oranı yüksek ise parasal taban üzerindeki etki genişletici olmaz, maliyet yüksek olduğundan, düşükse parasal taban genişler.

Merkez bankası açık piyasa işlemler yaparak parasal tabanı etkiler. Diğer bir deyişle, merkez bankası piyasaya hazi­ne bonosu devlet tahlili satarsa parasal taban daralır veya satın alırsa parasal taban genişler. Kısacası merkez banka­sı para arzını sadece emisyon işlemine başvurarak değil aynı zamanda açık piyasa işlemleriyle, reeskont ve faiz oranlarını kullanarak, be­lirlemektedir.

Amerikan Merkez Bankası (FED) küresel piyasaların ve Amerika’nın merkez bankası olup aslında bir sistemdir (FRS). Federal Rezerv Sistem’de güç, tek bir elde toplanmayacak şekilde yapılanmıştır. Buna karşılık, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ise gücün toplandığı tek merkezlidir. Diğer bir deyişle FED ile TCMB’nin yapılanmasındaki bu farklılık, piyasada farklı yer bulmaktadır. Kısacası merkez bankaların yapılanması, amaç ve araç bağımsızlığı tartışmaların odak noktasını oluşturmakta olup sistemin işleyişini değiştirmektedir.

Krizler, ister iktisadi ister finansal isterse sosyal olsun, ulusal ve küresel ekonomiler üzerindeki etkilerini minimize edecek temel kurum merkez bankaları olup bağımsızlıkları bir zorunluluk olmalıdır. Aksi takdirde para ve finans piyasasının ve fiyat istikrarının gerçekleşmesi olası değildir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar